Türkiye’nin ilk “yarı açık” sergisi | Güney Gazetesi Mersin

Türkiye’nin ilk “yarı açık” sergisi

Türkiye’nin ilk “yarı açık” sergisi


 

ABİDİN YAĞMUR

 

Fotoğraf sanatçısı Canan Yaşar’ın, Mersin’den 33 ustayı anlattığı fotoğraflarından oluşan “El emeği suretleri” sergisi Kültürhane’de açıldı. Serginin, bugüne kadar yapılan sergilerden çok farklı bir yanı var. Bu sergide fotoğraflar mekânın içinde, izleyiciler mekanın dışında olacak. Fotoğrafların altındaki karekodları cep telefonlarıyla okutan izleyiciler fotoğrafların öyküsünü, fotoğrafçının sesinden dinleyecek. Mekân kapalı olsa bile yoldan geçenler fotoğrafları görebilecek, hikayelerini dinleyebilecek. Serginin fikir öncülerinden Ulaş Bayraktar, “Eserleri dışarda sergileyemeyiz, iklim koşulları uygun değil. İnsanları içeri davet edemeyiz. Dolayısıyla eserler içerde, seyirciler dışarda yarı açık bir sergi oldu bu” diyor.

Fotoğraf sanatçısı Canan Yaşar, 33 farklı meslekten ustaların fotoğraflarını çekmiş ve bu fotoğraflar hem sergiler yoluyla hem kitap şeklinde sanatseverlerle buluşmuştu. Canan Yaşar’ın ustalar sergisi Kültürhane’de yeniden sergilenmeye başlandı.

Ancak bu kez sergi oldukça farklı. Sergide yer alan fotoğraflar, salgın koşulları gözetilerek, mekanın iç duvarlarına değil, dışarıya bakacak şekilde vitrin camlarına asıldı.

Kültürhane’nin güney ve doğu cepheli vitrinine gelenler, içeriye girmelerine gerek kalmadan, dışardan sergiyi gezebiliyor.

Sergiyi farklı kılan bir diğer uygulama ise karekod uygulaması. Kültürhane ekibi ve Canan Yaşar, sergi için özel bir hazırlık yapmış. Canan Yaşar, sergideki her bir fotoğrafın hikayesini 1 dakikalık bir konuşma ile anlamış, o ses dosyası karekodla tanımlanmış. Sergiyi gezenler fotoğrafların altındaki karekodları cep telefonlarına okuttuklarında Canan Yaşar’ın sesinden fotoğrafın hikayesini dinleyebiliyorlar. Sergi afişindeki karekod okutulduğunda da serginin videosunu izlemek mümkün oluyor.

Sanatseverlere mekanın içine girmeden, diledikleri saatte gelip gezme olanağını veren sergi 28 Şubat’a kadar açık olacak.

 

“10 YILLIK EMEĞİN ÜRÜNÜ”

 

Canan Yaşar (Fotoğraf Sanatçısı): Hayatımda ilk kez böyle bir sergi açıyorum. Karekodlar telefona okutulduğunda benim sesimden fotoğrafların hikayesini dinleyebiliyor insanlar. Çok değişik bir sergi oldu. Onur duydum. Kültürhane farklılığını bir kez daha hissettirdi bize. Fotoğraflarım daha önce sergilenmiş ve kitap olmuştu. İlk kez karekod uygulamasıyla sergileniyor.  33 usta sergisi yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın ürünü. Fotoğraflarını çektiğim insanlardan 3’ü vefat etti bu süre içinde. Hepsinin ayrı ayrı özellikleri vardı. Hepsi hayatımda ayrı ayrı özel yer tuttu. Ruhumuzu hissederek çalıştık. Uzun zaman çalıştık. Şikayet etmediler. Zaten yanlarına gittiğimde işlerine dalıyorlardı. Benim orada olduğumu bile unutuyorlardı ben de onlar çalışırken fotoğraflarını çekiyordum.   Mersin için en az 33 ustanın geleceğe, çocuklarımıza aktarılmasını sağladığım için gurur duyuyorum. Ustalar serisine devam ediyorum.  Daha çok kaybolan meslekler üzerine, oya, dokuma, semerci, oyma gibi kültürel miras sayılabilecek alanlarda çalışan ustaların fotoğraflarını çekiyorum. Hem meslekleri hem ilginç hayat hikayeleri olan insanların fotoğrafları var bu sergide.”

 

KAPANMA DÖNEMİNİ FIRSATA ÇEVİRDİK, TÜRKİYE’DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİK”

 

Ulaş Bayraktar (Kültürhane sorumlusu): Türkiye’de belki de ilk diyebileceğimiz bir sergi. Kapanma dönemini bir fırsata çevirdik.  Eserleri dışarda sergileyemeyiz, iklim koşulları uygun değil. İnsanları içeri davet edemeyiz, salgın var. Dolayısıyla eserler içerde, seyirciler dışarda yarı açık bir sergi oldu bu. Canan Yaşar’ın bu çalışmasından haberdardım. Esnaf Odaları Birliği’ndeydi fotoğraflar. Onlardan rica ettik, verdiler. Mekân kapalı olduğu için nasıl değerlendirebileceğimizi düşünürken vitrinlerin buna müsait olduğu fikrini geliştirdik ve vitrinlerde sergilemeye karar verdik. Ama bunların hikayesi de çok güzel. Canan Yaşar’a o hikayeleri anlattırdık. Sesi karekoduyla tanımladık. Böylece sergi açık, gezinti dışarda bir uygulama yaptık. Kültürhane’de ah vah etmektense elimizdeki imkanları nasıl kullanabiliriz gibi bir motivasyonumuz var. Burada da onu yaptık. Çok daha büyükleri yapılabilir. Hem Canan hocanın emeği, hem kentin değerleri hem de bir araya gelme vesilesi olması nedeniyle bu sergiyi değerli buluyoruz.  Mekân kapalı olsa bile dışardan geçen inanlar fotoğrafları görebilecek. Aynı zamanda telefonlarıyla karekodları okutarak hem fotoğrafın hikayesini hem de fotoğraftaki ustanın hikayesini dinleyebilecek. O zaman çok daha anlamlı oluyor fotoğraftaki suret. Biz bu sergiye el emeği suretleri dedik. Çünkü eller ön planda. Emeğin bu kadar değersizleştiği bir dönemde elleri, emekçileri, yapılan işi görünür kılmak için bir çaba bizimki.”