İki şehir, iki köy, bir dava | Güney Gazetesi Mersin

İki şehir, iki köy, bir dava

Mersin Valiliği 2018 yılında bir madencilik şirketinin Anamur’daki mermer ocağı faaliyeti için ÇED gerekli değildir kararı verdi. Yöre köylüleri, ÇED gerekli değildir kararını 2022 yılında tesadüfen, şirketin çalışmaya başlamasıyla öğrendi. “İnternet ortamında yapılan ilandan haberimiz olmadı” diyen köylüler, ÇED gerekli değildir kararının iptali için dava açtı. Dava dilekçesini hazırlayan Avukat Seyda Afyoncu, mermer ocağı faaliyetinden etkilenecek köylerden birinin Mersin’e, birinin Antalya’ya bağlı olduğunu ancak köylerin hem kültürel hem sosyoekonomik olarak birbirinden ayrılmadığını ifade etti.

İki şehir, iki köy, bir dava


ABİDİN YAĞMUR

 

Anamur’a bağlı Anıtlı Mahallesinde mermer ocağı işletmek isteyen Alanya merkezli Aytap adlı şirket, 2018 yılında Mersin Valiliğine başvurdu. Mersin Valiliği, 2 Ekim 2018 tarihinde Anıtlı Mahallesi Kızılkaya Tepesi mevkiindeki alan için ÇED gerekli değildir kararı verdi ve bu karar internet ortamında yayınlandı.

ÇED gerekli değildir kararından yaklaşık 4 yıl sonra madencilik şirketi ilgili sahayı teslim aldı ve çalışmalara başladı. Yöre köylüleri de yaşam ve üretim alanlarına etki edecek madencilik faaliyetinden tesadüfen haberdar oldu.

Anamur’a bağlı Anıtlı Mahallesi sakinleri, Mersin Valiliğinin ÇED gerekli değildir kararının iptali istemiyle dava açarken aynı karara karşı bir iptal davası da Antalya’nın Gazipaşa ilçesine bağlı Yakacık köyü muhtarlığı ve Ziraat Mühendisleri Odasınca açıldı.

 

“KARAR YAKACIK KÖYÜNDE İLAN EDİLMEDİ”

 

Avukat Seyda Afyoncu dava dilekçesinde “ÇED raporu ve eklerinin yasal düzenlemelere aykırılıklar taşıması, yapılan inceleme ve değerlendirmelerin yetersiz ve eksik incelemeye dayalı olması, projenin çevreye, doğaya, doğadaki canlılara, insan ve hayvan sağlığına, bölgedeki kültürel ve tarihi dokuya olabilecek zararlı etkilerinin gerçekçi, bilimsel ve anlaşılır bir şekilde değerlendirilmemesi, bazı tespitlerinin gerçeğe aykırı olması, yapılmayacak işlere dair inandırıcılıktan uzak boş taahhütler içermesi, “Çed Gerekli Değildir” kararının mermer ocağı işletmesinin etki sahasında kalan ve gerçek kişi müvekkillerin sürekli veya yılın belli dönemlerinde yaşadığı, sürekli olarak tarımsal faaliyet sürdürdükleri yer olan Gazipaşa/Yakacık Köyü’nde ilan edilmeyişi, ÇED sürecinin ve ruhsat sahasının ilgili firmaya gecikmeli olarak teslim edilişi dahil tüm sürecin hukuka uygun şekilde yürütülmemesi” gerekçeleriyle iptal davası açtıklarını belirtti.

 

BİRİ MERSİN’E BİRİ ANTALYA’YA BAĞLI 2 KÖY

 

Avukat Seyda Afyoncu dilekçesinde, “Yakacık Köyü ile Anıtlı Köyü’nü ayıran doğal sınır Kaledran Çayı’dır ve iki köyün arasında coğrafi ve jeolojik anlamda ayrışma yoktur. Köyler birbirine çok yakın, hatta iç içe olmakla sosyolojik anlamda dahi ayrışma olmayıp; Yakacık Köyü’nün kahvehanesi, düğün salonu dahi her iki köy halkı tarafından ortaklaşa kullanılmaktadır. En önemlisi, Yakacık Köyü sınırları içerisinde bulunan evler, ovadaki tarlalar, yollar, ormanlık alanlardaki arı kovanları ve Anamur/Teniste Köyü’ndeki bir pınardan beslenen ve iki köyün arasından geçen Kaledran Çayı ile diğer su kaynakları, Anıtlı Köyü tarafında işletilecek olan mermer ocağının doğrudan etki sahasındadır. Yani Mersin’e bağlı Anıtlı Köyü tarafındaki mermer ocağından kalkacak toz, Antalya’ya bağlı Yakacık Köyü’ndeki Anıtlı Köyü ile ortaklaşa kullandıkları ovada yetişen muzun ya da Yakacık tarafındaki yamaçlarda yetiştirilen domatesin, bademin, avokadonun üzerine veya Yakacık Köyü’nün ormanlık alanlarında yer alan arı kovanlarının peteklerine konacaktır” ifadelerini kullandı.

 

 

“2 köyün de su kaynaklarını etkiler”

 

Anıtlı Köyü sınırları içinde faaliyet göstermeye başlayan mermer ocağının, bölgedeki ormanlık alanlara, sulara, tarımsal faaliyetlere, insanların ve diğer canlıların yaşam alanlarına ağır zararlar vermeye başladığını ifade eden Avukat Seyda Afyoncu dilekçesinde şunları ileri sürdü:

“Davaya konu kararın dayanağı olan proje tanıtım dosyasının incelenmesinde, eldeki davanın, proje sahasının tamamıyla ormanlık alan olması, ruhsat sahasının çok yakınında yerleşim yerleri ile tarım alanlarının, açık ve kapalı muz bahçelerinin, her iki köyün su kaynaklarının bulunması ve dahi ÇED sahasına 300 metre mesafede ve fakat ruhsat sahasının içinde insanlığın ortak mirası niteliğindeki 1. derecede tescilli arkeolojik sit alanı ile yakın mesafelerde başkaca tescilli ve tescilsiz arkeolojik sit alanlarının olması; sürdürülecek faaliyetin tarıma, tarihi ve kültürel yapılara, doğaya, su kaynaklarına ve insana etkileri oldukça ağır bir iş olması nedeniyle, davalı idarece verilip, müvekkillerin yaşadığı Yakacık Köyü’nde ilan edilmeyen ‘’ÇED Gerekli Değildir’’ kararına karşı açılmış haklı bir dava olduğu görülecektir.”

 

“MASA BAŞINDA RAPOR YAZILMIŞ”

 

“Bize göre; davaya konu karar her yönüyle hukuka aykırı olup, sahada inceleme yapılmaksızın masa başında kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanmış, üzerinden uzun zaman geçmekle verilen birçok izinin ve yapılan değerlendirmeler ile tespitlerin geçersiz hale geldiği bir ÇED raporuna dayalı olarak verilmiştir. Bu nedenlerle ve oluşacak telafisi imkansız daha büyük zararların önüne geçmek adına, Sayın Mahkemenizce davalı idarenin savunması alınmaksızın ivedilikle yürütmeyi durdurma kararı verilmesini talep ediyoruz.”