ABİDİN YAĞMUR
Jeoloji Mühendisleri Odası Mersin Temsilcisi, Yüksek Jeoloji Mühendisi Erkan Demir, “Mersin ve çevresinde oluşacak 6 ve üzeri büyüklükteki bir deprem büyük can ve mal kayıplarına neden olacaktır” uyarısında bulundu.
Erkan Demir, bu iddiasını 2 temele dayandırdı. İlk olarak Mersin açısından deprem riskine dikkat çeken Demir, “Jeolojik olarak Mersin ve çevresi, kıta sınırlarının yer hareketlerinden ve aktif faylardan doğrudan etkilenebilecek bir konumdadır. Tarihsel kayıtlarda 3 kez depremlerle yıkılan Mersin ve çevresi arkeolojik ve tarihsel verilerle Viranşehir, Tarsus ve Anamur gibi antik kent merkezlerinde yaşanmış bu yıkıcı depremlerin izlerini hala korumaktadır. Tarihsel kayıtlarda M.S. 525 yılında yaşanan yıkıcı depremin izlerini Soli-Pompeiopolis ve Aydıncık’taki Roma dönemi kalıntılarında, 1513–1514 depremini Tarsus’ta, 1303 de Hellenic yayı üzerinde meydana gelen deprem izlerini birçok bölgede tespit edebilmekteyiz. 1940 tarihinde 5.8 büyüklüğünde bir depremi yaratmış olan Ecemiş Fayı’nın uzun dönemdir suskunluğunu koruduğunu ve bu fay hattında büyük bir enerji birikiminin olduğunu ve bu enerjinin açığa çıkması ile 6.0-7.0 büyüklüğünde bir depremin olabileceğini düşünmekteyiz. Sadece bu verilerle Mersin için her an olabilecek ve ciddi hasarlar vereceğinden şüphemiz olmayan deprem riskinden bahsedebiliriz” dedi.
“BU YAPI VE ZEMİN ZARARI 10 KAT ARTIRIR”
Erkan Demir ikinci olarak da Mersin’deki yapılaşma sorunlarına çekti. Demir, “Nüfusun yoğun olarak bulunduğu yapı stoğunun yer aldığı kötü zemin koşulları, özellikle kıyı şeridinde yapılaşmanın yoğunlaştığı alüvyon zemin, yeraltı su seviyesinin yüksekliği, dere yataklarındaki yapılaşmalar, kötü zemin koşullarına inşa edilmiş çok katlı denetimsiz yapılar, deprem risklerine uygun olmayan binalar olası bir depremin kayıplarını 10 kat arttıracaktır” öngörüsünde bulundu.
1948’DEN BUGÜNE 22 İMAR AFFI
1948 bu yana yapılan 22 imar affına eklenen son imar affının depreme dayanıksız yapılara meşruiyet kazandırdığına işaret eden Demir, “Depremlerle mücadele etme amacıyla başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere, tüm belediyelerde “Jeolojik-Jeoteknik Araştırma Şube Müdürlükleri veya Daire Başkanlıkları” kurularak kentsel altyapı ve üstyapının afet duyarlı bir anlayışla “etüt, planlama, projelendirme, yapı üretim ve denetim “süreçleri kontrol altına alınmalıdır” dedi.