Hasan Küçük
Mersin Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Nevzat Demirci, Türkiye Futbol Federasyonu ile Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) Mersin Şubesi tarafından düzenlenen ‘Sürekli Antrenör Gelişim Semineri’nde “Bağımlılıkla Mücadeleye Sporun Olumlu Etkileri” konulu bir sunum yaptı. Demirci sunumunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Bir insanın sağlıklı olmasının tek başına fiziksel olarak sağlıklı olması demek olmadığını ifade eden Demirci, “Yada ruhen sağlık olması demek değildir. Bir bütün olarak değerlendirdiğimizde insanların hem fiziksel hem ruhsal hemde sosyal yönden iyilik halinde olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu açıdan baktığınız zaman bağımlılığı nasıl tanılıyoruz. Bağımlığın içerisinde sosyal biyolojik, sosyolojik konuları içerdiğini görüyoruz. Bir kişinin bağımlılık davranışlarının çoğunun özellikle depresif bir duruma tekabül ettiğini görüyoruz. Hangi kişilik tipine sahibiz. Hangi sosyal sınıfa hangi ekonomik sınıfa, hangi etnik sınıfa gibi bütün bu kavramların bağımlık davranışın tehdidi altında olduğunu görüyoruz ki bu da aslında önemli noktalardan birisi” diye konuştu.
“BAĞIMLILIK BEYİN HASTALIĞIDIR”
“Bağımlılık öncelikle neyi etkiliyor. Vücudumuzu kontrol eden mekanizmalar nedir diye baktığımızda aslında beyin kavramı ön plana çıkıyor. Yani bağımlılık bir beyin hastalığıdır” diyen Demir, “Bağımlılık beynimizi nasıl etkiliyor diye baktığımızda özellikle bağımlılığa yol açan maddelerin beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı olduğunu görüyoruz. Delilik, erken bunama, hafıza kaybı, korku evham, depresyon veya davranışlarımızdaki bozukluk ölüm isteği, intihar gibi birçok kavramların aslında beyin kimyası üzerindeki olumsuz etkilerinden dolayı insanların bu tür bir psikolojik sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Bağımlı olan bir kişinin beyin görüntüsüne baktığımız zaman özellikle bağımlılıktan önce ve bağımlılıktan sonra beyin görüntüsüne baktığınızda beynin kimyasındaki değişiklikleri rahatlıkla görebiliyoruz. Bağımlılıktan sonraki beyin kimyasında ciddi anlamda bozulmaların meydana geldiğini görüyoruz. Bağımlığın beynimizi olumsuz etkilediğini düşündüğümüzde bu bağımlığını içini hangi kavramlar dolduruyor diye baktığımızda tutkunluk, alkol, tütün, kumar, yeme bozukluğu, davranış bozukluğu ve teknolojiye bağımlılık. Son zamanlarda özellikle cep telefonu bilgisayar, televizyon facebook taki ilkokul çağına kadar inen ve çocuklarımızın bağımlılıkla karşı karşıya kaldığı temel sorunlardan biri olarak karşımıza çıktığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kişinin kullandığı madde, süre, miktar ne olursa olsun hem sosyal hem psikolojik, hem biyolojik boyutlarının her birinin de bir kişide bulunuyor olmasının aslında o kişinin bir probleminin var olduğunun tespiti olduğunu vurgulayan Demir, “Bu kişi bağımlılığa bir adım yaklaşmıştır. Bağımlılık döngüsüne baktığımız zaman özellikle bir kereden bir şey olmaz ya da bir daha asla veya ben bağımlı olmam veya istersem bırakırım, bu meret bırakılmaz. Bırakmak zorundayım, artık bırakacağım, bıraktım bir daha başlamam gibi bir bağımlılık döngüsü içinde olduğunu görüyoruz. Bir kereden bir şey çıkmaz diyoruz ama bir kereden çok şeyin çıktığını görüyoruz. Bağımlılıkla ilgili. Yapılan bir çok araştırmada yaktığı ilk sigarasını tamamen bitiren bir gencin yüzde 85’i maalesef sigara bağımlısı olduğunu görüyoruz. Yapılan çalışmalar bize bunu söylüyor” şeklinde konuştu.
“BAĞIMLILK 21. YÜZYILIN İNSANLIK SORUNUDUR”
Bağımlılıkla ilgili yanlış bilinenler hakkında bilgi veren Demirci şöyle devam etti: “Ben bağımlı olmam diye başlamak, bir kere kullanmaktan bir şey çıkmaz, ara sıra kullanmakla bir şey olmaz, esrar alkol ve sigaradan daha tehlikeli değildir düşüncesi, ben kontrol edebilirim düşüncesi, benim iradem güçlüdür, herkes kullanıyor ve bir şey olmuyor sadece zayıf bireyler bağımlı oluyor, uyuşturucu sadece kullanan kişiye zarar veriyor gibi düşüncelerden hareket ettiğimizde aslında hatayı burada yaptığımızı görüyoruz ve bağımlılığa giden yolun bu yanlış düşüncelerle pekiştiğini görüyoruz. Bağımlılık yapan maddeler vardır ve hep var olacaktır o zaman bağımlılık 21. Yüzyılın önde gelen insanlık sorunudur.”