Prof. Dr. Ali Bülent Antmen, 8 Mayıs Dünya Talasemi Günü nedeniyle yaptığı açıklamada hastalığın tanı ve tedavi sürecine ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. Akdeniz anemisi olarak bilinen talaseminin, taşıyıcı anne ve babadan dünyaya gelen çocuklarda ortaya çıkan bir kansızlık türü olduğunu belirten Prof. Dr. Antmen, özellikle ağır seyreden türünde yaşam boyu tedavi gerektirmesi nedeniyle hastaların psikolojik, ekonomik ve sosyal hayat yönünden zorlanmasına yol açıyor.
Talasemi hakkında gelişen farkındalık sayesinde son 10 yılda hastalığın görülme hızında kısmi de olsa bir düşmeye yaşandığını belirten Prof. Dr. Antmen, “Yaşam boyu damardan ya da cilt altına yapılan ilaç kullanmak, tedavi devamlılığı açısından hastaları bıktırıcı olabiliyordu. Ancak tıptaki gelişmeler sayesinde artık ilaçların ağızdan alınabilir hale gelmesi hastalarımızın hayatında devrim etkisi yaptı” dedi.
Hastaların yarısı Antakya, Adana, Mersin, Gaziantep ve Şanlıurfa’da
Hastalığın bölgesel dağılım farklılığı gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ali Bülent Antmen, şunları söyledi:
“Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı tarafından yapılan araştırmalar, talasemi ve orak hücreli aneminin de bulunduğu anormal hemoglobin sıklığının Adana’da yüzde 3.7, Antakya’da ise yüzde 4.6 düzeyinde olduğunu gösteriyor. Ülkemizdeki hastaların neredeyse yarısına yakını Antakya, Adana, Mersin, Gaziantep ve Urfa olmak üzere Güney bölgesinde. En yüksek taşıyıcılık sıklığı ise yüzde 13 ile Antalya’da.” (İHA)