ELVAN KONUK
Mersin Barosu Kent ve Çevre Komisyonu Başkanı Av. Derya Demir’in moderatörlüğünde, Şehir Plancısı/Mersin Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Uğur İnce ve Çevre Hukuk Ağı Dr. Av. Fevzi Özlüer’in sunumuyla gerçekleşen seminere Mersin Barosu Başkanı Av. Gazi Özdemir, yönetim kurulu üyeleri, avukatlar, Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Dr. Sinan Can, Mersin Kent Konseyi Başkanı Ayferi Tuğcu, Makine Mühendisleri Odası Mersin Şube önceki dönem başkanı İbrahim Yücesoy katıldı.
Şehir Plancısı ve Mersin Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Uğur İnce, 1950 yılında Mersin’in Belediye Başkanı seçilen Müfide İlhan’ın imar planı hakkında bilgiler veren İnce, “Müfide İlhan bir imar planı hazırlatmış. Bu planda şunu öngörmüşler: Mersin’de Adnan Menderes Bulvarı’nda şu an dolgu olan yerler komple sadece rekreasyon ve sayfiye alanları, dolgu yok, ulaşım yolu yok, sahil korunuyor. 1950’li yıllarda bu plan uygulansaydı kentimiz nasıl gelişirdi? Acaba biz de dünyanın sayılı turizm merkezi olarak yer alabilir miydik? Müfide İlhan’ın bu planı uygulansaydı Mersin bambaşka bir boyuta gelecekti ama bu plan uygulanmadı. Bu bölgelerin doğal yapısı bozularak, yumuşak zeminlere binalar inşa edilerek bir kent suçu işlendi mi?” dedi.
İNCE: “1950 VE 1987 YILINDA KENT SUÇLARI İŞLENDİ”
Mersin’e gelen göç kontrol edilemediği için kent suçu denilen yapıların önünün açıldığını belirten İnce, “1985 yılından sonra özellikle Çeşmeli bölgesinden başlayıp Erdemli Alata’ya kadar giden kısımda bir nüfus kaygısı yok, insanlar barınma amaçlı değil ikincil konut amaçlı geldiler. Kente bir katma değer sağlanmadı. Dışarıdan gelen belli ekipler bize ait olan bütün insanların kullanabileceği sahilleri gasp etti ve şu anki süreçte de gasp etmeye bana göre devam ediyor. Kente karşı işlenen suçların başında turizm merkezi olabilmemizin önünü kapatan sahil bandında yapılan ikincil konutlar gelir.
Biliyorsunuz Mersin bir tarım, liman, lojistik kenti. Mersin aslında lojistik üzerine oluşmuş bir şehir. Mersin limanı daha önce liman yapılmadan önce 7 tane iskeleyle bir serüven başladı. Tarım ve lojistiğin ön planda olduğu bir şehirde neden biz 1950’li yılların sonunda tarım ve lojistik varken şu an Karaduvar bölgesinde yer alan ağır petrol dolum tesislerini, neden deniz kenarlarında yer alan büyük soda sanayileri bu kentimize getirdik? En elverişli tarım topraklarının en yumuşak zeminin üzerine neden biz bunları kurduk?
Mersin 1950 yılı bir 1987 yılı iki bizim turizm ve tarım kenti kimliğimizi kısmen bu iki yatırım önünü kapattı. Akabinde Nükleer Santrallerle, akabinde Mersin için o kadar termik santral kararı var ki. Yapılmıyor ama verilmiş. Hani biz kente suç işliyoruz diyoruz ya bu aşamada aslında bunları anlatmamız lazım insanlara. Şu an bu kentte yapılan gökdelenler, sahil kenarında yapılan gökdelenlerden öte kentin strateji anlamında ilk suçu kim işledi?” diye konuştu.
ÖZLÜER: “MERSİN BİR LİMAN VE MADEN ŞEHRİ OLARAK ÖN PLANA ÇIKTI”
Çevre Hukuk Ağı Dr. Av. Fevzi Özlüer, ise “Mersin’in oturduğu ekonomik politiğin son belki de 40 yıllık dönüşümünü görerek kent hakkının bugünkü güncel anlamını ortaya çıkartabiliriz. 1980’li yıllarda Mersin planlanmaya başlandığı zaman Mersin bir tarım turizm şehri olarak gündeme geldi. Fakat 2000’li yıllara geldiğimiz zaman Mersin sadece il bazında dönüşen bir şehir olmaktan çıktı bölgesel stratejilerin parçası olan bir mekâna dönüştü. Şehrin kaderini belirleyen kentsel üretim ilişkilerini gördüğümüzde bu ilişkilerin sadece kentin ekonomi politiğiyle sınırlı olmadığını hem ülkeyle hem de uluslararası siyasetle çok yakından ilişkili olduğunu görüyoruz. Yani uluslararası ticaret sisteminde Akdeniz’in alacağı pozisyon Akdeniz’in içerisinde Mersin’in aldığı pozisyon Mersin’in bir liman şehri olarak daha fazla ön plana çıkmasını, bir maden şehri olarak daha fazla ön plana çıkmasını gündeme taşıdı. Biz bu ekonomi politiğin sorunlarını ve aynı zamanda yoğun gündemini yaşayan bir şehrin içerisinde yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
DEMİR: “HAMZABEYLİ’DE TAŞ OCAĞININ KURULMASINA KARŞI ÇIKMALIYIZ”
Panelin moderatörü Mersin Barosu Kent ve Çevre Komisyonu Başkanı Av. Derya Demir de Hamzabeyli’de açılması planlanan taş ocağı projesine dava açmaya hazırlandıklarını dile getirdi. Hamzabeyli Mahallesi’nde, Mersin Çevre Mühendisleri Odası’nın hazırladığı rapora göre yaşam alanlarına ve su kaynaklarına çok yakın taş ocağı tesisi kurulması tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını belirten Demir, “Kent hakkını elinden alan, kente karşı büyük suçlar içeren bu kirli projeye karşı dava açmaya hazırlanıyoruz. Mahalle halkı, muhtarlık, Mersin Barosu, Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şubesi ve Toroslar Belediyesi öncülüğünde 9 Haziran’da Hamzabeyli Mahallesi’nde dayanışma kahvaltısı düzenleyeceğiz. Herkesi davet ediyoruz. Hamzabeyli’de taş ocağının kurulmasına karşı çıkmalıyız” ifadelerini kullandı.