MAYSA DERYAYEVA
KESK Mersin Kadın Meclisi üyeleri, Merkez Postane önünde basın açıklaması yaptı. KESK Mersin Kadın Meclisi adına açıklamada bulunan Nasibe Keskin, kadın kazanımlarına dönük saldırıların her geçen gün arttığına dikkat çekti. Keskin, ““Kamuda dönüşüm politikaları ve özelleştirmeler sonucunda güvencesiz, esnek, yarı zamanlı çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasıyla birlikte işyerlerimiz daha fazla şiddete ve tacize açık hale geldi. Kamusal alanın OHAL rejimi kararnameleri ve geçici 35. madde aracılığıyla tasfiye edildiği bir süreçte emekçilerin iş güvencesi ve örgütlenme hakkı üzerinde baskılar artıyor. Özellikle kadın emekçilere dönük iş yaşamında cinsiyetçi, ayrımcı uygulamalar, taciz ve mobbing kadınları daha fazla istihdamın dışına itiyor, zaten kırılgan olan çalışma hayatımız pamuk ipliğine bağlı hale geliyor” diye konuştu.
“BÜTÜNCÜL BİR POLİTİKA İZLENMELİ”
Keskin, “İşyerleri kadınların kendini özgürce ifade edebildiği alanlar olmaktan uzak. Yapılan araştırmalar toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ile ilişkili bir şekilde, kadın emekçilerin, iş yerlerini kısıtlamaların yaşandığı, kendilerinin idare tarafından baskı altına alınıp kontrol edildiği, işe girmede, ücretlerde, terfi ve yükselmelerde, sosyal haklarda ayrımcılığa uğradığı ve ‘cam tavana’ maruz kaldığı alanlar olarak tanımladıklarını gösteriyor. Başta sağlık ve sosyal hizmet, eğitim, posta dağıtım, büro işkolları olmak üzere her gün işyerlerinden şiddet ve taciz haberleri geliyor. İş yaşamında genel olarak şiddet ve tacizin özelde ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan şiddet ve tacizin önlenebilmesi için şiddet ve tacizi önlemeye dair bütüncül bir politika izlenmelidir” dedi.
“SÖZLEŞME BAĞLAYICI OLAN İLK ULUSLARARASI SÖZLEŞMEDİR”
190 sayılı ILO sözleşmesi bağlayıcılığı olan ilk uluslararası sözleşme olduğunu söyleyen Keskin, “Sözleşme ayrımcılığı, fiziksel, psikolojik, cinsel veya ekonomik zararı amaçlayan, bunlarla neticelenen veya neticelenmesi muhtemel olan her türlü şiddet ve taciz oluşturan davranış ve uygulamaları veya tehditleri ve misillemeyi yasaklamaktadır. Aynı zamanda ev içi şiddete maruz kalanların istihdamını, verimliliğini, sağlık ve güvenliğini etkileyebileceğini vurgulamaktadır. Taraf devletlere, işverenlere ev içi şiddetin etkilerini tanıma ve makul şekilde uygulanabilir olduğu ölçüde iş yaşamında etkisini hafifletme yükümlülüğü getirmektedir” ifadelerini kullandı.
“206 SAYILI TAVSİYE KARARI ONAYLANSIN”
ILO Sözleşmesinin etkin bir şekilde uygulanmasını talep eden Keskin, “Sözleşme iş yaşamında şiddet ve tacizin tanımını yapmış, şiddet ve taciz sayılan tüm davranışları yasaklanmıştır. Koruma kapsamında bağımlı çalışanlarla sınırlı olmayıp, bağımsız çalışanları, stajyer ve çıraklar dahil mesleki eğitim alan kişileri, işten çıkarılanları, gönüllüleri, iş arayanları, iş başvurusunda bulunanları kapsamaktadır. Şiddet ve tacizin açıkça çalışanların sağlığını ve güvenliğini tehdit ettiği gerçeğinden yola çıkarak; başta kadınlar ve LGBTİQ+ lar olmak üzere şiddetten ve tacizden arınmış çalışma yaşamı için 190 sayılı İş Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılması ILO Sözleşmesinin ve 206 sayılı Tavsiye Kararı'nın ülkemiz tarafından da bir an önce onaylanmasını ve etkin bir şekilde uygulanmasını talep ediyoruz” dedi.