10 Şubat Dünya Bakliyat Günü kapsamında değerlendirmelerde bulunan AHBİB Başkanı Veysel Memiş, “İnsan beslenmesinde bitkisel proteinlerin yüzde 22’sini, karbonhidratların yüzde 7’sini, hayvan beslenmesindeki proteinlerin yüzde 38’ini, karbonhidratların yüzde 5’ini bakliyat ürünleri karşılıyor. Nohut, fasulye, mercimek, bezelye ve bakla gibi bakliyat ürünleri ulusların gıda güvenliği için hayati önem taşıyan besin kaynağı olarak öne çıkıyor. Bakliyat ürünleri çevreye sağladığı katkılardan dolayı geleceğin gıdası olarak öne çıkıyor.” dedi.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2016 yılındaki genel kurulunda 44 ülkenin onayı ile 10 Şubat’ın “Dünya Bakliyat Günü” ilan edildiğini, bu özel gün sayesinde bakliyat çeşitlerinin sürdürülebilir tarıma, beslenme güvenliğine ve iklim değişikliğiyle mücadeleye katkılarının küresel ölçekte daha fazla ön plana çıkarıldığını kaydeden Başkan Veysel Memiş, iklim dostu tarım politikalarının yaygınlaştırılmasında da bakliyat ürünlerinin önemli roller üstlendiğini kaydetti.
“NADASA BIRAKILAN TARIM ARAZİLERİNİN BAKLİYAT EKİMİYLE DEĞERLENDİRİLMESİ ELZEMDİR”
10 yıllık tahminlerde Türkiye’deki bakliyat üretiminin dünya ortalamasının 10 puan altında kaldığını vurgulayan Veysel Memiş, 2024 yılı verilerine göre ülke genelinde üretim miktarının 1 milyon 345 bin ton düzeyinde gerçekleştiğini ifade etti.
Anadolu’nun bakliyatın anavatanı olduğuna ve orijinal ürün olarak Türk bakliyat ürünlerinin eşsiz lezzetiyle tüm dünyada tercih edildiğine dikkati çeken Veysel Memiş, ülke genelinde geçen yıl 750 bin 700 ton bakliyat ihracatından 637 milyon dolar gelir sağlandığını kaydetti. Başkan Veysel Memiş, şunları söyledi: “Besin değeri açısından et ürünlerine eş değer protein sağlayan bakliyat ürünleri bir insanın ihtiyaç duyduğu enerjinin yüzde 15-20’sini karşılıyor. Obezite, diyabet ve bazı kronik hastalıklarla mücadele, dolayısıyla sağlıklı bir yaşam için haftada en az 3 kez bakliyat tüketilmesi uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor. Bu doğrultuda, ülkemizde bakliyat üretiminin artırılması büyük önem teşkil ediyor. Ülke genelinde 4 milyon ton işleme kapasitesine sahip ihracatçı firmalarımız hammadde sıkıntısı yaşıyor, bu durumda arz açığının kapatılması için nadasa bırakılan tarım arazilerinin bakliyat ekimiyle değerlendirilmesi elzem hale geliyor. Sektör olarak üretimin artırılmasına yönelik stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç duyuyoruz. Aynı tarlada üç yılda bir bakliyat ekiminin teşvik edilmesinin, hatta zorunlu hâle getirilmesinin büyük fayda sağlayacağını düşünüyoruz. Tarım arazilerimizi nadasa bırakmak yerine bakliyat ekimiyle değerlendirirsek yaklaşık 1,3 milyon ton olan yıllık üretim miktarını iki katına yükseltebiliriz. Bunu sağladığımızda ekipmanı güçlü, işleme kapasitesi yüksek, müşterisi hazır sektörümüz, hem iç pazarın ihtiyacını uygun fiyatlarla karşılayabilecek hem de yüksek ihracat rakamlarına ulaşarak ülkemize çok daha fazla döviz kazandıracaktır.” (Haber Merkezi)