“Güvenlik duygusu sarsıldı” | Güney Gazetesi Mersin

“Güvenlik duygusu sarsıldı”

Deprem 7’den 70’e herkeste ruhsal etkiler bıraktı

“Güvenlik duygusu sarsıldı”


Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Dr. Öğr. Gör. Seda Türkili, depremzedelere ve depremden etkilenen herkese bazı uyarılarda bulundu. Depremde güvenlik ve kontrol algısının sarsıldığını dile getiren Türkili, MEÜ Tıp Fakültesi’nde Travma ve Afet Polikliniği'nin depremzedeler için hizmete girdiğini duyuru.

 

Yaşadığımız deprem felaketinin gerek can kaybı gerekse yaralanmalar açısından çok büyük bir coğrafyada etkili olduğunu ve çok büyük bir kitleyi etkilediğini belirterek sözlerine başlayan Türkili, "Bu coğrafyada yaşayan insanlar, sadece can kaybı veya yakınlarının vefatı gibi değil; aynı zamanda evlerinden olup yurtlarını bırakmak gibi zorluklarla da karşı karşıyalar. Bunun yanında meslekleri, sosyal hayatları ve ekonomiyi derinden etkileyen çok etkileşimli bir afet yaşadık. Hâlâ akut etkileri devam etmekte. Bu tür çok geniş kitleleri etkileyen büyük kayıpların yaşandığı afetlerde, o travma ister afet bölgesinde olsun ister olmasın yediden yetmişe büyüğü küçüğü herkes için ruhsal etkiler bıraktı.” dedi.

Deprem sonrası insanların yaşamla ilgili kontrol algısı ve güvenlik duygusunun önemli derecede sarsıldığını belirten Dr. Öğr. Gör Türkili, “Bireyler, "Yaşamı kontrol edemiyorum, artık dünya güvenli bir yer değil" algısına sahip olabiliyor. Bu tür travmatik olaylar bizlerde çok farklı belirtilere yol açabiliyor. Bunların başında tekrar o anı yaşıyor gibi olma, uyku kalitesinde bozulma, uykuya dalamama, sıçrayarak uyanma veya o depremi anımsatan durumlardan, mekanlardan, konuşmalardan kaçınma davranışlarının olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Afete maruz kalan kişilere yönelik psikolojik bir destek sağlanması için ilk olarak kendilerini güvenli bir yere almak gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Gör. Türkili, “Bu bireyleri kendilerini güvende hissettikleri bir yere almadan, en temel ihtiyaçları olan beslenme, barınma gibi gereksinimleri gidermeden psikolojik desteği sağlamamız pek mümkün olmayacaktır. Öncelikle bu temel ihtiyaçlar karşılanmalı, bunları yaparken de tabi diğer yandan ruhsal destek sistemlerini de mümkün olduğunca devreye sokmalıyız. Eğer mümkünse kişinin ailesinden ve çevresinden bireylerle sosyal ağını güçlendirmek, onları bir araya getirebilmek çok çok önemli olacaktır. Bu durumdan etkilenen kişilere yanlarında olduğumuzu hissettirmemiz gerekir” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)