“Bir kıvılcım dahi olsa ışık olabildik” | Güney Gazetesi Mersin

“Bir kıvılcım dahi olsa ışık olabildik”

Yazar Hülya Önder, ‘Oğlumun Renkleri’ kitabıyla yaşamlara dokunuyor

“Bir kıvılcım dahi olsa ışık olabildik”


 

ELVAN KONUK

Oğlumun Renkleri kitabında Yazar Hülya Önder’in otizmli oğlu ile verdiği yaşam mücadelesi anlatılıyor. ‘Bir tek çocuğun bile hayatına dokunabilmek için’ özenle seçilen cümlelerle hazırlanan kitap ile otizmli çocuklara sahip başka ailelere de önemli mesajlar veriliyor. 

 

Mersin’de yaşayan Şair ve Yazar Hülya Önder, trafik kazasında kaybettiği arkadaşının anısını yaşatmak için çıkardığı ilk şiir kitabı Ahde Vefa’yı 2020 yılında okuyucuyla buluşturdu. 2021 yılında Üstü Kalsın isimli şiir kitabını çıkaran Yazar, aynı yıl Oğlumun Renkleri kitabını çıkarak başkalarının yaşamına dokunmayı amaçladı.

 

Okurlarımız için kendinizden kısaca bahseder misiniz?

H.Ö: 1967 doğumluyum. Varlıklarıyla onurlandığım iki genç adamın annesiyim. Okumayı ve yazmayı seven, şiire sevdalı bir aileden geliyorum. Ailemizde çok sayıda şair vardır. Her ne kadar hayatın koşulları nedeni ile akademik eğitimim yarım kalmış olsa da kendimi geliştirmekten asla vazgeçmedim. Geçtiğimiz dönem üniversite sınavına girdim. Şu anda Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisiyim. Öğrenmeyi seven biri olarak bu süreç inanılmaz keyif veriyor. Hayat izin verirse felsefe ve sosyoloji okumayı da düşünüyorum. Zaten ilgi alanıma giren bu alanları akademik olarak da taçlandırmak istiyorum.

 

“ŞİİR; BENİM, ACISIYLA TATLISIYLA HAYATI ALGILAYIŞ BİÇİMİMDİ”

Yazma yolculuğunuz nasıl başladı?

H.Ö: Bu konuda kesin bir tarih veremem. Çünkü dönem dönem hep yazıyordum. Ancak bunları bir araya toplamamıştım. Pek çoğu kayboldu. Son yedi sekiz yıldır yazdıklarımı bir dosyada toplamaya başladım. Çevremdeki herkes kitap çıkarmam gerektiğini söylese de doğrusu pek düşünmemiştim. Çünkü şiir; benim, acısıyla tatlısıyla hayatı algılayış biçimimdi. Yazma süreci bana iyi geliyordu ve yazıyordum. Terapi gibi diyebiliriz.

 

Kitaplarınızın oluşum sürecinden bahseder misiniz?

H.Ö: O kadar çok şiir birikmişti ki bunları artık düzenlemeye karar verdim. Hem keyifli hem zor bir süreçti. O günlerde en yakın dostumu, arkadaşımı ani bir kaza sonrası kaybettim. Pandemi süreci olduğu için cenazesine gidemedim ve oğlum ölümü anlamlandıramadığı için (Oğlumu incitmemek adına içimde saklamak zorunda kaldım) yasımı, acımı yaşayamadım. Bunu atlatamıyordum ve arkadaşımın adını, anısını yaşatmak için ilk şiir kitabımı oluşturdum.

2020 yılında ilk şiir kitabım Ahde Vefa, 2021 yılında ise Üstü Kalsın isimli şiir kitabım okuyucu ile buluştu.

 

Oğlumun Renkleri isimli kitabınız nasıl ortaya çıktı?

H.Ö: Aslında amacım kurgu roman yazmaktı ama bir türlü başlayamıyorum. Beni tutan adeta boynuma yüklenmiş bir borç gibi hissettiğim yaşam öykümüz vardı. Otizmli bir bireyin ebeveyni olmak, başlı başına sıra dışı bir mücadele gerektirirken bizim mücadelemiz çok daha sıra dışıydı. Doktorundan eğitimcisine herkes mücadelemizi yazmamı önerirdi. Ben de diğer insanlara bir nebze de olsa örnek olabilmek adına yazmak istiyordum. İstemek ve yazmak aynı şey değildi. Yazmayı, tüm zorluğunu göze alarak başarmalıydım. Kasım 2021 de Oğlumun Renkleri okuyucu ile buluştu. Şimdi ikinci baskı için hazırlık aşamasında kitabım.

 

“BU KİTABI TOPLUMSAL BİR GÖREV OLARAK YAZMALIYDIM”

Bu kitabınızda oğlunuzla verdiğiniz yaşam mücadelesini anlatıyorsunuz. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

H.Ö: Şimdi bu sorulara cevap verirken bile inanın sarsılıyorum. Yazma süreci hiç kolay olmadı. Bin türlü duyguyu bir arada yaşadığımız, iğneyle kuyu kazdığımız, adeta el yordamıyla yolumuzu bulmaya çalıştığımız günlere dönmek, o günleri tekrar tekrar aynı duygu yoğunluğu ile yaşamak hiç kolay değildi. Vazgeçtiğim anlarda kendime “Bir tek çocuğun bile hayatına dokunabilmek için devam” diyordum. Bu kitabı yazarken çok hassas olmam gereken durumlar vardı. Otizmli bir çocuğa sahip aileye yaşamımızdan kesitler sunarken birçok şeyin zor da olsa mümkün olduğunu, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini hissettirirken hafife de alınamayacak kadar ciddi bir durum olduğunu anlatmam gerekiyordu. Bir yandan da çevremizdeki insanlara ayna tutmak istiyordum. Bazen varlıklarının bazen yokluklarının, bazen söylediklerinin bazen de söylemediklerinin yol açtığı hasara görsünler istiyordum.  Ne olursa olsun bu kitabı toplumsal bir görev olarak yazmalıydım. Şimdi bu görevi yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşıyorum.

 

Sizinle aynı şartlarda olan ailelere ışık tuttunuz diyebilir miyiz?

H.Ö: Oğlumun Renkleri okuyucuyla buluştuktan sonra geri dönüşler öyle güzeldi ki 'İyi ki yazmışım.' dedirtti. Hiç tanımadığım aileler ulaştı bana. Güzel sohbetlerimiz, paylaşımlarımız oldu. Sanıyorum bir kıvılcım dahi olsa ışık olabildik. En çok da özel eğitim öğretmenleri iletişim kurdular, oğlumu eğitmek adına bulduğum yöntemler için tebrik ettiler. Ve otizm ile uzaktan yakından ilgisi olmayan okuyucuların dönüşleri inanılmazdı. Özel çocuklarla gönüllü olarak çalışmaya karar verenler vardı. Beni en çok şaşırtan ise edebiyat öğretmenlerinin dönüşleri idi.  Bu cümleleri nasıl kurdun diye soruyorlardı. 'Yaşadığım gibi can havliyle yazdım' dediğimde ise onlar şaşırıyordu.

 

Yeni kitap projeleriniz olacak mı?

H.Ö: İki tane basıma hazır şiir kitabım ve henüz kitaplaştıramadığım yüzlerce şiirim var. Ayrıca gerçek yaşam öykülerinden yola çıkıp kurgu karakterle yazmayı düşündüğüm birikimlerim var. Bunların yanı sıra derleme yapıyorum. Özellikle Anadolu insanı, ağıt ve mani konusunda derya deniz. Yakınlarımdan başladım ama sahaya inmek, kaynak kişiler ulaşmak istiyorum. Şiir; bir yüreğin isyanı, sevgisi, tutkusu sevinci, kederi, feryadı diyebilirim. Kimsenin yürek sesi, unutulup yok olmamalı diye düşünüyorum. Bu nedenle derlemeyi çok önemsiyorum.

 

Son olarak neler eklemek istersiniz?

H.Ö: “Tanrım, çocuğum benden sonra ne olacak?” Vahiy almışçasına istisnasız, bu soruyu soran engelli çocuk annelerinin; kendine, ailesine, topluma ve dünyaya meydan okuyan; kendini barışa kurban veren birer savaşçıya dönüşeceklerini öğrenecektim. Öğrendim… Hatta en ön saflarda yerimi de aldım. Kutlu barışa, kutlu varışa ant içmiş; yollara umut ekip diken biçmiş; tüm engelli çocuk annelerine sevgilerimle.

Sevmekten,

Emek vermekten,

Emeği sevgiyle vermekten,

Asla, asla, asla vazgeçme!