ELVAN KONUK
‘Şarkılar Hep Yarım Kalırdı’, ‘Belki Yalnızlıktan’ isimli şiir kitapları ve ‘Çığlık’ isimli romanın yazarı Hüseyin Çakmak, edebiyat yolculuğunu okurlarımız için anlattı. Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği (MEŞYAD) üyesi Şair/Yazar Çakmak, yeni çıkacak iki kitabının da müjdesini verdi.
Okurlarımız için kendinizden bahseder misiniz?
H.Ç: 1957 yılında Malatya'nın Doğanşehir Karaterzi köyünde teyzenin evinde yağmurlu bir günde dünyaya gelmişim. Anne ve babayla birlikte 10 nüfuslu bir ailenin dördüncü çocuğuyum. Babamın memuriyetinden dolayı daha 6 aylıkken annemin kucağında karlı soğuk bir kış günü köyden atlarla Doğanşehir’in demiryolu tren garına, oradan da trenle babamın görev yaptığı Kahramanmaraş'ın Köprüağzı’ndaki tren garına gelmişiz. Kısa bir süre sonra babamın tayini ile Gaziantep'e gelmişiz. İlk orta ve yüksek öğrenimimi Gaziantep'te tamamladım. 12 Eylül döneminde lisedeyken bir kız arkadaşıma yaş gününde hediye ettiğim bir şiir kitabından dolayı tutuklandım, 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra ilk mahkemede tahliye edildim.
“YAŞANMIŞ HİKAYELERİ KALEME ALMAYI SEVİYORUM”
Hem şiir hem de roman türünde kitaplarınız var. Kendinizi hangi yazı türüne daha yakın hissediyorsunuz?
H.Ç: Gerçek yaşanmış hikayeleri kaleme almak çok hoşuma gidiyor. O hikayeleri yazarken aynı zamanda yaşıyorum. Okurların da okurken gözlerinde o hikâyeyi canlandırmasını ve hikâyeden kendilerine dair bir şeyler bulmasını sağlamak beni mutlu ediyor. Yazmaya ortaokul yıllarında başladım. Çevremde olup bitenleri küçük hikayelere çevirip yazmak çok hoşuma gidiyordu.
Şiirde ise serbest şiir yazmayı seviyorum. Yine yolda, sokakta gözlemlediğim her duyguya yüreğimden bir şeyler katmayı ve şiirden bir köprü oluşturarak insanların yüreklerine dokunmayı seviyorum.
Çığlık isimli romanınızın ortaya çıkış sürecinden söz eder misiniz? Kitabınız tamamen kendi yaşamınızdan izler mi taşıyor?
H.Ç: Kendini herkesten üstün gören, eleştiriye kapalı, öfkeli, yüzü hiç gülmeyen bir babanın elinde büyüdüm. Babamın eğitim şekli şiddete ve korkuya dayalıydı. Annem ise tüm şiddet ve eziyetlere rağmen yaşadıklarını kader olarak görüp yapılanlara boyun eğiyordu. Biz daha dünyaya gelmeden babam tarafından çok horlanmış, şiddet görmüş, çocukları dünyaya gelince de her şeyi olduğu gibi kabullenip yaşamına devam eden, öğrenilmiş çaresizlik yaşayan bir kadın annem. Yalnızca annem tarafından sevilen ve baba sevgisi bilmeyen çocuklar olarak büyüdük.
Sonra 12 Eylül döneminde yaşadıklarımın ardından kendimi bulmaya çalıştığım bir dönemde içime sığmayan bu yaşamı kâğıda dökmeye karar verdiğimde ‘Çığlık’ isimli kitap ortaya çıktı. Çığlık, yaşamıma, anılarıma dayalı bir roman, annemin anlatımıyla başlıyor ve ben bu yol yolculuğu 3,5-4 yaşlarından sonra annemden devralıp anlatmaya başlıyorum. Evet, bu kitap ailemin ve benim yaşamımdan izler taşıyor.
Kitabınızda yoğun bir yalnızlık duygusu hâkim, siz dönüp baktığınızda geçmiş zamanı birkaç cümleyle tanımlayacak olsanız neler söylerdiniz?
H.Ç: Aslında çocukken sinemaya, tiyatroya, gitmeyi severdim. Çok arkadaşım vardı, kitaplara şiirlere sevdalıydım. Düşünüyorum da çocukken çok sosyal biriydim, babam ise içine dönüktü, kapalı bir dünyası vardı. Diğer kardeşlerim babamın dünyasının içine girdiler. Ben ise şiddetle, baskıyla yalnızlaşmaya başladım. Babam, annemi, kardeşlerimi dış dünyadan koparıp eve mahkûm ederek yalnızlaştırmaya başladığında ben de kendimi dış dünyaya kapatıp içime döndüm. Yalnızlaştığımda artık arkadaşlarım da dostlarım da şiirler hikayeler ve yaptığım resimlerdi. Kendimi resimlerle ifade ediyor, şiirlerle, hikayelerle anlatıyordum. İnsanlardan kaçan, hayvanları çok seven yalnız biri olmuştum.
“MEĞER FARKINDA OLMADAN İNSANLARIN YÜREKLERİNE DOKUNUYORMUŞUM”
Okurlardan geri dönüşler nasıl oldu?
H.Ç: Çocukken yalnızlaştığımda insanlardan kaçıyordum, hayvanlara sığınıp onları çok sevdiğimi söyledim ya meğer ben bir tek hayvanları değil insanları da çok seviyormuşum ki o insanların farkında bile olmadan yüreklerine hayatlarına dokunuyormuşum.
İlk okurum yazılarımın düzeltmesini yapan İzmir'de yaşayan Şey Kitap’ın Genel Yayın Yönetmeni Önder Birol Bıyık, bana telefon açarak ‘Mersin'e gelip seninle tanışmak istiyorum, yaşadıkların beni çok etkiledi’ dedi. Yine İstanbul'da kitabımı okuyan bir hanım ‘Yaşadıklarını birebir ben de yaşadım. Sen çocukluğunda babanın yaptıklarından dolayı bunları yaşamışsın. Ben ise senin çocukken yaşadıklarının aynısını evliliğimde yaşadım” dedi. Babamın yaşadığı kişilik bozukluğunun adının narsisizm olduğunu söyledi. Başka birçok okur bana ulaşarak, ‘Çığlık’ romanımdan çok etkilendiklerini, çocukken yaşadıklarım karşısında duygulandıklarını dile getirdi.
Yeni kitap projeleriniz olacak mı?
H.Ç: Bir hikâye ve bir şiir kitabının hazırlıkları tamamlandı. Şu an Şey Kitap Genel Yayın Yönetmeni Önder Birol Bıyık tarafından okunup düzeltilmesi yapılıyor. İkisi de arka arkaya Eğiten Kitap yayınlarından yakında çıkacak.