İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi, son birkaç gün içinde Afyon, Ankara ve Konya'da yaşanan ırkçı saldırılarla ilgili bir açıklama yaptı. İHD açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye’de hemen her yıl ırkçı saldırılar gerçekleşmektedir. Hükümetin, belli ırk, din, kültürlere yönelik kullandığı ayrıştırıcı ve kriminalize edici dil, saldırıları arttırmış, mütemadiyen tekrarlanan ırkçılık, kronik bir siyasal ve sosyolojik soruna dönüşmüştür.
Yakın zamanda;
Afyon’da Kürt işçilere yapılan saldırıda 7 işçi yaralanmıştır.
Ankara’da Kürt aileye yapılan saldırıda 4 kişi yaralanmıştır.
Konya'da Kürt aileye yapılan saldırıda 43 yaşındaki Hakim Dal yaşamını yitirmiştir.
Mersin, Bozyazı’da Erbil’den Antalya'ya seyahat eden Kürt aileye yapılan saldırıda 1 kişi ağır yaralanmıştır.
Türkiye’nin taraf olduğu Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme hükümerine göre; Taraf Devletler ırk ayrımcılığını kınamalı ve uygun her imkânla ve gecikmeden, ırk ayrımcılığının her türünün ortadan kaldırılması ve tüm ırklar arasında bu anlayışın geliştirilmesi politikası izlemeyi, herhangi bir kişinin veya teşkilâtın ırk ayrımcılığını himaye etmemeyi, savunmamayı ve desteklememeyi üstlenmelidir. Koşullar gerektirdiğinde, belli ırk gruplarının ve bunlara mensup bireylerin, insan hakları ve temel özgürlüklerden tamamen ve eşit şekilde yararlanabilmelerini garanti altına almak amacıyla özel ve somut önlemler almalıdır.
Her türlü devlet birimlerinin ve siyasal yargının bu eylemlere sessiz kalması, koruyucu ve önleyici tedbirler almaması, eylemlerin sıradan bir adli vakıa olarak ele alınıp caydırıcı cezaların verilmemesi, bir çok kişilerin saldırıya karıştığı olaylarda sadece bir kaç kişinin yargılanması, yaşanan ırkçı saldırıların bilinçli ve politik bir saikle işlendiği izlenimi doğurmakta, ırkçı saldırıların yarattığı toplumsal kutuplaşma bu izlenimini kuvvetlendirmektedir.
İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi olarak;
Yaşanmış ve yaşanacak her türlü ırkçı saldırıya ilişkin sosyal, ekonomik, kültürel ve diğer alanlarda somut, koruyucu ve önleyici önlemler alınması gerektiğini belirterek, ırkçı saldırganların etkin ve tarafsız bir yargılama yapılarak anılan vahim eylemlerin bir daha yaşanmaması adına caydırıcı cezalar verilmesi lüzumunu önemle hatırlatıyor, hükümet ve yargı birimlerinin anılan tüm yükümlülüklerini yerine getirmesini talep ediyoruz." (Haber Merkezi)