“Depreme karşı önlem almalıyız” | Güney Gazetesi Mersin

“Depreme karşı önlem almalıyız”

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi 1999 yılında yaşanan Marmara depreminin 24. yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu belirten İMO Mersin Şube Başkanı Gülçin Barbaros Ak, “Depreme karşı önlem almalıyız” dedi.

“Depreme karşı önlem almalıyız”


MAYSA DERYAYEVA

 

18 bin 373 kişinin yaşamını yitirdiği Marmara depreminin üzerinde 24 yıl geçti. Marmara depreminden bu yana birçok yıkıcı depremin yaşandığını ve en son 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin büyük can ve mal kayıplarına sebep olduğunu ifade eden İMO Mersin Şube Başkanı Gülçin Barbaros Ak, “Söz konusu depremlerin, coğrafyamızın gördüğü en büyük depremlerden olduğuna hiç kuşku yok. Ancak ortaya çıkan can ve mal kayıplarının nedeni olarak depremlerin büyüklüklerine vurgu yapılması, şimdiye kadar çoktan alınması gereken önlemleri almayan, bilime ve mühendisliğe kulaklarını tıkayan anlayışın sığındığı bahaneden öte bir anlam ifade etmemektedir” dedi.

 

“KONTROLSÜZ YAPILAN ENKAZ KALDIRMA ÇALIŞMALARI SAĞLIĞA ZARAR VERİYOR”

 

Gülçin Barbaros Ak, depremin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen yıkımı bekleyen ağır hasarlı binaların tehlike yarattığına vurgu yaptı.

Kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zarar verdiğine dikkat çeken Ak, “İmar planlarının oluşturulması süreçleri aksamakta, barınma ve su gibi en temel gereksinimler bile karşılanamamaktadır.  Deprem bölgesinde bazı geçici barınma alanlarının altyapı çalışmalarının tamamlanamadığı ve dolayısıyla pek çok konteynerin depolarda bekletildiği, binlerce yurttaşımızın hala çadırlarda yaşamak zorunda kaldığı, konteyner kentlerde belediye hizmetlerinde ciddi eksikliklerin yaşandığı ve ulaşım sorununun bu kentler için temel bir mesele haline geldiği gözlenmektedir” diye konuştu.

 

 

 

“AFETLERE HAZIRLIK UZUN SOLUKLU ÇALIŞMALARDIR”

 

Ak, deniz kıyıları, dolgu alanları, dere yatakları ve çevresine yapılan binalarda ciddi risklerin bulunduğunu belirtti. Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalar olduğunu söyleyen Ak, şu ifadeleri kullandı;

“Yani siyasi kadroların ihtiyaç duyduğu ve kendi dönemlerinde yapıp bitirebilecekleri gösterişli yapılar/faaliyetler olma özelliğine sahip değildir. Dolayısıyla gerek merkezi gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.  İmar planları doğayı ve toplumsal yaşamı etkileyen, şekillendiren bütüncül planlardır. Afet risk haritaları, mikro bölgeleme çalışmaları, büyüme projeksiyonları, ulaşım ve altyapı planları gibi alt çalışmalar, bilimsel ve teknik içerikli, çok yönlü, çok bileşenli çalışmalardır. Bu kriterlere göre hazırlanmayan veya özel uygulamalarla sürekli delinen/değiştirilen planlar, sağlıklı yapılaşmanın önceli olan sağlıklı kentleşmeyi olumsuz etkilemektedir. İmar planlarının sağlıklı bir şekilde oluşturulması ve sürdürülmesi nitelikli katılımcılıkla mümkündür.”