ZELİHA ÖZİPEK
AB Türkiye Delegasyonu desteği, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Merkezi ve Mersin Üniversitesi işbirliğinde AB Gençlik İklim Forumu düzenlendi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır’ın da katıldığı Forum iki gün sürdü.
İlk gün Meteorolog Bünyamin Sürmeli ile Doğa Aktivisti ve TV Program Yapımcısı Güven İslamoğlu gençlerle buluştu. Sürmeli gençlere “İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Yaşam” konulu sunum gerçekleştirirken İslamoğlu, “Dünya Bize Ne Söylemeye Çalışıyor?” sorusunun cevaplarını verdi. Forum, ikinci gün devam eden İklim ve Ekonomi, İklim ve Felsefe, İklim ve Yeşil Kimya, İklim Haberciliği, İklim ve Sosyoloji, İklim ve Ekonomi başlıklı sadece üniversite öğrencilerine açık olan atölye çalışmaları ile son buldu.
ÇAKIR: “DAHA FAZLA GENÇ SORUNUN ÇÖZÜMÜNE KATKI SUNMALI”
AB İklim Diplomasisi Haftası dolayısıyla AB Gençlik İklim Forumu düzenlendi. Temel amacı iklim krizi ile ilgili karar alıcıların atması gereken adımlara dair gençlerin olumlu, yapıcı önerilerini ifade edecekleri bir ortam oluşturmak olan forumun açılış konuşmasını MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır gerçekleştirdi. Dünyanın insanlara bazı mesajlar verdiğini ve tehlike çanlarının çaldığını dile getiren Çakır, düzenlenen forumun bu mesajları anlama ve çözüm bulunması noktasında yararlı olacağına inandığını dile getirdi. Sorunun çözümü için en somut adımı 2019’da AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı imzalayarak attığını hatırlatan Çakır, bu mutabakatın iklim ve çevreyle ilgili zorluklarla mücadele konusunda bir yol haritası olduğunu belirtti. Mutabakatın ekonomik büyümeyi doğal kaynak tüketimini azaltarak sağlama çabası olduğunu belirten Çakır, “2050’de sera gazlarının net salınım değerlerinin sıfırlanması hedefine ulaşmak için atılan bir adımdır” dedi. Ancak çeşitli lobiler nedeniyle halen çalışmaların arzu edilen seviyelere ulaşmadığına dikkat çeken Çakır, “Bu aşamada Türkiye olarak, sadece gelişmiş ülkelerin bu konudaki adımlarını takip etmek ve kopyalamak değil, özellikle gençlerin bu konudaki çözümlerini, kendi çözümlerimizi masaya yatırmak gerekecek. Bu iki gün gençlerin yer alacağı tematik atölye çalışmalarında buna yönelik güzel fikirlerin ortaya çıkacağına inanıyorum” diye konuştu.
SÜRMELİ: “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ PSİKOLOJİK BİR SORUN”
Meteorolog Bünyamin Sürmeli, ‘İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Yaşam’ konulu sunumunda bugün iklimle ilgili yaşanan sıkıntıların temelinde tamamen insan psikolojisinin yer aldığını vurguladı. “Yaşanan sorun egolarımızla, benliğimizle, endüstrinin ürettiği her şeye sahip olma duygumuzla ilgili. Mutluluğumuzun satın almaya endekslenmesiyle ilgili bir sorun yaşıyoruz” diyen Sürmeli, ardından bu istekleri karşılamak adına üretilen her ürünün karbon ve su ayak izinin doğaya ve paralelinde iklime verdiği zararları açıkladı.
“150 BİN YILLIK ISINMAYI BİZ 150 YILDA YAŞIYORUZ”
Dünyanın iklim değişiminde düzenli bir seyri bulunduğunu, her 100-150 bin yılda bir sıcaklıkların 1-2 derece inip arttığını kaydeden Sürmeli, “150 bin yıllık ısınmayı biz 150 yılda yaşıyoruz. İşte sorun bu” dedi. Konuşmasını sera etkisini tanımlayıp iklim değişimine etkilerini açıklayarak sürdüren Sürmeli, iklim değişiminin temel sonuçlarını ise, “Buzulların erimesi ve afet seviyesinde hava olayları yaşanması, kuraklık ve gıda krizi, hava kirliliği ve hastalıklar, ormanların yok olması ve yangınlar” olarak özetledi.
“İnsanoğlu çok tehlikeli bir yaratık”
Doğa Aktivisti ve TV Program Yapımcısı Güven İslamoğlu ise konuşmasında dünyanın bizlere söylemek istediklerini yorumladı. Dünyaya dışarıdan meteor dışında hiçbir şeyin gelemeyeceğini kaydeden İslamoğlu, “Ne su, ne yiyecek gelebilir. Bu organizma kendi içinde dönüyor. Bir miktar kullanılabilir suyumuz var ve onun oranı hiç değişmiyor. Ne azalıyor ne çoğalıyor. Bunu kullanan ve çok tehlikeli olan insanoğlu diye bir de yaratık var. Virüs gibi çoğaldıkça bu organizmayı kirleterek yemeye başlıyor. Dünya da giderek çürüyor. Bu çürük tüm dünyayı saracak bir hal aldı” dedi. Sorunun dünyayı değil insanı kurtarmak olduğunu, dünyanın yaşayan bir organizma olarak kendisini bir şekilde yenileyeceğini ancak insanın bu yenilenmeye uyum sağlayamayacağını vurgulayan İslamoğlu, bunun için hayatta kalma mücadelesi vermek durumunda kalacağımızı söyledi. Chernobyl faciasında yayılan radyoaktif maddelerden dahi doğanın kendisini yenileyerek arındığını hatırlatan İslamoğlu, “Ancak insanoğlunun karbon ve su ayak izi, radyoaktif maddeden daha tehlikeli. Bastığı yeri kurutuyor. Dünya şu anda bir meteor çarpmasına eşit yok oluşun eşiğinde” değerlendirmesini yaptı.