ZELİHA ÖZİPEK
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, reform paketlerinden iş dünyasına kolaylık çıkacağını beklerken vergi zammının çıkmasının iş dünyasının karamsarlığını artırdığını söyledi. Kızıltan “Özellikle, ranttan vergi alınmazken, tüm verginin üretenden alınması doğru değil. Rantın ödüllendirildiği, üretenin cezalandırıldığı bir ekonomi sürdürülemez” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, ekonomideki gelişmeleri ve Mersin’in gündemini değerlendirdi.
Vergi artırımı ile ilgili yapılan açıklamaları endişeyle izlediklerini kaydeden Kızıltan, “Reform paketlerinden iş dünyasına kolaylık beklerken çıkan vergi zamları ne yazık ki iş dünyasını daha da karamsar bir hale sokmuştur. Artan dolaylı vergiler ve vergi zamları kamunun derdine deva olacak bir rakam değildir ama üreten, istihdam yaratan iş dünyasına ciddi zarar verecek boyuttadır. Biz iş dünyası olarak her zaman şunu savunduk: Vergi kazanandan ve makul oranda alınır. ‘Eğer denetleyemiyorsam ben de herkesten daha çok alırım’ mantığı doğru değil. Özellikle, ranttan vergi alınmazken, tüm verginin üretenden alınması doğru değil. Rantın ödüllendirildiği, üretenin cezalandırıldığı bir ekonomi sürdürülemez. Vergi üretenin korkulu rüyası olmamalıdır. Özellikle şunun altını çizmek isteriz: Rant ve yasadışı yollarla para kazananların önüne geçmek zorundayız. Bu, alın teri ile üreten, çalışan işletmelerimize bir haksızlıktır. Devletin kadrolarının titizlikle çalışarak ortaya çıkardığı yolsuzluklar, usulsüzlükler, yasa dışı yollarla yapılan işler cezai sonuca bağlanmalı, üstünün örtülmesine izin verilmemelidir. Eğer bir rant yaratılacaksa, üretime, ekonomiye katma değer yaratacak alanlarda rant yaratılmalıdır. Sermaye sahiplerini, üretime dahil edecek yollara destek verilmelidir” dedi.
“TÜRKİYE ÜRETMEDEN BİR YERE VARAMAZ”
Türkiye nüfusunun 80 milyonu aştığını, bunun da yarısının 30 yaş ve altı gençlerden oluştuğunu kaydeden Kızıltan, “Türkiye’nin, üretmeden bir yere varabilmesi mümkün değildir. Mucizevi şeyler, sihirli değnekler aramaya gerek yok. Planlı bir ekonomi, üretimi ülkenin başat konusu yapan bir vizyon, bilimsel eğitimi merkeze alan bir ülke ve hepsinin üst çatısı olan evrensel hukuku, hukukun üstünlüğünü, kaliteli demokrasiyi tesis edebilmiş bir ülke. İşte en kısa sürede yapılması gereken şeyler. Türkiye ancak siyaset üstü davranarak, ülkenin temel konularını basit siyasi kavgalara alet etmeden çözmek zorundadır. Dünya pandemi ile yeni bir döneme giriyor. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir döneme giriyoruz. Zengin ülkelerin daha da zenginleştiği, fakir ülkelerin daha da fakirleştiği, uçurumların arttığı bir dünyada nerede yer alacağımızı bugün yapacaklarımız belirleyecektir. Bu anlamda toplumun her kesimine kulak verilmesi bunun ilk adımıdır” diye konuştu.
“Mersin’i Mersinliler planlasın”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin’e yapılacak sanayi yatırımlarında ve planlama süreçlerinde Mersinli dinamiklerin dışlanmaması gerektiğini bir kez daha vurguladı.
“Mersin kendisine biçilen elbiselere sığmıyor” diyen Ayhan Kızıltan, “Özellikle buna bir de yatırımlardaki plansızlık eklenince, Mersin potansiyellerini ekonomiye ve kalkınmasına yansıtan bir kent olmaktan uzaklaşıyor. Biz kentlerin kendi planlamalarını kendilerinin yapması gerektiğini düşünüyoruz. Kamu bu noktada yol açan, kolaylaştıran olmalıdır. Yerelin ortak kararlarına makro düzeyde ülke planlarına uygun olarak destek veren olmalıdır. MTSO olarak işte bu planlı ekonomi vizyonuna uygun olarak, “değişen dünya koşullarında Mersin’de potansiyel yatırım alanlarının belirlenmesine” yönelik bir proje içindeyiz. Bunu geniş katılımlı bir çalıştayla başlatma niyetindeyiz. Kentin ortak aklının olmadığı hiçbir plan ve projenin kente yararı olacağına inanmıyoruz. Bu noktada kentin ilgili tüm kurum ve kuruluşlarını kapsayan çalışma gruplarının oluşturulacağı, yerelin ortak sesi ve kararı olacak bir yatırım planlaması projesinden bahsediyoruz. Bu proje, Mersin’i Mersinlilerin planlayacağı bir çalışma olacak. Tarım ve gıdanın, lojistiğin, pandemi ile daha da önem kazanan sağlık sektörünün, e-ticaretin, çevre, enerji, yazılım ve yeni alt sektörlerin yatırım planlarından bahsediyoruz. Sanayide montajdan çıkıp, katma değerli, yüksek teknolojili bir entegrasyondan bahsediyoruz. Bundan sonra sivil toplum kuruluşları ile çok daha sık bir araya geleceğiz, çok daha fazla şey üreteceğiz. Sivil toplum kuruluşları birbirinin rakibi değil, destekçisi ve ortağı olacaklar” ifadelerini kullandı.