Dünyadaki ilk dakikalarında deniz yerine ölüme gidiyorlar | Güney Gazetesi Mersin

Dünyadaki ilk dakikalarında deniz yerine ölüme gidiyorlar

Mersinli belgesel fotoğrafçısı Sercan İngilok, ‘Carettaların Haykırışı’ adını verdiği foto-belgeselde, caretta caretta kaplumbağalarının daha yumurtadan çıkar çıkmaz insanlara karşı vermek zorunda oldukları hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Bu mücadele öyle çetin ki, birçok kaplumbağa, yumurtadan çıkar çıkmaz, insan kaynaklı ışıklar nedeniyle yolunu şaşırıyor, deniz yerine yola gidiyor ve dünyada sadece birkaç dakika yaşayabiliyor. Sercan İngilok, belgeselin sonunda seyirciyi bu çarpıcı gerçekle yüzleştiriyor.

Dünyadaki ilk dakikalarında deniz yerine ölüme gidiyorlar


ESRA ŞASİ YAĞMUR

 

Daha önce farklı alanlarda foto belgesel çalışmalarına imza atan Mersinli fotoğrafçı Sercan İngilok, beşinci belgeselinde caretta caretta kaplumbağalarının yaşam mücadelesine ve onları yaşatmak için çırpınan bir avuç gönüllünün azimli çalışmasına odaklandı.

Sercan İngilok’un belgeselinde, kaplumbağaların yaşam mücadelesi Anamur’da yaşayan Ayşe Belpınar’ın gözünden anlatılıyor.  14 yıldır her gün sahilde 10 kilometre yürüyerek caretta caretta kaplumbağalarının yuvalama alanlarını tespit eden, tespit ettiği yuvaları kendi olanaklarıyla numaralandırıp korumaya çalışan Ayşe Belpınar’ın şu sözleri belgeseli izleyenlerin dikkatine sunuluyor:

“Cam şişeleri kırıyorlar, kaplumbağa yuvalarının içine sokuyorlar.  Geceleri bazı insanlar yuvaların içine idrarlarını bırakıyorlar. Arabalar sahile girip dolaşıyor. Şezlonglar bir iki sıra geri çekilse ya da en azından geceleri toplasalar. Biz insanlar carettalar ile birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz. Sahiller geceleri carettaların, gündüzleri insanların olmalı.”

 

DENİZE ULAŞAMADAN ÖLÜYORLAR

Sercan İngilok’un belgeselinde, Anamur Belediyesi’nin, kaplumbağa üreme alanı olan kumul alana başka yerden kırmızı toprak getirip yapay bir tabaka oluşturması, başka yerden sökülen ağaçları dikmesi ve bölgeyi çimlendirmeye çalışması da, buna karşı çevrecilerin verdiği mücadele de anlatılıyor. 

Belgeselin son bölümünde yönetmen Sercan İngilok ile Ayşe Belpınar arasındaki watsap konuşmasının görüntüsüne yer veriliyor.

Bu bölümde Sercan İngilok’un son durumları sorduğu Ayşe Belpınar, yumurtalardan çıkan yavruların insan kaynaklı ışıklar nedeniyle yollarını şaşırdıklarını, denize gitmek yerine yola gittiklerini ve araçların altında ezildiklerini anlatıyor. Belgesel, dünyadaki ilk dakikalarında araçların altında kalarak can veren yavru kaplumbağaların görüntüsüyle sona eriyor.

 

‘İNSANLARLA CARETTALAR BİR ARADA YAŞAYABİLİR’

Belgesel Fotoğrafçısı Sercan İngilok, ‘Carettaların Çığlığı’ adını verdiği foto belgesel çalışması hakkında şunları söyledi:

“Mersin’de 5 tane yuvalama sahili var. Silifke Dalyan dışında tüm sahillerde çalıştım. Gittiğim her yerde gönüllüler vardı, onlarla iletişime geçtim.  Kazanlı sahili ve Alata sahili görece daha iyi. Kazanlı’da yengeçler, köpekler gibi doğal etkenler vardı. Ama Anamur’da insan kaynaklı bir müdahale vardı. Anamur üzerinden insan kaynaklı sorunları öne çıkarmak istedim. Ama insan kaynaklı etkenler sadece Anamur’da değil. Her sahilde bunlar yaşanıyor. Ama ben Anamur sahilini seçtim. Belgesele başlamadan önce insan kaynaklı olası sorunları not ettim. Not ettiklerimin hepsiyle Anamur’da karşılaştım. Ama planlamadığım şeyler de oldu. Bir dükkanın ışığının ya da sahilde ateş yakmanın bu canlıları nasıl etkilediğini de gördüm.  Anamur sahili caretta caretta kaplumbağaları için önemli bir yer ve maalesef bir avuç insan mücadele ediyor. Koskoca şehirde sadece birkaç insanın bu meseleyi dert etmesi beni çok etkiledi. İnsanlarla carettalar bir arada yaşayabilir ama işletmeler buna olanak vermiyor. Şu an Anamur’da caretta carettalar için en büyük risk insan faktörü. Şezlonglar, işletmelerin beyaz ışıkları., sahile giren arabalar, yuvaları tahrip eden insanlar. Ve bunlara karşı tek başına mücadele eden gönüllüler. Foto belgeselde buna dikkat çekmeye çalıştık.”