İLKAY ADALIOĞLU
Mersin Barosu yönetimi ve Çocuk Hakları Merkezi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Yaşanan çocuk hakları ihlallerine değinen Mersin Barosu yönetim kurulu üyesi Av. Çiğdem Ataş Erçolak, “Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmesiyle; 20 Kasım, Dünya Çocuk Hakları Günü olarak ilan edilmiştir. Bugün, sözleşmenin kabul edilişinin 35. yılını kutluyoruz. Türkiye’de kabul edilmesinin peşi sıra 1995 yılında yürürlüğe giren sözleşme; neredeyse tüm dünya ülkelerinin kabul ettiği en geniş katılımlı enternasyonal sözleşme niteliğindedir. Bu sözleşme ile hüküm ve koruma altına alınmak istenen çocuk haklarına bir bütün halde bakıldığında maalesef taraf ülkelerce riayet edilemediği, hak ihlallerinin ne yazık ki tüm dünyada artarak devam ettiğini görmekteyiz” dedi.
“YENİ DOĞAN ÇOCUK ÇETESİ OLAYININ TAKİPÇİSİYİZ”
Erçolak, “İlk olarak, geçtiğimiz günlerde yeni doğan çocuk çetesi olarak bilinen, canımızı emanet ettiğimiz doktor ve sağlık çalışanları tarafından insanlık dışı, canice gerçekleştirilen olayı bir kez daha lanetliyoruz. Bebeklerin canlarından para kazanan doktor ve sağlık çalışanlarının hiçbir cezai indirimden faydalanmadan hak ettiği cezayı alması için Mersin Barosu olarak, yasal sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna bir kez daha hatırlatıyoruz” ifadelerini kullandı.
“GAZZE’DE ÇOCUK HAKLARI İHLALİ DEVAM EDİYOR”
7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail ile Filistin arasında yaşanan saldırılardan dolayı binlerce çocuk öldürüldüğünü, sakatlandığını, aç ve susuz bırakıldığını dile getiren Erçolak, bu durumun hala devam ettiğini söyledi. Erçolak, “Gazze binlerce çocuğun mezarı ve orada bulunan herkes için de cehennem haline geldi. Çocuklara yönelik tehditler sadece bomba ve havan toplarıyla da sınırlı değil, aynı zamanda milyonlarca çocuk içecek temiz bir su bile bulamıyor. Bu çocukların yaşadığı travmalar nedeniyle, çatışma sona erse dahi, yıllar boyu sürecek bir ruh sağlığı ve psikososyal desteğe ihtiyaçları olacak. Bu doğrultuda siyaset ve menfaat üstü bir anlayışla çocukların yaşaması, korunması için tüm dünya ülkelerinin harekete geçmesi gerekiyor” diye konuştu.
“AİLE İÇİNDE OLAN, AİLE İÇİNDE KALIR MANTIĞINDAN UZAKLAŞILMASINI DİLİYORUZ”
Türkiye’de son derece vahim bir şekilde artan çocuk istismar ve cinayetlerini sonsuz bir öfke ve dehşet içerisinde öğrendiklerini ifade eden Erçolak, “Henüz bir çocuğumuzun acısının sarsıntısını atlatamamışken, her yeni gün yeni bir vahşet öğrenmeye dayanamıyoruz. Ağrı’da Leyla, Mersin’de Müslüme, Diyarbakır’da Narin, Tekirdağ’da Sıla, İstanbul’da Şirin. Ülkenin dört bir yanından gelen bu acı haberlerin son bulmasını, çocukların maruz kaldığı fiziksel, cinsel istismar ve ihmale karşı kendilerini nasıl savunabileceklerinin etkin bir biçimde öğretilmesini, “Aile kutsaldır.” İlkesinin hiçbir şekilde istismar olaylarında uygulanmaksızın, “Aile içinde olan aile içinde kalır” mantığından uzaklaşılmasını, yaşanan olaylarda faillerin en ağır cezayla cezalandırılarak caydırıcılığın arttırılmasını gönülden diliyoruz” şeklinde konuştu.
Çocukların daha sağlıklı ve gelişimlerine uygun bir yaşam sürdürmeleri için gerçek/tüzel kişilerin her birinin siyaset üstü bir anlayışla meseleye bakmaları gerektiğinin altını çizen Erçolak, çocuk katılımlı politikaların geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.