ZELİHA ÇAKAN
Koronavirüs salgınıyla beraber sosyal izolasyon, evde kal uygulamaları ve ekonomik güvencesizlik gibi nedenler kadınların evlerinde şiddete karşı savunmasızlığını arttırdı. Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi’nin araştırması salgın döneminde aile içi şiddet nedeniyle yardım hatlarını arayan kadınların sayısının 5 kat arttığını gösteriyor.
“EVLERİMİZDE GÜVENDE DEĞİLMİŞİZ”
Pandemide zorunlu eve kapanma uygulamaları, ekenomik sıkıntıları, psikolojik sorunları ve şiddeti de beraberinde getirdi. Kadına yönelik şiddet de salgın tehlikesi kadar ölümcül sonuçlarla karşımıza çıkmaya devam ediyor.
Mimoza Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gülbahar Güzel ile pandemide artan kadına yönelik şiddet ve “Şiddeti Frenliyoruz” projesi hakkında konuştuk.
“Pandemi sürecinde, evden çalışma sistemi ve yasaklar aslında kendimizi güvende hissetmemiz gereken evlerimizde güvende olmadığımızı gösterdi” diyen Mimoza Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gülbahar Güzel aile içi şiddetin had safhaya ulaştığı ve aynı zamanda da görünür kılındığı bir sürece de tanıklık edildiğini dile getirdi.
Güzel, “Hayatımızın her alanında maruz kaldığımız bir şiddet olgusu var. Bu pandemi ile başlamadığı gibi pandeminin bitmesi ile de maalesef bitmedi, bitmeyecek. Tabi ki pandemide özellikle aile içi şiddet arttı, ama kadınlar sadece aile içinde değil yaşamının her alanında farklı şiddet türlerine maruz kalıyor” dedi.
Güzel, kadınların en fazla şiddet ortamından şikayetle derneklere başvuru yaptığını belirterek, “Hukuksal ve psikolojik destek talepleri ilk sıralarda yer alıyor, bunların yanı sıra ekonomik ve barınma sorunu olanlarda başvuruyor” dedi.
Güzel “Danışanların sosyal destek görüşmeleri alındıktan sonra ihtiyacına göre gerekli yerlere yönlendirmelerini yapıyoruz daha sonrasında da süreçlerini takip ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“EDİRNE’DEN VAN’A ŞİDDETİ FRENLİYORUZ”
Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği ile ortak yürütülen kadına yönelik erkek şiddetine karşı taksicilerde farkındalık yaratmak amacıyla "Şiddeti Frenliyoruz” adlı projeye de değinen Güzel, “Projemiz, Edirne’den Van'a şiddeti frenliyoruz sloganı ile başlattığımız taksi şoförlerine yönelik bir eğitim çalışması. Mersin’de toplam 12 durak ve 150 taksi şoförüne ulaştık, şoförlere toplumsal cinsiyet eğitimi ve şiddete uğramış bir kadına nasıl yaklaşmaları, nerelere götürebilecekleri ve nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda eğitim ve bilgilendirmeler yaptık” dedi.
Taksilerinde bulundurmaları için 4 dilde yazılı (Türkçe, Kürtçe, Arapça, ve İngilizce) broşür ve kitapçıklar, kalem, araba kokusu, anahtarlıklar hediye ettiklerini vurgulayan Güzel, tüm şoförlere katılım belgesi verdiklerini ifade etti.
Şiddet gören bir kadının şiddet ortamından uzaklaşmak istediğinde ilk kullandığı ulaşım aracının taksi olduğunu belirten Güzel “Şiddet mağduru kadın bindiği araçta tekrar bir karşı cinsle karşı karşıya geldiğinde kendini güvende hissetmeyebilir sizler bu materyalleri arabanızda bulundurduğunuzda şiddete maruz kalmış kadın size güven duyup kendini daha iyi hissedecektir ve sizden yardım istemek konusunda çekinmeyecektir. Kadını ihtiyaç dahilinde karakola, hastaneye, adli yardım bürosuna, baronun kadın hakları merkezine, sığınma evine, eğer göçmen ise mutlaka göç idaresine götürebileceklerini anlattık, olumlu geri dönüşler de aldık karşılıklı sohbetler ve deneyim paylaşımları yaptık, Projenin şimdiki ayağını tamamlamış olduk devam etmesi durumunda diğer duraklara da gitmeyi düşünüyoruz” dedi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR!
İstanbul sözleşmesinin gerekliliğine değinen Güzel şunları söyledi: “İstanbul sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele etmek için tasarlanmış en kapsamlı uluslararası bir sözleşme. Ülkemizde pratik anlamda hiçbir zaman tam olarak uygulanmasa da hukuksal anlamda elimizi güçlendiren, uluslararası hukukunda yolunu açan ve elimizi güçlendiren bir mekanizmaydı. Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü ve onlarcasının şiddete maruz kaldığı bir ülkede yaşıyoruz, şiddeti meşrulaştıran aile yapısı, erkek egemen sistem, siyasi iktidarın zihniyeti ve kadınlara yönelik iyileştirici politikalarının olmaması kadın cinayetlerini ve şiddeti tırmandıracaktır. Son zamanlarda kadına şiddet uygulayan erkeklerin "gider birkaç ay yatar çıkarım " demesi bile aslında ne kadar zor ve kötü günlerin bizleri beklediğinin bir göstergesi. Cezasızlık ve ciddi yaptırımların olmaması kadın cinayetlerinin ve şiddetin önünü açacaktır”