MAYSA DERYAYEVA
Mersin’de görev yapan sağlık çalışanları özlük hakları ve toplu sözleşme öncesi talepleri için iki günlük iş bırakma eylemi başlattı. Eylemin ilk günü sağlık çalışanları Toros Devlet Hastanesi önünde taleplerini bir ağızdan haykırdı. Çalışma şartlarını iyileştirilmesini talep eden sağlık çalışanları, “Ölüyoruz. Öldürülüyoruz” yazılı pankart açtı.
Sağlık çalışanları adına ortak açıklamayı okuyan Hekim Birliği Sendikası Mersin Temsilcisi Müne Köybaşı Usta, haklarını alıncaya kadar sokaklarda olacaklarını söyledi. Sağlık çalışanlarının tükendiğini ve açlık sınırına yakın ücret karşılığında ağır çalışma koşullarında çalıştığına dikkat çeken Usta, sağlıkta şiddetin engellenmesi için somut bir adım atılmadığına da dikkat çekti.
“SAĞLIKTA ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR”
5-10 dakikaya sığdırılan muayene ile hasta haklarının ihmal edildiğini belirten Usta, “Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz. Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz. Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri. Şiddeti üreten, bu sistemin kendisi, biliyoruz” dedi.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI KİRA ÖDEMEKTE ZORLUK YAŞIYOR”
Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemelerle sağlık çalışanlarının kandırıldığını söyledi.
Yüksek enflasyon karşısında alım gücünün her gün azaldığına vurgu yapan Usta, “Gerçek enflasyon karşısında bizlere sadece yüzde 17,5 zam reva görülürken, emekliliğimize yansımayan seyyanen zam ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliğe mahkûm ediliyoruz. Alım gücümüz büyük bir hızla azalıyor, fazla çalışma ücretimiz, iş hukukuna göre normal mesaimizin 2 katı olması gerekirken, yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz. Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sağlığı merkezi gider ödemeleri, yetersiz aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor, düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmal ediliyor. Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar gibi sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor” diye konuştu.
“HAKKIMIZ, HALKIMIZ, HASTALARIMIZ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”
21 sağlık kuruluşu olarak sendikal hakları olan iş bırakma eylemini 2 Ağustos’ta da sürdüreceklerini ifade eden Usta, “Ayrıca, Sarı-Sen’in Toplu Sözleşme Teklifinde ileri sürdüğü, dayanışma aidatını kabul etmiyoruz. Sendikal ikramiyenin barajlara bağlanmasını kabul etmiyoruz. Yetkili sendika tarafından kullanılan ve ayrımcılığa yol açan tabip dışı ifadesini kabul etmiyoruz. Ne yapacağız? Kafamızı öne eğip “Boş ver, böyle gelmiş böyle gider, başımı derde sokmayayım” mı diyeceğiz! Yoksa bize yapılan zulme sesimizi çıkarıp tepkimizi mi göstereceğiz? Nitelikli sağlık hizmeti için verilecek bu mücadelede sadece kendimiz için değil, hastalarımız için de mücadele ettiğimizin bilinciyle, tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz. Bu sebeplerle, hakkımız, halkımız ve hastalarımız için, ideal sağlık sistemi için, bugün ve yarın acil işlemler dışında sağlık hizmetini durduruyor, iş bırakıyoruz” şeklinde konuştu.