“2000 yılı öncesi binalarda korozyon nedeniyle hasar var” | Güney Gazetesi Mersin

“2000 yılı öncesi binalarda korozyon nedeniyle hasar var”

Mersin’de az hasarlı, orta hasarlı ve ağır hasarlı binaların olduğunu dile getiren İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Mersin Şube Başkanı Gülçin Barbaros Ak, “Mersin’de yapı deprem hasarı şikayetleri olan binalar ağırlıklı olarak 2000 yılı öncesine ait. Bu yapılarda büyük oranda korozyon nedeniyle, deprem etkisi altında olmadan dahi taşıyıcı sistemde yapısal hasarlar oluştuğu görülmüştür” dedi.

“2000 yılı öncesi binalarda korozyon nedeniyle hasar var”


ELVAN KONUK


Kahramanmaraş depremlerinin ardından Mersin’de çok sayıda yurttaş binalarının hasar tespitinin yapılması için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvuruda bulundu. Mersin’de az, orta ve ağır hasarlı binaların olduğunu belirten İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Mersin Şube Başkanı Gülçin Barbaros Ak, “Yapı deprem hasarı şikayetleri olan binaların büyük oranda, 2000 yılı öncesi ağırlıklı olduğu Mersin ilinde bulunan yapıların büyük oranda korozyon hasarı nedeniyle, deprem etkisi altında olmadan dahi taşıyıcı sistemde yapısal hasarlar oluşturduğu bilinmektedir.  Bunun ana sebeplerinin geçmiş dönemlerde yanlış olan deniz kumunun kullanılması, temel su yalıtımının zayıf olması veya hiç olmaması, donatı paspaylarının yetersiz olması, zayıf işçilik, bina teslimi sonrası bakımının ve muhafazasının yapılmamış olması olarak sıralanabilmektedir” ifadelerini kullandı.

 

“MERSİN İLİNİN RİSKLİ YAPI STOĞU ÇALIŞMASI İVEDİLİKLE YAPILMALI”

 

Mersin’in yapım koşullarına ve çevresel koşullara bağlı oluşan bir tespit listesinin olmadığını söyleyen Gülçin Barbaros Ak, “Yeni depremler sırasında mevcut yapıların görebileceği hasarın önceden tahmini ve alınabilecek önlemler açısından hasar görebilirlik çalışmalarına ağırlık verilmelidir” dedi.

Gülçin Barbaros Ak, “Öncelikle okul ve hastaneler olmak üzere, mevcut binaların basit ve hızlı bir yöntemle değerlendirilerek deprem risk gruplamasının tamamlanması, gelecekte yaşanabilecek depremler öncesinde yapılacak zarar azaltma çalışmaları ve riskli görülen yapılarla ilgili olarak alınacak kararlar açısından öncelik taşımaktadır. Bu çalışma Mersin İlinin Riskli Yapı Stoğu Çalışması adı altında ilgili kurumlarca ivedilikle yapılmalıdır. Bu çalışmada belirlenen sonuçlar, kentimizdeki deprem zararlarının azalması için gerekli seçenekler olan güçlendirme ve kentsel dönüşüm olarak bilinen kentsel yenileme olgusu açısından önem taşımaktadır” diye konuştu.

 

“TEKNİK KONULAR YAPILARIN DEPREME HAZIRLIK SÜRECİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”

 

Deprem yönetmeliği ve imar mevzuatında belirtilmeyen bazı faktörler olduğunu dile getiren Gülçin Barbaros Ak, bu faktörlerin depreme dayanıklı yapı üretimi konusunda büyük önem taşıdığını vurguladı.

Gülçin Barbaros Ak, “Örneğin Mersin ilinde yapılan tespitlerde büyük oranda bulunan bitişik nizamda yapılar olması, konut ve ticaret alanlarının ortak olması, temel yalıtımı ve bodrum kat yalıtımının zayıf olması, Hidroforların ve su depolarının bina içinde olması, yapı tasarımda taban oturumunun normal katlar ile uyumsuz olması, düzensiz çıkmalar olması, yapılarda dış akslarda kolonlar ve kirişlerin birbiri ile bağlanmaması gibi teknik konular yapıların depreme hazırlık sürecini olumsuz etkilemektedir. Yönetmelikte belirtilmeyen bu gibi hususların Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Mersin ilçe belediyelerinin imar plan notlarına yazılarak, yapılması zorunlu hale getirilmesi, kentimizin depreme güvenli yapılara ulaşması yolunda önemlilik arz etmektedir” şeklinde konuştu.

 

 

“Öncelikle yetkin mühendislik”

 

Gülçin Barbaros Ak, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve yapılan işin önemini ve sorumluluğunu bilen yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir denetim süreci modelinin hayata geçirilmesi gerektiğinden söz etti. Hayata geçirilmelidir. Böylesi bir model için önerilerimiz aşağıda maddeler halinde belirtilmektedir.

Denetimlerde yetkin mühendisliğin önemine dikkat çeken Gülçin Barbaros Ak, doğru yapı denetimi için şu önerileri sıraladı:

“Hazır beton üreticileri de sisteme entegre edilip, yükümlülükleri ve uygulanacak yaptırımlar tanımlanmalı ve takibi yapılmalıdır.

Yapı alanı 1500 metrekareyi geçen her yapım işinde tam zamanlı olarak bir Şantiye Şefi bulundurulması zorunlu hale getirilmelidir.

Tüm yapılar, yapım ve kullanım özelliklerini koruyup korumadığının tespiti amacıyla ve ilgili kamu kurumlarının sorumluluğu altında, imara aykırılık, yapısal elemanlardaki değişiklik ve hasar-deformasyon oluşup oluşmadığı bakımından periyodik olarak denetlenmelidir.”