ABİDİN YAĞMUR
Kendisi de bir çiftçi olan ve geçmişte Ziraat Odası Başkanlığı yapan CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel, hem tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği, hem doğal afetler nedeniyle yaşanan rekolte kaygı hem de başta Arap ülkeleri boykotu olmak üzere dış talepteki daralma nedeniyle narenciye üreticisinin bu yılı da borçla kapatacağını söyledi.
“Tüm girdiler ithal ve pahalıyken narenciye üreticisinin mutlu olma şansı yok” diyen Cengiz Gökçel, yıllardır narenciye fiyatlarında kayda değer bir artış olmadığını, fiyatların yıllık bazda ortalama 10 kuruş arttığını, gübre, tohum ve mazot masrafının ise ortalama yüzde 50 arttığını kaydetti.
‘ÇİFTÇİ AĞAÇLARINI ODUN OLARAK KULLANMAYI DÜŞÜNÜYOR’
Narenciye üreticisinin bu yıl doğal afetlerle de mücadele ettiğini vurgulayan Cengiz Gökçel, “Mayıs ayında yaşanan aşırı iklim olayları nedeniyle büyük bir rekolte kaybı var. Yüzde 70-80’e kadar rekolte kaybı yaşayan çiftçilerimiz olduğunu sahada yaptığım ziyaretlerde gözlemledim. Ancak çiftçimiz yaşadığı bu sıkıntılı dönemde de iktidarı yanında göremedi. Günlük politikalarla fiyatların düşmesine yönelik politikalar uygulanıyor. Tabii ki vatandaşın daha ucuz ürün almasını biz de isteriz fakat maliyeti 1 lira 20 kuruş olan narenciyenin alış fiyatı 1 lira 50 kuruş ile 2 lira arasında. Ancak yüzde 70 rekolte kaybı olduğu göz önüne alınırsa çiftçimiz yine kazanç elde edemiyor. Örneğin, 10 dekar portakal bahçesinden 40-50 ton ürün hasat eden çiftçi bu yıl 15-20 ton hasat edebiliyor, sadece Bağ-Kur priminin yıllık 12 bin ila 13 bin TL olduğu düşünülürse çiftçimizin para kazanma şansı yok. İyileştirmese bile çiftçinin yarasına merhem olacak destekler hala açıklanmadı. Öyle bir noktaya geldik ki çiftçi olmak demek aç kalmak demek. Çiftçi ağaçlarını odun olarak kullanıp kullanmama arasında ikilemde kalmış durumda” dedi.
‘ARAP ÜLKELERİNİN BOYKOTU DA FİYATLARI DÜŞÜRDÜ’
Cengiz Gökçel, Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği ‘Türk mallarını boykot’ çağrısının başka ülkelerde de yankı bulduğunu, bunun da narenciye fiyatlarını doğrudan etkilediğini belirterek şunları söyledi:
“Şu an Suudi Arabistan gibi ülkeler Türkiye’ye ambargo uygulamaya başladı. Özellikle sezon başında 3 ila 3.5 TL’ye üreticiden alınan limon 1.5 TL’ye kadar düştü. Bunun nedeni dış piyasadaki talep azlığı olarak duruyor. Geçen yıl limonda ihracat yasağı uygulanmasından dolayı pazar kayıplarımız oldu. Hakim olduğumuz birçok pazarı kaybettik. Geçen yıl uygulanan yanlış politikanın sonuçlarını bugün hala yaşıyoruz. Kaybettiğimiz pazarları tekrar kazanamadık. İşte bu durum tarımda günlük politikalar uygulanamayacağının en basit örneğidir.”
‘NARENCİYE İHRACATINA TEŞVİK PRİMİ VERİLMELİ’
Narenciye ihracatına verilen teşvikin yıllar içinde düşürüldüğüne de dikkat çeken Cengiz Gökçel, “Önceki yıllarda ton başına 100 dolara kadar narenciye ihracatına teşvik veriliyordu. En son 2018 yılında ton başına 8-9 dolar seviyesine kadar düşürdüler teşvik ödemelerini. 2018 yılından bu tarafa da ihracat teşviki verilmiyor. İhracata verilen bu teşvik gibi biz ihracata uygun ürün yetiştiren çiftçiye de teşvik primi verilsin, üretici çiftçi kaliteli ürün yetiştirmeye teşvik edilsin derken bir baktık ki ihracat teşvik primleri tamamen kalktı. Bu teşvik verilmediği için diğer ülkelerle rekabet gücümüz de kırılmış oldu. İhracattaki bu durum sürdürülemez bir hal aldı. Yapılması gereken bu teşvikin tekrar verilmesi ve narenciye üreticisine tekrar rekabet gücü kazandırılmasıdır. Böylece ihracatın dolayısıyla ülkeye girecek dövizin arttırılması hedeflenmelidir. Bu sayede fiyatlar piyasada dengeye kavuşacaktır” ifadelerini kullandı.
‘ÇİFTÇİNİN BORCU 5 MİLYARDI, 18 YILDA 160 MİLYARA ÇIKTI’
CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel, Türkiye’nin tarımsal ihracatla büyüdüğü yıllar ile günümüzdeki en büyük farkın girdi maliyetlerinde olduğunu söyledi.
Gökçel, “Tarım sektörüne bütüncül bakılmadığı için bugün ithalat baronlarının oyuncağı olmuş durumda ülke tarımımız. Anlayışın nasıl değiştiğini görmek için çok araştırma yapmamıza gerek yok. 2002 yılında 5 Milyar TL olan çiftçi borçları bu sürede bugün 160 Milyar düzeyine çıkmış durumda. Çiftçi bu borcu kendi özel ihtiyaçları için yapmadı. Üretim yapmak için buna mecbur bırakıldığı için yaptı. Gübre, tohum ve mazot maliyetleri çiftçinin altından kalkamayacağı kadar ağır bir yük haline geldi. Çiftçi bu yükün altında eziliyor. Dolayısıyla tarımdan uzaklaşıyorlar. Milyarlarca dolar tohum, gübre ve mazot ithalatı için harcanıyor. Bu şartlar altında ülkemizin gıda bağımsızlığı da, gıda güvenliği de kalmamıştır” dedi.