ELVAN KONUK
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Mersin İl Temsilcisi Erkan Demir, 6 Ekim Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü nedeniyle açıklama yaptı. Ülkemizin biyoçeşitliliğinin üzerinde veya içinde gelişerek çeşitlendiği jeolojik miras niteliğindeki alanlarının bilinçsizce tüketilerek yok edildiğine dikkat çeken Demir, bu alanların korunması için tek bir çalışma olmamasından yakındı.
“JEOÇEŞİTLİLİĞİMİZİN FARKINDA OLDUĞUMUZ SÖYLENEMEZ”
Jeolojik yapıların bir kez yok edildiğinde yerine konulamayacağını vurgulayan Demir, “Ülkemiz; jeolojik özelliklerinin bir sonucu olarak dağlar, vadiler, kanyonlar, şelaleler, buzul gölleri, sulak alanlar, denizler, tuzlalar, mağaralar, peribacaları, ilginç kıyı alanları ve yapıları gibi çok sayıda jeomorfolojik yapının yanında, fosil buluntu alanları, bir kez yok edildiğinde bir daha yerine konulması imkansız jeolojik yapı ve şekillere sahip olmasına rağmen, bu jeoçeşitliliğimizin farkında olduğumuz veya sahip çıkıp bundan yeterince yararlandığımız söylenemez” dedi.
“JEOLOJİK YAPILAR YOK EDİLDİ”
Anayasada toprağı koruyan tedbirler olmasına rağmen günümüzde her yıl milyonlarca metreküp toprağın erozyonla yok olduğunu dile getiren Demir, birçok yerde toprakların kirletildiğini söyledi. İmar rantı ve talanı ile yok edilen bölgelerden örnekler veren Demir, “Çok sayıda göl veya sulak alanımızın kendilerini besleyen küçük dere ve çay’lar üzerine inşa edilen ve birkaç şirkete kar sağlama dışında topluma bir faydası olamayan Küçük Hidroelektirk Stantaller (HES) ile plansız yapılan bazı göletlerin inşası sonrasında kuruduğu veya kurumaya yüz tutuğu görülmektedir. Manisa’daki Marmara Gölü, Salda, Burdur, Beyşehir gibi göllerimiz kuruma ile yüz yüze gelirken, yine yanlış sulama sistemi sonucu Amik Ovası, Simav gölü gibi sulak alanlar veya bataklıklar kurutularak, biyoçeşitliliğinin üzerinde veya içinde geliştiği jeolojik yapılar yok edilmiştir” ifadelerini kullandı.
“DENİZ VE KIYI EKOSİSTEMİ TAHRİP EDİLDİ”
Deniz ekosistemi için önemli alanların yol ve liman dolguları ile yok edildiğini belirten Demir, insanların da deniz ile bağının koparıldığını dile getirdi. Tüm yanlış uygulamalar sonu kıyı ekosisteminin de bozulduğunu söyleyen Demir, “Başta Marmara denizi ve Karadeniz olmak üzere kıyı alanlarımızın yol, liman, hava alanı, imar rantı amacıyla kıyı alanların doldurularak alan kazanılması gibi yapılar ile kentlerimizin ve sanayinin atık sularının doğrudan denizlere deşarj edilmesi sonucunda Marmara Denizi yoğun kirlilik nedeniyle tüketilip, musilajla yok edilirken, çok sayıda kıyı yapısı, doğal plaj alanı, deniz ekosistemi için önemli alanlar, yol veya liman dolguları ile yok edilmeye devam ediliyor. Artvin’den Samsun’a kadar olan yaklaşık 700 km uzunluğundaki kıyı şeridimiz Karadeniz otoyolu, yol koruma yapıları, liman, hava alanı, imar rantı için deniz doldurularak elde edilen alanlar yüzünden yok edilmiş, bu kentlerde yaşayan insanımızın deniz ile bağı koparılırken, kıyı ekosistemi tahrip edilmiştir” diye konuştu.
“JEOTURİZMİN GELİŞMESİ İÇİN BU TALAN KABUL EDİLEMEZ”
Demir, ülkemizin sayılı jeolojik miras alanlarından biri olan, UNESCO Dünya Miras Listesi`ne alınan ve insanlık tarihi boyunca, jeolojik yapısı nedeniyle insanoğlunun barınma amacıyla kullandığı ve bu amaçla kentler inşa ettiği Kapadokya’da imar rantının sonuçlarından da söz etti. Demir, “Kapadokya başta olmak üzere ülkenin tanıtımı ve jeoturizmin geliştirilmesinin en önemli araçlarından biri olan jeolojik miras niteliğindeki jeolojik yapı ve şekillerin “beton lobilerinin” talepleri çerçevesinde imar rantı ve talanı için yok edilmesi kabul edilemez” şeklinde konuştu.
“YASAL DÜZENLEME GECİKTİRİLMEMELİ”
Toplumun tüm bileşenleri jeolojik miras niteliğindeki alanları korumaya çağıran Demir “Ülkemizde birçok yerel idare tarafından UNESCO ölçütlerinde “jeopark” alanlarının kurularak jeolojik miras alanların korunmasına ilişkin çalışmalar devam ederken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün “jeolojik mirasın korunması” ile “jeoparkların” kurulması konusunda tek bir “ilke” kararının ve düzenleyici kurallarla ilgili tek bir çalışmasının bulunmaması kabul edilebilir değildir.
Sonuç olarak TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, ülkemizin biyoçeşitliliğinin üzerinde veya içinde gelişerek çeşitlendiği jeolojik miras niteliğindeki alanlarının bilinçsizce tüketilerek yok edilmesinin önlenmesi amacıyla; TBMM başta olmak üzere ilgili kurumları jeoçeşitliliğimizin korunarak gelecek nesillere aktarılması konusundaki yasal düzenlemeleri geciktirmeksizin gerçekleştirmelerini ve belediyeler başta olmak üzere toplumun tüm bileşenlerini jeoçeşitliliğimizi oluşturan jeolojik varlıklarımızı korumaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.