Mersin 2020’den umutlu! | Güney Gazetesi Mersin

Mersin 2020’den umutlu!

MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, umutlu beklentilerle girdikleri 2020 yılının ilk ayının, ulusal ve uluslararası alanda birçok olumsuzlukla geçtiğini, ekonomik istikrarsızlığın Türk iş dünyasını doğrudan etkilediğini belirti. Mersin’e, bölgeye ve Türkiye’ye inandıklarını vurgulayan Kızıltan, “2020 olumsuzluklarla başladı ama böyle gitmeyecek ve inanıyoruz ki, Mersin’in ve ülkemizin geleceği parlak olacak” dedi.

Mersin 2020’den umutlu!


MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, bir açıklama yaparak 2020 Ocak ayını değerlendirdi ve bu yıldan beklentilerini anlattı. 2020 yılından ekonomik ve siyasi anlamda her düzeyde umutlu beklentiler içinde olduklarını, ancak yılın ilk ayının beklenmedik olumsuzluklarla başladığını ifade eden Kızıltan, özellikle küresel gelişmelerin Türkiye’ye doğrudan veya dolaylı etkilediğini vurguladı. Ocak ayında başlayan ABD-Çin ticaret anlaşması gerginliğinin bu olumsuzlukların ilk ve çok erken gelişmesi olduğuna işaret eden Kızıltan, “2019 yılının tüm dünyada yaşanan ve çok da parlak olmayan ekonomik gelişmelerinin ülkeleri dış ticaret anlamında daha da agresif yapacağını tahmin ediyorduk. Korumacılıklar zaten başlamıştı. Ancak bu sert ekonomik tavırların dünyanın en büyük iki ekonomisinden biri olan ABD ve Çin arasında başlaması iyi bir haberci olmadı. Buna ek olarak yine ocak ayı içinde ABD-İran gerilimi ve General Süleymani suikastı ile bölgenin yine riskli hale gelmesi, bu coğrafyada bulunan Türkiye için ikinci kötü haber oldu. Anında başlayan pazar ve petrol fiyatlarının istikrarsızlığı bizi doğrudan etkiledi” ifadelerini kullandı.

“Küresel ve bölgesel gelişmelerden etkileniyoruz”
Çin’de başlayan ve dünyaya yayılan korona virüsünün de şimdiden dünya için beklenmedik bir olay olduğunu kaydeden Kızıltan, “2020’ye büyüme umutlarıyla giren Türkiye’nin Suriye’den sonra Türkiye-Libya gerilimi ile bölgesel sorunlarla tekrar karşı karşıya gelmesi ise yine dış etkenlerin ve uluslararası gelişmelerin ülkemize yansımalarından biri oldu ve sonuçlarının nereye dayanacağını hesap edemiyoruz. Akdeniz’de sorun yaşadığımız alan sadece doğu değil, orta Akdeniz’e kadar genişledi. Bu noktada Avrupa’nın Libya konusundaki tutumu ve demokratik eğilimli bir hükümet yerine darbeci bir generali destekleyen görüntüsü ise söz konusu ulusal çıkarlar ve enerji kaynakları olunca batılı ülkelerin ne kadar ikiyüzlü politikalar izlediğini bir kere daha gösterdi” değerlendirmesinde bulundu.

“Elazığ depreminde kardeşlik bağlarımızla yaralarımızı sardık”
En üzücü gelişmenin ise Elazığ depremi olduğunun altını çizen Kızıltan, depremle Türkiye olarak acil ve etkin bir önlem alınması gerektiğini bir kez daha gördüklerini kaydetti. “Elazığ depremi sonrası bir olduk, beraber olduk ve yaralarımızı sardık” diyen Kızıltan, ancak depremin bir uyarı daha verdiğini belirterek, ”Bu işin artık ihmale ve beklemeye tahammülü yok. İnşaat ve kentleşme anlamında artık depreme göre bir plan hazırlamak zorundayız: çünkü depremin değil, yanlış yapılan binaların insanı öldürdüğünü bir kez daha gördük” dedi.

“İthal ikamesi daha etkin ve teşvik edilen bir politika olmalıdır”
2019’da yavaşlayan ekonomi çarklarıyla azalan tüketim ve sanayi üretimi sonucunda artan işsizliğin Türkiye’nin temel ekonomik sorunları olduğuna dikkat çeken Kızıltan, şöyle devam etti: “Ne yazık ki, 2020 Ocak tahmini rakamları da buna paralel gidiyor. İthalatın azalması ve bunun cari açığın düşmesine neden olması güzel ama ithalatın azalmasının tüketimden ziyade, daha çok sanayi üretiminin azalmasıyla oluşması güzel bir haber değil. Bu ithalatın yerine yerli malını koymayı başaramamamız da ayrı bir sorun. Daha önce ithal edilmekte olan malların, uygulanan koruyucu ve özendirici önlemlerle yurt içinde üretilmesini öngören bir sanayileşme stratejisi daha etkin hale getirilmelidir. Türk sanayisi bunu yapabilecek güçtedir.”

“Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisiyiz. Umutlu olmalıyız”
Her türlü sıkıntıya rağmen, umutlu olduklarını vurgulayan Kızıltan, Mersin’e ve iş dünyasına güvendiklerini ifade etti. Üretimin devam ettiğini, az da olsa ihracatın arttığını dile getiren Kızıltan, küresel ekonominin büyüyemediği bugünlerde bunların küçümsenecek şeyler olmadığını belirtti. Kızıltan, “Hala en büyük pazarımız Avrupa. Yani kaliteli üretiyoruz. İthal ara malı ikamesini başarırsak, ürünlerdeki yerlilik payını daha da arttırmayı başarırsak, buna bir de katma değerli, markalaşmış, yüksek teknolojili üretim mantığını ekleyebilirsek, bu kara bulutları dağıtmayı başarırız. Ülkemiz ekonomik anlamda dünyanın en büyük 17’nci, Avrupa’nın en büyük 6’ncı ekonomisidir. ABD ve Çin, hatta Avrupa’nın büyük ekonomileri bile ekonomik sorunlarla boğuşurken elbette bizim de sorunlarımız olacak. Türk iş dünyasının en etkin parçası olan Mersin iş dünyası olarak hiç bir umutsuzluk içinde değiliz. Gördüğümüz olumsuzluklar gerçekçi olmanın ve ülkemiz adına önlem almanın, çözüm üretmenin bir çabasıdır. Küresel ve bölgesel gelişmelerin bir anda çözüm kaynağı olamayabiliriz ama kendimizden kaynaklanan eksikleri gerçekçi anlamda görerek, sorunları halı altına süpürmeden en azından bizimle ilgili sorunlarımızı çözebiliriz. Tüm çabamız budur” ifadelerini kullandı.

“Yeni Ekonomi Bölgelerine destek verilmelidir”
Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesine ilişkin yürüttükleri çalışmalara da değinen Kızıltan, bu çerçevede bölge illerin odalarını ziyaret ettikleri bilgisini verdi. “Amacımız Doğu Akdeniz’i Türkiye’nin ekonomik anlamda yeni Marmara’sı yapmaktır” diyen Kızıltan, şunları kaydetti:
“Bu vizyonumuza destek verildiğinde Marmara’yı da geçecek bir potansiyelden bahsediyoruz. Doğu Akdeniz ve hinterlantında 15 üreten kent var. Sayısız üniversite ve teknopark var. Yani bilim, bilgi ve insan kaynağı var. Sayısız OSB var. Yani, üretim var. Türkiye’nin en büyük limanı Mersin limanı ve hızla kapasitesi artan gelişen bir İskenderun limanı var. Yani, lojistik, dünyaya açılan kapılar, ihracatın merkezi burada. Türkiye’nin en büyük Çukurova ve Amik ovaları burada. Yani, geleceğin savaşlarının odak noktası ve ulusal güvenlik meselemiz olacak olan tarım ve gıda var. Kalkınma planımızda bölgesel kalkınmaya vurgu yapılıyor. Bunu çok önemiyoruz. Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesi, bölgesel kalkınma planının hayata geçirilmesi için bir rol model olacaktır. Türkiye’nin buna ihtiyacı vardır.”
Kızıltan, Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesinin hayata geçmesi durumunda neler olacağını da şöyle açıkladı: “Türkiye’nin ihracatı ikiye katlar. İşsizlik yarı yarıya azalır. Ülke homojen büyür ve zenginleşir. Bölge zenginleşir ve göç sorunu azalır. Zenginlik Anadolu’ya yayılır. Sosyal huzur daha çok sağlanır. Küresel gelişmeler bizim elimizde olmayabilir ama bu bizim elimizde. Bölge kentleri, bölge ticaret ve sanayi odaları, bölge yerel yönetimleri ve bölge illerimizin kalkınma ajansları bir araya gelmek zorundadır. Elbette nihai desteği devletimizden bekliyoruz ama bunu başlatacak olan bizleriz. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu hedef için bölge kentlerimizi tek tek geziyoruz. Aynı çaba ve vizyonu bölge kentlerimizden de bekliyoruz. Kentimize, bölgemize ve ülkemize inanıyoruz. Sorunlar var ama çözümler de var. 2020 böyle başladı ama bu çabayı ortaya koyabilirsek böyle gitmeyecek ve inanıyoruz ki Mersin’in ve ülkemizin geleceği parlak olacaktır.”