MAHMUT SÖNMEZ
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Mersin Kadın Meclisi üyeleri cezaevinde bulunan HDP eski Milletvekili Aysel Tuğluk ve hasta tutukluların serbest bırakılması için basın açıklaması yaptı. Cezaevlerinde şiddet, ağır hastalıklar, kanser ve ölümlerin son yıllarda dikkat çeken bir düzeyde arttığını söyleyen Özlem Özgür Arıkan, “Tüm adalet kurumlarını ve kamuoyunu Aysel Tuğluk ve diğer hasta mahpusların haklarını savunmaya ve korumaya davet ediyoruz” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Mersin İl binasında, yapılan basın açıklamasını Kadın Meclisi adına Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Mersin İl Eş Sözcüsü Özlem Özgür Arıkan okudu.
Basın metnini okuyan Arıkan sözlerine “Bizler Yeşil Sol Partili kadınlar olarak Aysel Tuğluk’un ve onun vesilesi ile tüm hasta mahpusların cezaevlerinde tutulmalarına, sağlık ve bakım hizmetlerine, tedavi olanaklarına erişimlerinin engellenmesine, artık yeter diyoruz. Hukuk ve tıp gibi binlerce yılın ve insanlığın ortak değerleri üzerine inşa edilmiş, insanların ve toplumların sağlığı için yararlı olduğu müddetçe saygınlık ve meşruluk kazanan, etik değerlerle çevrelenmiş kurumların daha fazla yıpratılmaması için sorumluları göreve davet ediyoruz” diyerek başladı.
“BARIŞI SAVUNMAK KOLAY DEĞİL”
Bu topraklarda düşünmenin, fikrini açıklamanın, eleştirmenin, barışı savunmanın kolay olmadığının farkında olduklarını belirten Arıkan, “Eril, militarist, muhafazakâr gelenek ve alışkanlıkların gündelik yaşamın tüm pratiklerini esir aldığı bir toplumsal düzen içinde mücadele veriyoruz. Kadınlar olarak sesimizin kısılmasına ve şiddetin her türlü biçimine daha çok katlanmak durumunda kalıyoruz” dedi. Bu yüzden kadınların; hastalar, engelliler, ötekileştirilenler, ayrımcılığa uğrayanlar, sessizler, dilsizler ve kapatılmış olanlar ile aynı pencereden dünyaya baktıklarını söyledi. Sırf kadın olmak bile hukukun temel ilkelerinin dışına atılmaya yeter sebep olduğunu dile getiren Arıkan, “Bir de üstüne gözden çıkarılarak, “normal”in dışında tanımlanmanın, yaptırımların etkisini ve keyfiliğini artıracağını, onu uygulayanların daha da hoyratlaşacağını kestirebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
SÜREKLİ YENİ CEZAEVİ MÜJDESİ
Türkiye’de cezaevlerinin, adalet sisteminin bir unsuru olarak değil, politik iktidarı tutsak bedenler üzerinden inşa eden şiddet araçları olarak işlev gördüğünü söyleyen Arıkan, “Tutuklu ve hükümlülerin sayısı AKP-MHP iktidarı döneminde misliyle artmıştır. Sürekli yeni cezaevi müjdesi veren iktidar, türlü türlü yeni cezaevleri inşa etmekte, cezaevlerinde kapasite arttırmakta, kampüs cezaevleri deneylerine girişmektedir. Siyasal iktidar baş edemediği, çözüm üretemediği tüm sorunları kısa dönemde bu şekilde bastırmayı seçmektedir” diye konuştu.
“CEZAEVLERİNDE KOŞULLAR GÜN GEÇTİKÇE KÖTÜLEŞMEKTE”
Sürekli nüfusu artan cezaevlerinde koşulların gün geçtikte kötüleşmekte olduğunu ifade ede Arıkan, mahpusların akıbeti konusunda açıklık ve şeffaflığın ortadan kalkmakta, cezaevlerinin toplumsal her türlü denetim mekanizmasına da kapatılmakta olduğunu belirtti. “Mahpusların yaşam, sağlık, eğitim, çalışma ve gelişme hakları, insanlık onurunun korunması temel ilkesinden taviz verilmeden karşılanması en temel evrensel insan haklarından biridir ve devletin sorumluluğundadır” diyen Arıkan, cezaevlerinin koşulları, yönetim biçimi ve düzeni konusunda bilgi sahibi olmak, düzeltme talep etmenin ise çağdaş demokrasilerde tüm yurttaşların görev ve sorumluluğu olduğunu bildirdi.
“MAHPUSLAR TEDAVİ EDİLEMEZ NOKTAYA GELDİĞİNDE FARK EDİLİYOR”
Cezaevlerinde şiddet, sürgün, tecrit, intihara sürüklenme, ağır hastalıklar, kanser ve ölümlerin son yıllarda dikkat çeken bir düzeyde arttığını söyleyen Arıkan, “Hükümet yetkilileri, Adalet Bakanlığı ve yetkisi olan adli görevliler cezaevlerindeki sağlık sorunları konusunda suskun kalmakta, içeride olanlar konusunda bir rahatsızlık duymamaktadır. Cezaevleri, ancak içerideki nüfusun, dışarıda sesini duyurabilecek olanakları oluşursa ve bu kişilerin sorunları toplumun vicdanında derin yaralar açarsa konuşulmaktadır” dedi. Hasta tutsakların çoğu zaman kaderine terk edilmekte olduğunu söyleyen Arıkan, “Mahpuslar ancak artık tedavi edilemez noktalara geldiği zaman yoğun kamuoyu baskısı olursa fark edilmekte, bir kısmı ise içeride sağlık ve bakım hizmeti olanaklarından mahrum bir şekilde yaşamlarını yitirmektedirler. Çoğu mahpus, bir daha asla eski sağlığına yeniden kavuşamayacak bir şekilde zarar görmektedir” dedi.
“TUĞLUK'UN SAĞLIK RAPORUNA RAĞMEN TUTUKLULUĞU DEVAM ETMEKTE”
Aysel Tuğluk’un milletvekilliği yapmış, siyasi partilerin üst düzey organlarında görev almış Kürt bir kadın hukukçu ve siyasetçi olduğunu söyleyen Arıkan, “İnsan hakları, demokrasi ve barış mücadelesi için çalışmıştır. Kapatılma ile birlikte annesinin cansız bedenine karşı yürütülen yıkıcı ve kirli siyasi manevralarla sınanmıştır. Şimdi de hasta bedeni, bu durumuna rağmen tutsak edilmeye devam edilmektedir” dedi. Tuğluk’un cezaevinde kalamayacağına dair verilen sağlık raporlarının tahliye edilmesine yetmediğini söyleyen Arkan, “Aysel Tuğluk ve onunla benzer koşullarda ısrarla tutulan diğer hasta mahpuslar bir an önce serbest bırakılmalı ve kapatma cezası, politik tutsakları rehineleştirmek amacıyla kullanılmamalıdır. Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi olarak tüm adalet kurumlarını ve kamuoyunu Aysel Tuğluk ve diğer hasta mahpusların haklarını savunmaya ve korumaya davet ediyoruz” diyerek konuşmasına son verdi.