ABİDİN YAĞMUR
Panel öncesinde Süreyya Kesgin, kadınlar adına hazırlanan 25 Kasım Dünya Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü bildirisini okudu.
Ekonomi yazarı Ozan Gündoğdu, paneldeki konuşmasına döviz kurlarındaki yükselişin nedenlerini irdeleyerek başladı.
“ERDOĞAN’DAN BAŞKA İNANAN YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Faizleri aşağı çekip piyasaya kredi pompalarsak bu kredi yatırıma ve ihracata dönüşür. Dış açığı böylece kapatırız” diye düşündüğünü kaydeden Gündoğdu, “Fakat her şey Tayyip Erdoğan’ın istediği gibi gitmedi. Döviz kurlarının yukarı yönlü hareketi başladı. Döviz kuru yükseldikçe enflasyon da yükselir. “Faiz düşerse enflasyonda düşer” lafına Erdoğan’dan başka inanan yok. Erdoğan’ın derdi geniş kesimlerin alım gücü değil. İki derdi var: Biri büyüme, biri dış açık. Dış açığı faizi düşürerek kapatacağını sanıyor” dedi.
Türk lirası değer kaybettikçe birçok yerli şirketin yabancılara satıldığına değinen Gündoğdu, “Geniş kesimleri yerlilik, millilik diye kandıran, emperyalizm ile çelişmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
EKMEK 3,5 LİRA, MAZOT 14 LİRA OLUR
Piyasaya kredi pompalamanın sürdürülebilir bir yöntem olmadığına değinen Ozan Gündoğdu, önümüzdeki 4-5 ay içinde yaşanabileceklerle ilgili öngörülerini ise şöyle sıraladı:
“*Dolar kurunda yukarı doğru hareket devam edecek ama kimse rakam veremez.
*Dolar kuru şu anki halinde kalırsa TÜİK enflasyonu yüzde 30’a çıkar.
*Ekmek en az 3,5 lira olacak. Mazot 14 lira olacak.
*Kuru tarım yapılan yerlerde çiftçiler batacak. Kentlere göçün son dalgası yaşanacak.
*Ücretli iflasları yaşanacak. İnsanlar 10 yıllarını bankalara ipotek edecek.
*Doğalgaz ve elektrik yüzde 40’tan fazla zamlanacak.
*Konut fiyatları artacak, kiralar yükselecek.
*Aynı anda hem enflasyon hem işsizlik artacak.
“ERDOĞAN DERHAL İSTİFA ETMELİ”
Sol Parti PM üyesi Alper Taş da, AKP’nin 2001’deki ekonomik krizin sonucunda doğup yükseldiğini, o zamanki iç ve dış dinamiklerin Erdoğan’ı ortaya koyup desteklediğini hatırlattı.
AKP’nin Kemal Derviş yasaları olarak bilinen yasalarla zararı toplumsallaştırdığını, ekonomik krizin faturasını halka ödettiğini kaydeden Taş, AKP’nin önceki iktidarlara göre daha liberal ve özelleştirmeci olduğuna işaret etti.
Artık Erdoğan’ın sermaye tarafından da emekçiler tarafından da istenmediğini ifade eden Alper Taş, ekonomik krizin nasıl aşılabileceği konusunda şunları söyledi:
“Derhal istifa. Erdoğan istifa edecek. Bakın piyasalar nasıl normale döner, döviz nasıl düşer. Piyasaları aşan bir ideolojiniz yoksa piyasalara kafa tutamazsınız. Çünkü antikapitalist değilsiniz. Bu sistemle zenginleştiniz. O yüzden devrimci, antikapitalist olamazsınız. Mehmet Cengizlerden vazgeçemezsiniz. Eğer bu ülkeyi azıcık seviyorsanız istifa etmelisiniz. Kısa vadede çözüm budur. İstifa ve demokratik erken seçimdir. Onun için hep birlikte hükümet istifa diyelim. Sokaklar bizimdir ama sokak siyasetinde dikkatli olmalıyız. Kitlesel, demokratik, barışçıl ama militan bir politika… “Gitmeyecekler, vermeyecekler” diyenler var. Öyle bir şey yok. Ne yapacaklar? Seçim yapmadan başımızda mı duracaklar? İç savaş çıkarmak kolay değil. Öyle hesap yapmasınlar. Barışçılız, demokrasiden yanayız ama celladımıza uzatacak bir boynumuz hiçbir zaman olmadı.”
ÖZELLEŞTİRİLEN KİTLERİ KAMULAŞTIRACAĞIZ
Kapitalist sistemin 2008’deki krizin etkilerinden tam olarak kurtulamadığını, Türkiye’nin tek adam rejimi nedeniyle bu etkileri daha şiddetli şekilde yaşadığını ifade eden Taş, ekonomik krizden çıkışın acil yolunun Erdoğan’ın istifası olduğunu, uzun vadeli asıl çözümün ise toplumcu, kamucu, demokratik bir planlama olduğunu kaydetti. Alper Taş şunları söyledi:
“Özelleştirilen KİT’leri kamulaştıracağız. Bu kadar. Efendim ekonomi bilimine aykırı. Ne bilimine aykırı ya? Senin çıkarlarına aykırı. KİT’leri aldınız, tarumar ettiniz. Kamulaştıracağız. Bitti. Çalışma saatlerini düşürün. Haftalık 45 saat değil, 35 saat olsun. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alın. Bunu ancak sol iktidarlar yapar.”
4 TEMEL İLKEMİZ VAR
Sol Partinin siyasal yaşama ilişkin önceliklerini de aktaran Alper Taş şunları söyledi:
“Sol partinin önüne koyduğu en güncel, en aktüel görev bu iktidarı, bu rejimi yenmektir. Bu nedenle en geniş ittifakın içinde yer almaya devam edeceğiz. Memleketin sola ihtiyacı var. Solu güçlendirmemiz lazım. Solun, devrimcilerin eşitlik, özgürlük ve dayanışma değerleriyle bu toplum toplum olur. AKP ve MHP’yi yenmek için en geniş ittifakın parçasıyız ama Türkiye’nin geleceğini kurma noktasında başka bir yerdeyiz. Dört değerimiz var. Bağımsızlık, laiklik, kamuculuk ve demokrasi, halk egemenliği. Bu dört hassasiyeti paylaşan kesimlerle ittifak arayışı içinde olacağız.”