Sokaktan iktidara seslendiler: “Geleceğimiz için ayaktayız” | Güney Gazetesi Mersin

Sokaktan iktidara seslendiler: “Geleceğimiz için ayaktayız”

Mersin’de Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyeleri son iki haftada yaşanan gözaltı ve tutuklamalara karşı ses yükseltti. ‘Kayyuma hayır irademe saygı duy’, ‘Genel grev, genel direniş’, ‘Karanlığa teslim olmayacağız’, ‘Tutuklamalar, soruşturmalar, gözaltılar bizi yıldıramaz’ şeklinde sloganlar atan yurttaşlar, ‘Emeğimiz, haklarımız, geleceğimiz ve demokrasi için ayaktayız’ yazılı pankart açtı.

Sokaktan iktidara seslendiler: “Geleceğimiz için ayaktayız”


ELVAN PEHLİVAN

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB üyeleri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, kayyum uygulamaları ve gözaltı süreçlerine karşı birlikte ses yükseltti.

Özgür Çocuk Parkı’nda düzenlenen eyleme Mersin’deki sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler de destek verdi. Açıklamayı KESK Dönem Sözcüsü Kemal Göçmen okudu.

Göçmen, “Bugüne kadar binlerce kez söyledik. Bir kez daha söyleyelim. Emeğin haklarını korumanın, kazanımlarını kalıcı hale getirmenin yolu demokrasinin, adaletin, hukukun üstünlüğünün, barış ve kardeşliğin tesis edilmesinden geçmektedir.  Ancak Türkiye’de uzun yıllardır ülkeyi yönetenler emeğe, emekçilere sırtını dönmüştür. Dolayısıyla demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü gibi temel değerler de bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yıllardır yok sayılmaktadır.  Son aylarda, özellikle son iki hafta içinde yaşanan gelişmeler ise mevcut iktidarın ülkeyi hızla zifiri bir karanlığa sürüklediğini göstermektedir.  Seçme ve seçilme hakkımızdan sendikal hak ve özgülüklerimize, düşünceyi ifade özgürlüğünden toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımıza, haber alma hakkımıza kadar en temel hak ve özgürlüklerimiz ayaklar altına alınıyor.  Bugün geldiğimiz yer; en temel hak ve özgürlüklerimizin yok sayıldığı, baskıların, şiddetin, hukuktan yoksun soruşturmaların, gözaltıların ve tutuklamaların olağanlaştığı yerdir” dedi.

 

“ÜLKE ÖYLE BİR HALE GETİRİLDİ Kİ, SOKAK RÖPORTAJINA KATILAN YURTTAŞLAR DAHİ CEZAEVİNE KONULUYOR”

 

AKP iktidarının ülkeyi yönetememe krizi yaşadığını söyleyen Göçmen, bu nedenle iktidarın baskıcı politikalarının ve hukuksuzluğun daha da arttığını söyledi. Göçmen, “Bunun için; Bir yıl önce halkın oylarıyla seçilen yüzlerce belediye başkanı ve meclis üyesi hakkında yeni yeni soruşturmalar açılıyor, yerlerine kayyumlar atanıyor. Bunun için; özerk, bilimsel, demokratik bir üniversite isteyen öğrencilerinin kampüslerinin önüne TOMA’lardan barikatlar kuruluyor. Yüzlerce üniversite öğrencisi şafak vakti yurtlarına, evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Bunun için; “Boykot” yaparak üniversiteleri özgürleştiren öğrencilere destek için akademisyen ve öğretim elemanlarının katıldığı bir günlük iş bırakma kararı alan Eğitim-Sen’in yöneticilerine ev hapsi cezası veriliyor. 65 bine yakın üyesiyle dünyanın en büyük barolarından biri olan, hukukun ve adaletin yılmaz savunucusu İstanbul Barosu’nun yönetimi görevden alınıyor. Halkın gerçekleri görmesi engellenmek isteniyor. Muhalif basın hedef alınıyor. Gerçeği halka ulaştırmak isteyen gazeteciler tutuklanıyor. Ülke öyle bir hale getirildi ki, sokak röportajına katılan yurttaşlar hatta falcılar dahi iktidara, siyasilere hakaret gerekçesi ile gözaltına alınıyor, cezaevine konuluyor” diye konuştu.

 

“SAHTE ENFLASYONU İLE BASKILANMASI ÜZERİNDEN BİRİKTİRİLEN REZERVELER SADECE SON İKİ HAFTA DA BUHARLAŞMIŞTIR”

 

Tüm hukuksuzlukların, baskıların faturasının emekçilere kesildiğini dile getiren Göçmen, son iki haftada ülke ekonomisinin alt üst olduğuna dikkat çekti.  Göçmen, şunları söyledi:

“Borsa taban, döviz kurları ise tavan yapmıştır. Kurdaki yükselişi engellemek için son iki haftada 25 milyar dolara ulaşan bir döviz rezervi satılmıştır.  Böylece son iki yıldır işçilerin, emekçilerin, emekliklerin, asgari ücretlilerin yani hepimizin maaşlarının, ücretlerinin TÜİK’in sahte enflasyonu ile baskılanması üzerinden biriktirilen rezerveler sadece son iki hafta da buharlaşmıştır.  Bu tablo doğrudan hepimizin sofrasına yansıyacak yeni zamların, açlık sınırına dayanmış maaşların, ücretlerin daha da erimesinin habercisidir.  Emeğin haklarının yok sayıldığı, demokrasinin, hukukun, adaletin kırıntılarının dahi ortadan kaldırılmak istendiği sancılı bir süreçten geçiyoruz.  Bizler meslek odaları, sendika üyeleri ve tüm halk katmanları olarak bu karanlık tabloda hepimiz kaybetmeye devam ediyoruz.

Bizler en temel haklarımızı yok sayan, emeğe kölelik dayatan bu düzeni kabul etmiyoruz. Bu nedenle ayaktayız. Omuz omuza mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok. Ülkeyi yönetenlere de buradan çağrıda bulunuyoruz. Yeter artık. Barışçıl protesto hakkını engellemekten vazgeçin. Bu hakkı kullanmaktan başka bir şey yapmadığı için gözaltına alınanları, tutuklananları serbest bırakın. Üniversite öğrencilerinin, çocuklarımızın üzerinden ellerinizi çekin. Hukuktan yoksun şafak baskınlarına, gözaltı ve tutuklamalara derhal son verin. Bizler demokratik bir ülke ve insanca yaşam için haklarımız ve geleceğimizden vazgeçmeyeceğiz.”