ABİDİN YAĞMUR
Anamur’da yapılması planlanan mermer ocağı için yol açma, ağaç kesme çalışmaları başladı. Maden şirketi Kaledran’ın bakir ormanlık alanlarında çalışmalarını sürdürürken Mersin Çevre ve Doğa Derneği yöre halkını Anıtlı’da düzenlenen bilgilendirme toplantısında buluşturdu. Toplantıda sunum yapan katılımcılar, madencilik faaliyeti adı altında yapılan çalışmaların hem doğayı hem kültürel yaşamı yok ettiğini dile getirdi.
“MENENGİÇTEN EKMEK YAPMAYI ÖĞRENMİŞ BİR HALKI YENEMEZSİNİZ”
Çevre ve madencilik konularındaki haber ve yazılarıyla tanınan gazeteci yazar Yusuf Yavuz, “Bir coğrafya sadece özel mülkiyetle, sahip olunan toprağın metrekaresi ile yurt olmaz. Vatan, sadece arsa fiyatlarıyla bedelinin ölçüldüğü toprak parçası değildir. O dağlar, taşlar, ağaçlar yapının ayrılmaz bir parçasıdır. Menengiçten ekmek yapmayı, devedikeninden kahve yapmayı öğrenmiş, süpürge otu tohumundan ekmek pişirmiş bir halkı asla yenemezsiniz. Çünkü yaslandığı coğrafya onun en güçlü dayanağıdır. Bugün ne yazık ki mermer ocaklarıyla, başka madencilik faaliyetleriyle coğrafyamız parça parça edilerek asfalt yapılıyor. Hafızamız siliniyor birer birer” dedi.
“80 BİN MADEN RUHSATI VERİLDİ”
2004’te Maden Yasasının değiştirilmesiyle Türkiye’de doğa katliamlarının önünün açıldığına değinen Yavuz, “Neyi değiştirdiler? Muhtarlara soruyorum, mermer ocağı için sizden görüş aldılar mı? Hayır diyorlar. Bakanlığın görüş aldığı kurumlar bile sessizce onay veriyor. İşte bu yasa 2004’te değiştiğinde zeytini koruyan, suları koruyan, arkeolojik değerleri koruyan bütün koruyucu maddeler yasadan çıkarıldı. Bu yasayı o zaman maden tröstleri destekledi. Sadece Antalya’nın dörtte biri ruhsatlandırıldı. Ülke genelinde 80 bin ruhsat verildi. Ruhsat almış, uykuya yatmış firmalar var. Devletin anayasal olarak koruması gereken alanlar şirketlerle yerelde yaşayan insanlar karşı karşıya getirilerek devlet aradan çekilmiş gibi görünüyor. Hiçbir idari makam sorumluluk almıyor. Firmalar ruhsat aldıktan artık projeyi tamamlamaya geldiği aşamada idare görüş veriyor ancak geç kalınmış oluyor” ifadelerini kullandı.
“MERMERİN TONU 200 DOLAR. BADEMİN KİLOSU 200 LİRA”
Anamur Kaledran bölgesinin zorlu bir coğrafya olduğunu, burada üreticilerin adeta mucize yaratarak toprağı işlediklerini kaydeden Yavuz, “Sırtımızı yasladığımız bu coğrafyaya ne kadar sahip çıkarsak, burası bizim için o kadar uzun süre daha vatan olarak kalacak. Onun haricinde, dağını, suyunu, toprağını, kuşunu, kurdunu koruyamadığın bir coğrafya vatan olsa ne olur, olmasa ne olur? Mermer konusunda bize hep şunu söylüyorlar: “Dünyanın önemli mermer rezervlerine sahibiz.” Evet bu doğru. Ama tonunu 150-200 dolara satıyoruz. Bugün kuruyemişçiye gitseniz 1 kilo badem alsanız 200 TL ödersiniz. Burada yaban mersininin kilosu 200 lira. Özellikle bu bölgede üretilen tropikal meyveler var kilosu 250-300 TL olan. Dolayısıyla bizler bu alanı koruyamazsak, Gazipaşa’yı koruyamayız, Anamur’u koruyamayız. Çünkü burası, bir fermuar gibi iki kentin iki yakasını bir araya getiren değerli bir coğrafya. Burası içinde barındırdığı her şeyle özel bir coğrafya. Eğer bunu geleceğe aktarmak istiyorsak korumamız gerekiyor” dedi.
Denizde 80 milyon metrekare alan kapatılacak
Anamur’da düzenlenen halk bilgilendirme toplantısına katılan Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, Silifke ile Anamur arasında kurulan balık çiftliklerinin yöreye olası etkilerini değerlendirdi.
“Yanlış politikalara topyekûn karşı çıkmadıkça yaşam alanlarımıza saldırılar artar” diyen Aslan, “Bu politikalar sonucunda plansız sanayileşme ve kalkınma adı altında doğal kaynakları yok etme noktasına getirdiler. Bu politikalar hepimizi yoksullaştırdı, işsizleştirdi, hepimizi hasta etti. Bu politikalarla bazı yerlerde HES ile suyumuzu elimizden aldılar, bazı yerlerde denizimizi elimizden aldılar, bazı yerlerde denize girmemizi engellediler” dedi.
“DENİZİN YÜZEYİNDE VE DİBİNDE KİRLİLİK YARATIR”
Dünyanın hiçbir yerinde denizlerini böyle bir katliam projesine teslim eden bir başka ülkenin olmadığına işaret eden Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“60’a yakın şirket kıyılarımızı işgal edecek. Mersin kıyılarında 5 adet balık çiftliği alanı belirlendi. Yılda 60 ton balık üretilecek. Yani 180 milyon adet balık üretilecek. Yaklaşık 80 milyon metrekare çiftlik alanı olacak. Bu Akdeniz’in yok olması demek. Anamur’da 11 çiftlikte 20 milyon ton balık yemi kullanılacak. Bu yem GDO’ludur. Aslında balık çiftliği kurulacak doğal balıkçılıkta yok ediliyor. Hem ilaç hem dezenfektan kullanılıyor. Bunlar deniz yüzeyinde ve dibinde çok büyük kirlilik yaratıyor.”
Mersin milletvekilleri yoktu, Antalya milletvekili destek verdi
Anamur Anıtlı’da düzenlenen ve Anamur’un çevre sorunlarının ele alındığı toplantıya Mersin milletvekillerinden katılım olmadı ancak CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek toplantıya katılarak vatandaşlara hitap etti.
Zeybek, “Dünyanın önümüzdeki zamanlarda yaşayacağı en ağır sıkıntılardan biri iklim, biri de gıda olacak. Bizler, doğamıza ve çevremize sahip çıkamazsak, bu sorunu yaşayan ilk ülkelerden biri oluruz. Bunun için çevremizi ve doğamızı koruyacağız. Ona sahip çıkacağız. Her şeye para gözüyle bakılmaya başlandı. Biz eğer bu ülkede tarımı bitirirsek, doğayı bitirirsek, çevreyi bitirirsek, inanın çok yakında zamanda çok ciddi gıda sıkıntısı yaşayacağız. Ben mecliste buranın kesinlikle taş ocağı yapılmaması gereken bir cennet olduğunu söyledim. Bu cennete sizler sahip çıkarsanız ki, bu davanın sahibi sizsiniz. Size rağmen kimse buraya dokunmaz. Bizler, sizin arkanızda dimdik dururuz” dedi.