ABİDİN YAĞMUR
2007 yılında özelleştirilen Mersin Limanını işleten yabancı sermayeli Uluslararası Mersin Limanı İşletmecisi (MIP), liman sahasını şehrin tek yeşil alanı olan Atatürk Parkı önlerine doğru genişletmek için proje hazırlamış, meslek odaları ve Büyükşehir Belediyesi tarafından yargıya taşınan projeye yapılan itirazlar mahkemeler tarafından reddedilince iç hukuk yolları tükenmişti.
Mersin Çevre Platformu ise projeden vazgeçilmesi çağrılarına devam ediyor Gazi Mustafa Kemal Bulvarı üzerinde bir parkta bir araya gelen platform üyeleri “Atatürk Parkı bizimdir bizim kalacak”, “Mersin parkına sahip çık”, “Emperyalist şirket Mersin’i terk et” şeklinde sloganlar attı.
Platform adına açıklama yapan Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Nasır Nesanır, dünyada Covit salgını başta olmak üzere birçok salgın türünün halk sağlığını tehdit ettiğini, salgın hastalıklara karşı parkların, yeşil alanların daha önemli hale geldiğini kaydetti.
Nesanır, “Ülkemizde maalesef kamu sağlığının korunması yerine rant uğruna yeşil alanlar yok edilmektedir. Mersin Atatürk Parkını korumak yerine, Mersin’in akciğerine hançer saplayacak kirli bir yatırım olan mevcut limanın genişletilmesi projesi ve kurvaziyer limanı projesi hukuki olmayıp bilime de aykırıdır. Bu projeler Atatürk Parkının yok olmasına neden olacaktır” dedi.
Limanın genişlemesi için kullanılacak malzemelerin ve inşaat tekniklerinin kamu sağlığını tehdit edeceğini savunan Nesanır, proje için Toros dağlarının eteklerinde bulunan Hamzabeyli, Çukurkeşlik, Turunçu ve Hacgediği köylerinde taşocakları açılmasının da hem tarıma hem su kaynaklarına zarar vereceğini ifade etti.
Nesanır, “Yaşam alanlarımıza, sağlığımıza zarar verecek bu projeleri istemiyoruz. Mersin halkı zehir solumak istemiyor. Yetkililer Mersin halkının taleplerini yerine getirerek bu projeleri durdurmalıdır” dedi.