ELVAN KONUK
400-500 rakımlı bölgelerde ciddi bir su sorunu yaşandığına dikkat çeken Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, “Kuraklıktan oradaki meyve bahçelerimiz de olumsuz yönde etkileniyor. Rekolteye etki ediyor, kalite kaybı oluyor. Dolayısıyla bu çiftçinin üreticinin kaybı demektir” dedi.
Son yıllarda her geçen gün daha da büyüyen bir sorun haline gelen kuraklık üreticiyi de vurdu. Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, üreticilerin sulama sorunu yaşadığına ve sulama bedellerinde ki artışa dikkat çekti. Yılmaz, “Tüm üretim bölgelerimizde su sıkıntısı hala yaşanmakta. Özellikle kırsal bölgelerde 400-500 rakımların üzerindeki yerlerde çok yoğun bir su sıkıntısı var. Barajdan sulanan bölgelerimizde çok yoğun bir su sıkıntısı yok. Ama 300-500 rakımlardan sonra yani yeraltı kaynaklarını kullandığımız bölgelerde müthiş bir sıkıntı var. Dereler kurudu sondajlarımız yeraltı kesim kuyularımız neredeyse bitme noktasına geldi. Haftada bir ya da 10 günde bir sulama yaparken bu süre 35 günlere doğru çıkıyor. Dolayısıyla bu kuraklıktan oradaki meyve bahçelerimiz de olumsuz yönde etkileniyor. Rekolteye etki ediyor, kalite kaybı oluyor. Dolayısıyla bu çiftçinin üreticinin kaybı demektir” dedi.
Yılmaz, 300 rakımın altındaki bölgelerde ise zaman zaman ana hatlardaki şebekelerden kaynaklanan sorunlar olduğunu söyledi. Tarımsal sulama bedelinin geçen yıl 830 lira olduğunu ifade eden Yılmaz, “Barajdan sulanan bölgelerimizin tarımsal sulama bedeli yaklaşık 2 bin lira. Ama seçim öncesi iktidar milletvekilleri ve bakanımız bir karar aldılar. Sulama bedellerinin yüzde 50’sini hibe olarak iade edecekler ya da almayacaklar. Bu çiftçimizi önemli derecede rahatlatmış durumda bölgemizde. Ama bu destek 2023 yılına mahsus” ifadelerini kullandı.
“Üreticiler arasında su kavgası başladı”
Mersin’de üreticilerin su sorununun hat safhaya ulaştığını dile getiren Cengiz Çatak, “Bu konuda hem ekonomik hem ekolojik anlamda ciddi bir sıkıntı var. Üreticiler suyu 45 günde bir almaya başladı. Bu duruma kalıcı bir çözüm sağlanmazsa gelecek yıl insanlar artık su için birbirini öldürmeye başlayacak, şuanda ona neden erken su verdin diye kavgalar oluyor. O fazla aldı ben az aldım savaşına girdiler. Kardeş kavgasına dönüşecek bir pozisyona geldi artık” dedi.
Mersin’de üreticilik yapan Cengiz Çatak, kuraklığın tarıma etkilerini değerlendirdi. Çatak, “Son günlerde ciddi anlamda bir kuraklık var. Kuraklık olunca Berdan suyundan tutun Mersin’deki birçok dere kuruma noktasına geldi. Zaten kar da yağmıyor. Bu kez ciddi anlamda bir su sıkıntısı başladı. Berdan Barajı Mersin’in içme suyunu karşılayacak boyutun altına düşünce kanallardan verilen sular birçok yerde artık verilmemeye başladı. Verilmeyince Kazanlı, Karaduvar tarafındaki yerler yeraltı sularına yönelmek zorunda kaldılar. Bu sefer beş 10 metreden alınan su kurudu. 200-300 mesafeden su almak zorunda kaldılar. Hem maddi anlamda hem ekolojik denge ciddi anlamda bozuldu. Çünkü 200-300 metreden alınan kaynaklar da kurursa ondan sonra o suyun alınması mümkün değil” dedi.
“VERİLEN SUYLA YALNIZCA AĞAÇLARI CANLI TUTABİLİYORUM”
Dağ tarafındaki köylerin derelerden gelen sulardan veya göletlerden faydalandığını belirten Çatak, su miktarının büyük oranda azaldığını ve kooperatiflerin de su fiyatlarını 3 katına çıkardığını söyledi.
Çatak, “Geçen yıl bin ton suyu 1000 liraya alırken, şu an 2 bin 800 liraya almaya başladım. Bu da büyük bir sıkıntı. Örneğin geçen yıl 10 bin ton su harcadım ve 10 bin ton suyun maliyetini hesapladığımızda neredeyse 28 bin lira para alıyor. Üreticinin tarladan 28 bin lira kazanması mümkün değil. Şuanda ağaçlara su veremiyorum. Benim ihtiyacım 300 ton su iken 100 tonla idare etmek zorundayım. Sadece ağaçları canlı tutabiliyorum. Bugün yetişmesi gereken meyve belki 30 gün geç yetişecek. Bu kez dünya piyasasına yansımakta da geç kalacağız. Piyasaya önce süren ihracat yapabilecek. Örneğin ben limon ekiyorum başka ülkelerde daha erken yetişirse o ülkeye yönelecekler. Geç yetiştirdiğimiz için geçen yıl 6 liraya sattığım limon şuanda 3 lira, çünkü piyasaya da giremiyoruz” ifadelerini kullandı.
“DERELER TAMAMEN KURUDU”
Devletin gölet yapımına yöneldiğinden söz eden Çavak, göletlerin yapımı için birçok ormanın tahrip edildiğine dikkat çekti. Bunun ekolojik bir sorun yarattığını dile getiren Çatak, “Derelerin tamamı kurumuş durumda, Müftü deresinde su akmıyor, Dalakderesi’nde su yok. Çeşmeli’de Derekavağı’ndan gelen su eskiden gürül gürül akardı şuan orada hiçbir şey yok. Oradaki çiftçilere 45 günde bir su verilmeye başlanmış. 2-3 güne bir su vermek gerekirken arazilere şuanda 45 günde bir su veriliyor o 45 günlük su verildiğinde de ağaçlar neredeyse kurumak üzere oluyor. Bugün yetişmesi gereken ürüne siz suyu zamanında ve yeteri kadar vermezseniz ürünü almanız o kadar gecikiyor. Ya da ben limona az az su verdiğim için küçük bir haldeyken sararmaya başlıyor. Normalde 1 limon 150 gram olacağı yerde 50 gramda kalıyor. Çünkü suyu vermezseniz küçükken sararmaya başlıyor. Ürünün hem kalitesi düşüyor hem de verim düşüyor” diye konuştu.
“HER BÖLGEDE SU İÇİN ÖDENEN MİKTAR FARKLI”
Her kooperatifin ayrı bir fiyat uygulaması olduğunu anlatan Çatak, Bazı kooperatifler direkt suyu elektrikle verdikleri için onların maliyeti çok daha yüksek. Örneğin, Karacadağ köyü ve Parmakkurdu köyünde suyu elektrikle vermek zorunda oldukları için onların maliyeti çok daha yüksek. Benim yerime Kepirli göletinden su geliyor orada elektrik kullanılmadığı için 2 bin 800 liraya alıyorum bin tonu. Herkesin sayacı var. Bazı yerlerde de dönem başına alınıyor. Her bölgedeki uygulama aynı değil” şeklinde konuştu. Devletin verdiği sulama desteğine çoğu çiftçinin haberi olmadığı için başvurmadığını söyleyen Çavak, su sorununa geçici değil kalıcı tedbirlerin biran önce alınması gerektiğini vurguladı.