ABİDİN YAĞMUR
Mersin Teknopark’ta devlet teşviklerinden faydalanarak faaliyet yürüten, yaklaşık 30 çalışanı olan bir yazılım firması, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarına katılan ve resmi izin günü olduğu için işe gelmeyen bir çalışanı haksız yere işten çıkarmak ve çalışanı işyerinde, onlarca kişinin gözü önünde darp etmekle suçlanıyor.
Savcılığa intikal eden olay, söz konusu firmada 18 aydır yazılım girişimcisi olarak çalışan Mehmet Can Üstül’ün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarına katılmasıyla başladı.
O gün kutlamalara katılan ve resmi izinli olduğunu düşündüğü için işyerine gitmeyen Üstül, 2 mayıs sabahı 9’da işyerine giderek her zamanki gibi faaliyetine başlamak için hazırlık yaptı. Üstül’e, önce savunma yazması söylendi, daha sonra da iş akdinin feshedildiği belirtilerek ofisten çıkması istendi. Üstül, resmi bir evrak sunulmadan çıkmayacağını belirtince, iddiaya göre, şirket ortakları ve insan kaynakları müdürü tarafından darp edilerek dışarı atılmak istendi. Çağrı üzerine ofise gelen polis tarafları karakola davet ederken taraflar birbirini suçladı.
“İŞTEN ÇIKARILDIĞIMA DAİR RESMİ BELGE İSTEYİNCE BENİ DARP ETTİLER”
Mehmet Can Üstül o gün yaşananları şöyle özetledi: “1 Mayıs’ta işe gitmeme hakkımı kullandım. İşe gitmediğim için de 2 Mayıs sabahında savunma istediler. Ben savunmamı 17.30’a kadar yazacağımı söyleyip avukatımı aradım. Avukatımdan savunma yazısını bekledim. Sonrasında masama geçtim. Savunmamı hazırlarken masamın başında gelip beni işten zorla çıkarmaya çalıştılar. Ben savunmamı yazacağımı söylemiştim ama savunmamı yazmaktan feragat ettiklerini söylediler. Ben yine de yazacağımı söyledim. Ardından kollarımdan tutarak, beni zorlayarak, darp ederek, tartaklayarak, işyerinde odaların arasında kovaladılar. Ben haklarımın olduğunu söyledim. Savunmamı yazacağımı söyledim. Ama savunma yazmamı beklemediler. Beni personel değilsin artık diyerek zorla masamdan kaldırıp odaların arasında kovaladılar. En son mutfağa sığındım. Tekrardan yakaladılar. Tekrardan kollarımdan tuttular, morarttılar. Ben polisi çağıracağımı söyledim. Polise kamera kayıtlarının silinebileceği şüphesini ilettim. Polis geldi, benden ifade aldı. Olayın nerede nasıl yaşandığına dair ifade aldı. Sonrasında polislerin isteğiyle dışarı çıktım. Polisi kendileri çağırmadı, ben çağırdım. Ardından da karakola ifade vermeye, sonrasında ise darp raporu almaya gittim. Bana iftirada bulundular. Haksız bir şekilde işten kovdular. Benden işten çıkıp gitmemi istediler ama ben işten çıkış bildirgesini ya da yazılı bir belge vermelerini istedim. Vermediler. Ardından beni tartaklamaya darp etmeye başladılar.”
ÇALIŞAN DARP RAPORU ALDI, ŞİRKET İDDİALARI REDDETTİ
Mehmet Can Üstül, şirketin ortaklarından D.E ve insan kaynakları sorumlusu B.A tarafından darp edildiği iddiasıyla polise ve savcılığa başvururken Toros Devlet Hastanesinden darp raporu aldı.
Yazılım şirketi ise, 1 Mayıs günü resmi tatil olsa da Mehmet Can Üstül’ün izin talebinin reddedildiğini, buna rağmen işe gelmediği için hakkında tutanak tutulduğunu ve iş akdinin feshedildiğini, fesih kararına rağmen işyerine gelen Üstül’ün tartışma çıkarması üzerine polisi kendilerinin çağırdığını iddia etti.
“KAZARA DEĞİL, KASTİ OLARAK SIKMIŞLAR”
Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Hattının gönüllü avukatlarından Derya Demir, “2 Mayıs sabahında Mehmet Can arkadaşımızın telefonuyla olaya dahil oldum. 1 Mayıs’ta işe gitmediği için 2 Mayıs sabahında savunmasının istendiğini söylediler. Ben de savunmayı yazacağımı, 10-15 dakika içinde savunmayı göndereceğimi söylemiştim. Daha savunma istemelerinin üzerinden 2 dakika geçmeden tekrar beni aradı. Burada galiba saldırı olacak diye korktuğunu söyledi. Ben de yine çok vakit kaybetmeden olay yerine gittim. Gittiğimde polis gelmişti ve orada, işyerinin önünde Mehmet’le görüşüyorlardı. Aynı sırada Teknopark yetkilisi de ne olduğunu öğrenmeye çalıştı. Daha sonra 50. Yıl Polis Karakoluna giderek şikayetçi olduk. Ve ardından polis nezaretinde Mehmet Can’ın darp raporu alındı. Davanın açılacağını düşünüyorum. Çünkü Mehmet’in iki kolunda da morluk vardı. Ciddi anlamda sıkmışlar. Ve çok kasıtlı bir şekilde yaralamışlar. Öyle kazara, yanlışlıkla olan bir şey değil” ifadelerini kullandı.
“RESMİ TATİLLERDE ÇALIŞMA KONUSU TARTIŞMALI”
İşçinin resmi tatilde işe gitmemesinin hukuki bir tartışma konusu olduğunu ifade eden Derya Demir, “Resmi tatilde çalışacağım onayı veren işçinin resmi tatillerde çalışması gerektiği söyleniyor ama şöyle bir durum var. Bir iki yıl önce şirkete geliyorsunuz önünüze bir sözleşme konuluyor. Orada hiçbir müzakere şansınız yok. Mecburen kabul ettiğiniz bir şey. İş sözleşmelerindeki beyan açık onay değildir. Velev ki açık onay var ve işçi resmi tatilde işe gitmedi. İş Kanunu çok açık. Ahlak kurallarına aykırılığı düzenleyen maddede işçinin devamsızlığı var. Ama o madde şunu söylüyor: Ya işçi 2 gün üst üstte mazeretsiz şekilde işe gitmeyecek. Ya ayda toplam 3 defa mazeretsiz olarak işe gitmeyecek ya da resmi tatilden sonraki günde işe gitmeyecek. Örneğin 1 mayısta resmi tatilde işe gitmedi, 2 mayısta da gitmezse ancak iş akdi feshedilebilir. Ama Mehmet arkadaşımız 2 mayısta işinin başındaydı. Yüksek ihtimal, yaka paça çıkarılmasının neden devamsızlık tutanağı tutulmak istenmesiydi. Eğer 2 mayısta işe gelmediğini kanıtlasalardı o zaman haklı fesih olacaktı. Bir günlük devamsızlık fesih sebebi değildir. İş mahkemesine dava açtığımızda kazanacağımızı düşünüyoruz.” İfadelerini kullandı.