Sağlık çalışanları hastanedeki cinayeti protesto etti | Güney Gazetesi Mersin

Sağlık çalışanları hastanedeki cinayeti protesto etti

Tarsus Devlet Hastanesi’nde tedavi gören 61 yaşındaki kadının oğlu tarafından vahşice öldürülmesi sağlık emekçilerini harekete geçirdi. Gelinen aşamada hastanelerin toplum açısından güvenli bir yer olmaktan çıktığına dikkat çeken sağlıkçılar yaşanan şiddet olayını ‘Güvenli ortamlarda yaşamak ve yaşatmak istiyoruz’ pankartıyla protesto etti.

Sağlık çalışanları hastanedeki cinayeti protesto etti


ELVAN KONUK

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şubesi ve Mersin Tabip Odası üyeleri önceki gün Tarsus Devlet Hastanesi’nde yaşanan cinayeti protesto etti. Hastane önünde bir araya gelen sağlık emekçileri güvenli bir çalışma ortamı ve şiddetsiz bir yaşam talep etti.

SES Mersin Şubesi Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Mürsel Şeker, “Tarsus Devlet Hastanesi'nde bir erkeğin hasta annesinin önce boğazını kesmesi ve sonrasında silahla ateş etmesi sonucu yaşanan vahşet bizlere, kamu otoritelerine ve topluma birkaç başlıkta yeniden düşünmeyi dayatıyor. Kamu sağlık kurumlarında her gün bir şiddet olayı yaşanmaktadır. Şiddetin sağlık emekçilerine olan boyutunda sağlıkta dönüşüm denilen yıkım politikaları vardır. Sağlık emekçileri için sağlık kurumlarının güvenlikli ve sağlıklı olmadığı yüzlerce kez ispatlanmıştır. Sağlık kurumları Cenevre sözleşmesine göre savaşta bile dokunulmayacak alanlardır. Fakat geldiğimiz aşamada bu olayda ve daha önce Şenyaşar ailesi katliamında olduğu gibi birçok olay ile toplum açısından da güvenlikli olmadığı kanıtlanmıştır” dedi.

Yaşanan katliamı lanetlediklerini söyleyen Şeker, çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:

“Sağlık kurumları hizmet veren emekçiler ve hizmet almaya gelen halk açısından güvenlikli ve sağlıklı hale getirilmelidir. Trafik kazaları, aileler arası husumet, bireyler ve gruplar arası toplumsal anlaşmazlıklar dan dolayı hastanelere başvurmak zorunda kalan insanların güvenle tedavi edilebilme olanakları sağlanmalıdır.

Bireysel silahlanmanın önüne geçilmelidir. Güvenlik işi yapanlar dışında ayrımsız bir şekilde silah ruhsatları iptal edilmeli ve ruhsatlı silahların da ücreti ödenerek devlet tarafından toplatılmalıdır.

Başta siyasi figürler, partiler, hükümet yetkilileri ve tüm kamu otoriteleri emek ve demokrasi güçleri ile birlikte şiddetsiz bir toplum için kampanya başlatmalıdır. Uzlaşı, barış ve demokrasi içinde bir yaşam için herkes sorumluluk almalıdır.

Eğitim sistemi içinde ilkokuldan başlayarak üniversite bitinceye kadar kesintisiz olarak insan hakları dersleri verilmelidir. Eğitim sistemi ezberden çıkarılmalı, soran ve sorgulayan, hoşgörü ve barış öğretisini öne çıkaran, militarist bütün öğretilerden arındırılmış bir hale getirilmelidir.

Şiddetin en büyük mağdurları kadınlardır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek, eğitim müfredatının erk/erkeklik yaklaşımından temizlenmesi gerekmektedir. Buna yönelik kadın örgütleri ile milli eğittim başta olmak üzere siyasi iktidar ortak çalışmalar yapmalıdır.

Burada sağlık bakanlığına da büyük görevler düşmektedir. Çünkü şiddet Halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.”