ELVAN KONUK
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü KESK Mersin Kadın Meclisi açıklama yaptı. KESK Mersin Kadın Meclisi adına konuşan Cano Serpin, “Evde, işte, okulda, sokakta, sosyal medyada, dijital platformlarda erkek şiddetine maruz bırakılıyoruz. Erkek şiddetine dair veriler iktidarlar tarafından açıklanmıyor. Şiddet vakalarının üstü örtülmeye çalışılıyor. 2022 yılında erkek şiddeti 334 kadını öldürdü. Sadece 2022 verilerine baktığımızda bile şiddetin hedefi haline gelen kadınların sayısının arttığını görüyoruz. LGBTİ+ örgütlerinden gelen raporlar nefret söyleminin de her geçen gün arttığını gösteriyor. Ama AKP-MHP iktidarı sorun çözmek yerine kadın düşmanı siyasetine ve nefret söylemlerine yenilerini ekliyor” dedi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ”
Dünyanın her yerinde kadın düşmanı politikaların arttığını dile getiren Serpin, “Yıllardır sürdüğümüz mücadeleyle elde ettiğimiz en önemli kazanımlarımızdan biri, kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğduğu yaklaşımı üzerine inşa edildiği için oldukça önemli olan İstanbul Sözleşmesi bir gecede feshedildi. AKP bu yolla erkek şiddetini ve erkek egemen zihniyeti değiştirme yükümlülüğünü almayacağını açıktan duyurmuş oldu. Şimdi de 6284 sayılı yasayı tartışmaya açarak eril yargının nicedir süren cezasızlık politikalarını meşrulaştırıyor. Erkek şiddeti cezasız bırakılırken, kendi hayatlarını savunan kadınlar oldukça ağır cezalarla karşı karşıya kalıyor. Haklarımız ve hayatlarımız için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz diyoruz. Sözleşme yeniden yürürlüğe girene, gereği yerine getirilene ve 6284 Sayılı yasa etkin bir biçimde uygulanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“İKTİDARIN GÜNDEMİNDE KADIN İŞSİZLİĞİ VE YOKSULLUĞU YOK”
İktidarın kemer sıkma politikaları ile kadın emeği sömürüsünün katlanarak arttığını söyleyen Serpin, 2024 bütçesinde kadını güçlendirmeye yönelik sadece her yüz lirada 53 kuruş ayrıldığını dile getirdi. İktidarın gündeminde kadın işsizliği ve yoksulluğu olmadığını belirten Serpin, “İşyerlerimiz tüm emekçiler ve özellikle kadınlar için adeta şiddetin kendisi haline geldi; tek adam rejimiyse süren taciz, mobbing ve baskıların önünü alacak ILO 190 Sayılı Sözleşme gibi uluslararası sözleşmeleri onaylama gereği duymuyor. KHK’lar, haksız ve hukuksuz işten çıkarmalar, güvenlik soruşturması gibi uygulamaların yanında KHK ile ihraç edemediklerini de mobbing, sürgün ve şiddetle görevden el çekmeye zorluyorlar. İşyerlerinde taciz, mobbing, şiddetin sorumlularının hesap vermesini sağlayacak herhangi bir düzenlemeyse bulunmuyor” diye konuştu.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN TÜM BİÇİMLERİ ORTADAN KALKSIN İSTİYORUZ”
Kadınların bugün elde ettiği hak ve özgürlüklerinin uzun mücadeleler sonucu elde edildiğini vurgulayan Serpin, “Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, bize dayatılan kimliklerle yaşamayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, dünyanın bakımı da dahil tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz. Bu sorunlara çözüm üretecek politikalar yapılsın, kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri ortadan kalksın istiyoruz. Kadınların eşitlik ve özgürlük sorunu çözülmeden siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklara erişimden bahsedilemeyeceğinin altını çiziyoruz. Vardık ve var olacağız. Savaşa, şiddete, yoksulluğa karşı barışı, hayatlarımızı ve haklarımızı savunacağız” şeklinde konuştu.