“Türkçe, bizim ses bayrağımız” | Güney Gazetesi Mersin

“Türkçe, bizim ses bayrağımız”

Mersin Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Doç. Dr. Ali Tan, bu yıl 92.si kutlanan Türk Dil Bayramının tarihsel köklerini ve Türk dili açısından önemini anlattı.

“Türkçe, bizim ses bayrağımız”


Millî bayramların milletleri bir arada tutan unsurlar olduğuna dikkat çeken Tan, “Dilimizin sonsuza kadar varlığını sürdürmesi, dünyada saygın yerini alması, halkımızın dile gereken önemi vermesiyle gerçekleşebilir. Bunun için de herkesin dil bilincine sahip olması gerekir. Dinî bayramlarda nasıl bir araya gelip kültürü yaşatıyorsak millî bayramlarda da bu birliğin sağlanması gerekir. Bu da belirli dönemlerde dilin önemini vurgulayan etkinliklerin yapılmasıyla ve okullarımızda ve günlük yaşamımızda Türk diline gereken önemi vermekle mümkün olacaktır. İşte tam da bu sebeplerle her 26 Eylül, Türk dilinin, dilimizin bayramı olarak kutlanır. 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulduktan sonra ilk kurultay 26 Eylül 1932’de yapıldığı için bugün bayram olarak ilan edildi. Böyle bir bayrama sahip olmak dünyada her millete nasip olmamıştır. Türkçeyle eser vermekten, yazmaktan utanan; halkın konuştuğu dille eser mi yazılır algısının hâkim olduğu süreçten uzaklaşıp Türkçeyle eser verme onurunu yaşayan nesiller yetiştirmekten daha güzel ne olabilir. Ay yıldızlı bayrağımız nasıl ki bizim bağımsızlık simgemizse Dağlarca’nın da dediği gibi Türkçemiz de bizim ses bayrağımızdır. Sahip çıkmak ve korumak zorundayız” dedi.

 

“DİL KURULTAYLARI BÜYÜK KATKI SAĞLADI”

 

Atatürk’ün, Türk dilinin gerçek öneminin anlaşılması ve geliştirilmesi için Dil Kurultayları topladığını ifade eden Tan, “Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yok olmak üzere olan Türkler, Kurtuluş Savaşı’yla, şahlanarak yeniden küllerinden doğmuş ve daha güçlü bir şekilde tarih sahnesinde yerini almıştır. Gazi Mustafa Kemal, ne kadar sağlam, eski ve tarihe yön veren bir geçmişe sahip olduğumuzu ve medeniyete katkılarını tüm dünyaya duyurmak için 19 Nisan 1931 tarihinde Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti sonraki adıyla Türk Tarih Kurumunu kurmuştur. Tarih bilinci için yapılan bu adımdan sonra Çankaya’da yapılan bir toplantıda Gazi Mustafa Kemâl “Dil işlerini de düşünecek zaman gelmiştir. Ne dersiniz… Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun” der. Böylece 12 Temmuz 1932’de de Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulur. Cemiyet, Türk dili tarihi ve dil bilimi alanlarında çalışmalar yapacaktır.  Samih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri gibi sanatçı ve milletvekillerinin de içinde bulunduğu bir ekip oluşturulur ve dilimizin ne kadar güçlü bir dil olduğu bilincini genele yaymak için bilim adamlarıyla toplantı düzenleme kararı alınır. 26 Eylül - 4 Ekim 1932’de I. Türk Dil Kurultayı Dolmabahçe Sarayı’nda toplanır. Türk Dil Kurumu oluşturulur.  Kurum oluşturulduktan sonra Türk Dil Kurultayına, birçok bilim adamı, gazeteci, yazar, devlet adamı ve sanatçı gibi dönemin önde gelenleri katılır. Bu kurultayın Türk dilinin gelişmesi, özleşmesi, zenginleşmesi konusunda önemli bir yeri vardır. Gazi Mustafa Kemâl, sağlık durumunun elverişli olduğu 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan kurultaylara katılabilmiştir. Bu kurultaylarda Türk Dil Kurumunun yönetim organlarına karar verilmiş, dil siyasetinin ne olacağı belirlenmiştir” ifadelerini kullandı.

 

“GÜZEL DİLİMİZ ANAOKULUNDAN İTİBAREN ÖĞRETİLMELİ”

 

Millet olmanın en önemli unsurunun dil olduğuna işaret den Doç. Dr. Ali Tan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ana okulundan itibaren güzel dilimizi, Türkçemizi çocuklarımıza öğretmeden dil bilinci oluşturamayız. Dil ve kültür küçük yaştan itibaren edinilir ve benliğimiz de buna göre şekillenir. Eğer biz çocuklarımıza dilin önemini kavratamazsak, yetişkin birey olduklarında farkında olmadan kendi diline sahip çıkmayan, yabancı dil öğrenmeyi kendi dilinden daha fazla önemseyen bireyler olacaklardır. Bugün küçücük çocuklarımıza henüz kendi dilini öğrenmeden yabancı dil öğretmeye çalışıyoruz. Bu çocuk Türkçeyi tam öğrenmeden yabancı dil öğrenme telaşına düşmekte ve biz anne babalar da buna seyirci kalmaktayız. Bu çocuk büyüdüğünde kendi dilinin öneminin farkında olamayacaktır. Millet olma şuurunu taşımakta zorlanacaktır. Türk dili için Gazi Mustafa Kemâl’in şu sözünü unutmamak gerekir: “Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” (Haber Merkezi)