ABİDİN YAĞMUR
AKP hükümetinin yüzde 8 olan KDV oranlarını yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV oranlarını yüzde 20’ye çekmesi, Motorlu Taşıtlar Vergisinde, Kurumlar Vergisinde, diğer vergi ve harçlarda artışa gitmesi dar gelirli ve ücretli kesimlerdeki endişeleri artırdı.
Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erkan Aktaş, yeni vergi artışlarının olası etkilerini Güney için değerlendirdi.
“BAZI VERGİLER KALICI OLUR, YENİ VERGİLER DE GELEBİLİR”
“Böyle bir artış seçim sonrasında bekleniyordu” diyen Aktaş, “Türkiye’de bir deprem yaşandı ve 100 milyar dolardan daha büyük bir kayıp var. Bunu nasıl çıkaracak? Vergilerle çıkarabilir. Bunlar seçimden dolayı ertelenen vergiler. Vergiler daha da artacak. Bu artışların devamı gelir çünkü Türkiye’nin çok ciddi harcamaları olacak. Çünkü birincisi deprem var, ikincisi cari açık var. Geçen sene 50 milyar doları geçti, dış ticaret açığı da 100 milyar dolarla rekor kırdı. 1999 depreminden sonraki vergiler uzun süre kalıcı olmuştu. Bugün de başta MTV olmak üzere bazı vergilerin kalıcı olacağını ve yeni vergiler eklenebileceğini düşünüyorum” dedi.
“KRİZ RAKAMLARA YANSIMAYACAK AMA HALK HİSSEDECEK”
Türkiye’de dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranının yüzde 70 olduğu göz önüne alındığında, vergi artışlarının gelir dağılımı adaletsizliğini artıracağını, fakirliği yükselteceğini ifade eden Aktaş, “Bu her kesimi vuracak ama daha çok dar gelirliyi vuracak. Maliyetler artacak. Zaten kur artıyor. Bu vergilerle enflasyon daha da artacak. İşletmeler fiyatları artıracak. O durumda bir talep daralması olursa yeni bir krizin habercisi olabilir. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri hissedilen enflasyonun çok altında. Bu da enflasyonu olduğundan daha küçük, büyümeyi olduğundan daha büyük gösteriyor. Bu da Türkiye’nin yaşadığı krizin gerçekliğini görmemizi engelliyor. Türkiye’de gerçek enflasyon verilerine ulaşamadığımız sürece, hissedilen enflasyon TÜİK’in enflasyon verilerinin çok üzerinde olduğu sürece bu vergilerin yansıması çok daha fazla olacak. Bir krizin habercisi olacak ama bu kriz rakamlara yansımayacak. Halk hissedecek, firmalar hissedecek” ifadelerini kullandı.
PETROL ÜRÜNLERİ, SİGARA VE ALKOL EN ÖNEMLİ DOLAYLI VERGİ KALEMİ
“Türkiye’nin bu süreçte yapabileceği şeylerden biri para basmaktı, basıyor. Vergileri artırmaktı artıyor” diyen Prof. Dr. Aktaş, “Bunlar bir ara çözümdür. Ama üretimi teşvik ederek, planlayarak, bu vergi artışlarını zamanla kaldırabilmeniz gerekiyor. Eğer vergi oranlarını artırdıktan sonra üretimi artıramazsınız, ihracatı artıramazsınız o zaman ciddi bir krizle baş başa kalırız. Türkiye’nin mevcut yatırımları sürdürebilmesi için gelire ihtiyacı var. Bu gelir dışarıdan gelmezse vergi koymak zorunda. Ama bunun da bir sınırı var. Bir yerden sonra vergiyi yükseltmek devletin gelirini artırmaz tam tersine azaltır. İflaslar artar, üretim azalır. O nedenle yüksek vergi her zaman geliri artırmaz. Ama burada belli ürünlerde vergiyi yüksek tutuyor. Özellikle talep esnekliği düşük, tüketim alışkanlığı yüksek olan ürünlerde vergiyi yüksek tutuyor. Petrolde, benzinde, motorinde, sigarada, alkolde vergiyi yüzde 100 de artırsa devletin geliri artıyor. Yüzde 8’i yüzde 10’a çıkarması bundan. Bu artıştan devlet ciddi bir gelir elde edecek” dedi.
“BU İLK TAKSİT. İKİNCİ TAKSİT YEREL SEÇİMDEN SONRA”
Hükümetin aldığı vergi artırımı kararlarının “kemer sıkma” politikası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erkan Aktaş “Şimdilik bu kadar yapıldı ama bunun daha da yukarısı yapılmak zorunda. Ama şimdilik yapamıyorlar. Neden? Önümüzde bir seçim olduğu için çok yüksek artışlar yapmadılar. Seçimden sonra kalan kısmı yaparlar diye düşünüyorum. Türkiye çok büyük bir deprem felaketi yaşadı, bunun cebimize yansıması olacaktı. Seçim ekonomisinin cebimize bir yansıması olacaktı. Seçim ekonomilerinde devlet cepten öder, bol kepçe ödeme yapar, herkese sempatik görünmeye çalışır, yatırımları artırır, teşvikleri artırır. Bütün bunların bir karşılığı olacaktı. Bu karşılık da vergilerle olacaktı. Bunun ilk kısmı şimdi oldu. İkinci taksit ise yerel seçimlerden sonra olacak” ifadelerini kullandı.
“GELİR ADALETSİZLİĞİNDE RUSYA’YLA YARIŞIRIZ”
“Kemer sıkma” politikalarının iktisatta yerinin olduğunu vurgulayan Aktaş, şu an ve yakın gelecekte iktidarda hangi parti olursa olsun bu tedbirleri almak zorunda olduğunu kaydetti.
Aktaş, “Burada sıkıntı şu: TÜİK’in enflasyonu gerçek rakamların daha altında göstermesi nedeniyle çalışanların, emeklilerin ücretleri reel olarak azaltıyor. Bu azalış nedeniyle krizin faturası çalışanlara çıkıyor. Pandeminin, depremin, seçim ekonomisinin faturası yüksek gelir gruplarından değil düşük gelir gruplarından alınmasına neden oluyor. Türkiye, Avrupa’nın gelir dağılımı adaletsizliği en yüksek olan ülkesiydi. Rusya ile yarışıyorduk. Bu şekilde Rusya’ya yaklaşmış oluruz.