DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, partisinin 2’nci Olağan Kongresi’nde partisinin yeni dönem politikaları ve güncel başlıklarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Ekmen, “DEVA Partisi paradigma mı değiştiriyor” sorusuna, “DEVA Partisi programı ve tüzüğü varlığını koruyor. Ancak 14 Mayıs seçim tecrübesi, 30 Mart seçimleri ve bugün itibariyle seçmen davranışlarına baktığımızda sandığa girip tercihini belirleyen seçmen ile sandığa gitmeyip evde oturmayı tercih eden seçmenin ne demeye çalıştığını anlamamız gerekiyor. Sandığa gidenlerin mecburen değil, gerçekten inanarak isteyerek severek oy vermesini sağlamak gerekiyor. Yine evde oturan seçmenin de inanç duyacağı, güven duyacağı, geleceğe dair umut duyacağı bir parti yaratmak için ‘Yeni bir yol, DEVA’nın yolu’ dedik. Zorunlu olarak herhangi bir partiye oy veren seçmenin sesini Türk siyasetini daha güçlü duyurmaya talip olduk” ifadelerini kullandı.
Parti birleşme ve TBMM’de DEVA Partisi grup kuracak mı sorularına yanıt veren Ekmen, şöyle devam etti:
“Prensip olarak her türlü güç birliğini, iş birliğini, temel politikalara ve temel prensiplerle uzlaşma sağlanması şartıyla olumlu buluyoruz. Yapılan görüşmeler var parti birleşmeleri, partiye katılım veyahut mecliste bir iş birliği zemini bir grup kurmak olabilir. Bu görüşmelere DEVA Partisi prensipte sıcak bakıyor. Diyaloğu sürdürüyor.”
“NİYET OKUYUCULUĞU YAPMADAN NORMALLEŞME SÜRECİNİ DESTEKLİYORUZ”
Türkiye’nin siyasetten son 10 yıldır çok yorulduğunu vurgulayan Ekmen, siyasette Cumhur İttifakı’nın DEM Partisi’yle başlattığı normalleşme çıkışlarına ilişkin, “Muhalefeti öteki hain düşman terörist ilan eden bir söylem Türkiye'yi ekonomik olarak büyük bir çöküntüye uğrattı. Hukukun, adaletin, demokrasinin, anayasanın işlenmemesinin maliyetini yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yüksek borçlanmayla ödedik. Dolayısıyla her türlü normalleşmeyi prensipte destekliyoruz. Niyet okuyuculuğu yapmıyoruz. Eğer gerçekten Türkiye’nin normalleşmesini, muhalefetin hain terörist olmadığı, iş birliği istişarenin olduğu, cumhurbaşkanının cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığ ıkonuşmalarda toplumun bir grubunun bir kesimini ötekileştirilmediği, düşmanlaştırmadığı bir dil önemli. Bunun için de isterse şartlar ekonomik şartlar bunu zorlamış olsun isterseniz İsrail'in saldırganlığıyla bölgenin içine girdiği yeni paradoks bunu zorlamış olsun. Bir niyet okuyuculuğu yapmadan bu girişimlerin cesaretlendirilmesi, desteklenmesi ve ilerlemesi gerektiğini düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu. (Haber Merkezi)