Zeliha ÖZİPEK
Elektrik Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar, “Enerji Tasarrufu Haftası” kapsamında basın açıklaması yaptı. Atar açıklamasında, “Her zaman belirttiğimiz gibi en verimli enerji tasarruf edilmiş ve doğru kullanılmış olan enerjidir” ifadesini kullandı.
“Enerji Tasarrufu Haftası” kapsamında Elektrik Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar, basın açıklaması yayınladı. Atar, enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda kamuoyunun dikkatini çekmek istediklerini söyleyerek, “ Elektrik enerjisi, günümüzün çağdaş yaşam koşulları içinde bireysel ve toplumsal yaşamın olmazsa olmaz bir ihtiyacıdır. Ekonomik ve sosyal kalkınma için; güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzının sağlanması noktasında enerji verimliliği büyük önem taşımaktadır. Elektrik enerjisinde verimlilik, üretimden tüketime kadar tüm faaliyet alanlarının ve üretimde birincil kaynak seçimi ile tüketim noktasında tarife yapısı tercihlerine kadar geniş boyutta ele alınmasını ve planlanmasını gerekli kılan bir konudur” dedi.
ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE BİR ARPA BOYU YOL KAT EDİLMEMİŞ
Enerji Verimliliği Kanunu`nun üzerinden yaklaşık 14 yıl geçmiş olmasına rağmen enerji verimliliğinde bir arpa boyu yol kat edilmediğini ifade eden Atar, “Yaz saati uygulamasının yıl boyu sürdürülerek talebi artırması, dağıtım seviyesinde kayıp/kaçakların halen arzu edilen seviyelere indirilememiş olması, talep tarafı yönetiminde bir araç olarak kullanılan çok zamanlı tarife yapısının şirketler lehine düzenlenerek cazibesini yitirmesi, enerji yoğunluğunda kayda değer bir gelişmenin yaşanmaması örnek olarak verilecek konulardır” dedi.Atar, Özelleştirmelere gerekçe olan kayıp/kaçak tüketiminde arzu edilen sonuca ulaşılmadığını söyleyerek, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nın 2021 yılı Bütçe Teklifinde yer aldığı üzere 2020 yılı için elektrik dağıtımında teknik ve teknik olmayan kayıp (kayıp/kaçak) oranı yüzde 10.6 olarak öngörülmüştür. 2019 yılı için dağıtımda yüzde 12.69 olarak gerçekleşen kayıp/kaçak oranının 2020 yılı için söz konusu seviyeye inmesi de olası görülmemektedir. Kaldı ki, 2010 yılı sonunda ikinci uygulama dönemine yönelik EPDK tarafından dağıtım şirketleri için belirlenen hedef kayıp/kaçak oranları ile 2015 yılı sonunda ülke genelinde dağıtımda kayıp/kaçak oranının yüzde 10 olması gerekiyordu. 2020 yılının sonunda 2015 yılının gerisine düşülmüş olması da verimlilik konusunda izlenen politikaların yetersizliğini göstermesi açısından önemlidir. Kayıp/kaçak oranı yüksek bölgelere/şirketlere özel ayrıcalıklı mevzuat düzenlemeleri ile bu alanda olumlu sonuçların elde edilmesi de mümkün değildir.
“YAZ SAATİ UYGULAMASININ YIL BOYU SÜRDÜRÜLMESİ ŞİRKETLER LEHİNE BİR UYGULAMADIR”
Güneş enerjisinden azami oranda yararlanmanın önemine vurgu yapan Atar, “Bir taraftan ısınma ve aydınlanma açısından binaların mimari tasarımlarında güneş enerjisinden azami ölçüde yararlanılması ön planda tutulmaya çalışılırken, diğer taraftan yaz saati uygulaması ile batı illerimizde sabah saatlerinde yaşam karanlığa mahkûm edilmiştir. Toplum üzerindeki psikolojik etkileri bir tarafa bırakıldığında, uygulamanın can, mal ve trafik güvenliği açısından sorunlu olduğu uzmanlar tarafından da birçok platformda gündeme getirilmiştir. Yaz saati uygulamasının yıl boyu sürdürülmesi şirketler lehine bir uygulamadır. Ayrıca, nüfus yoğunluğu açısından olduğu kadar mesken, ticarethane ve sanayi tüketimindeki talebin yüksekliği bakımından da uygulamanın enerji verimliliği ile ilgisinin olmadığı açıktır. Kaldı ki 2016 yılında başlayan bu uygulama sonunda geçen süre içinde tasarruf yapılıp yapılmadığı belli değildir. Bu uygulamaya esas teşkil eden ancak ne hikmetse gizli tutulan raporun da kamuoyu ile paylaşılmamış olması düşündürücüdür.Talep tarafı yönetimi enerji verimliliğinde en önemli basamaktan biridir” dedi.
“KONUTLAR VE SANAYİDE TASARRUF UYGULAMALARINA ÖNCELİK VERİLMELİDİR”
Enerji tüketiminin en yoğun olduğu kesim konutlar ve sanayi alanları olduğunun altını çizen Atar, “Günümüzde gelişmişliğin kişi başına tüketilen enerji miktarı ile değil, az enerji kullanarak daha çok ekonomik değer yaratabilmekle ölçüldüğü göz önüne alınarak, konutlar ve sanayide tasarruf uygulamalarına öncelik verilmelidir.Ülkemizin enerji verimliliği alanında önemli bir potansiyele sahip olduğu bilinen bir olgudur. Bu potansiyel; enerji yoğun sanayi üretimleri yerine katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünlerinin imalatına geçilmesi, ulaşımda elektrikli-raylı toplu taşıma altyapısının geliştirilmesi, elektrik enerjisi üretimi-tüketimi zincirindeki kayıpların önlenmesi ve birincil kaynak tercihinde yenilenebilir kaynaklara öncelik verilmesi, enerji verimliliğinin ilk enerji kaynağı olarak içselleştirilmesi ile ortaya çıkacaktır. O nedenle enerji politikalarındaki tercihlerin de bu doğrultuda ve toplumsal faydayı öne çıkaran bir anlayışla gecikmeksizin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Her zaman belirttiğimiz gibi en verimli enerji tasarruf edilmiş ve doğru kullanılmış olan enerjidir” dedi.