“Sessiz kaldığımız için problemler Mersin’e taşınıyor” | Güney Gazetesi Mersin

“Sessiz kaldığımız için problemler Mersin’e taşınıyor”

Mersin’in var olma hikayesinin başladığı Akdeniz ilçesinin sorunlarının çözümü için görev yapan Akdeniz Kent Konseyi, kenti sıkıntılara, sorunlara karşı ses çıkarmaya çağırdı. Konsey Başkanı Mustafa Erim, “Bu şehirde çok garip şeyler oluyor. Bunlara sesimizi çıkaramadığımız için ülkede ne kadar problem var ise Mersin’e taşındı. Örneğin balık çiftlikleri gibi.” dedi.

“Sessiz kaldığımız için problemler Mersin’e taşınıyor”


HASAN KÜÇÜK

 

Akdeniz Kent Konseyi yönetimi, Nobel Oteli’nde düzenlediği basın toplantısında basınla buluştu. Toplantıda konseyin çalışmaları ve projeleri hakkında bilgilendirme yapıldı.

 

“KENT KONSEYLERİ KENTİN SESİDİR”

Konsey Başkanı Mustafa Erim, çalışmaları ile ilgili yaptığı sunumun başlangıcında öncelikle Kent Konseyleri’nin ne iş yaptığının yeterince bilinmemesinden dert yandı.

Erim, Aslında Kent Konseyleri ismini çokça durduğumuz ama doğrusu ben Kent Konseyi Başkanı olduktan sonra da her gittim yerde eski dostlarımla, arkadaşlarımla konuşmalarımda hep “Kent Konseyi nedir, ne iş yapar” sorusu ile karşılaştım. Dolayısıyla konsey aslında hem şehrimizin, hem ülkede de ne yaptığı, niteli çok da bilinmeyen yada uzun yıllar belediyelerin yan kuruluşu gibi görülmüştür. Aslında kent konseyleri hepimiz biliyoruz ki sivil yapının yönetime ortak olması, yönetimle ilgili düşünceleri ve projelerini açıklaması. Yani şehrin sesidir aslında konseyler. Konseyler belediyelerin kuruluşu olmuş olsaydı yönetmeliklerde, kent konseyleri belediyelerin idari şeması içine bir yere oturtulmuş olurdu. Ama konseyler belediyelerin idari yapısı dışında. Belediye ile ilişkilendirilerek kurulan, toplumun tüm kesimlerini temsil eden, tüm siyasi partilerin, Sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini alan ve bunu belediyeye, topluma yansıtan, bulunduğu ilçenin sesi ve vicdanı olan kuruluşlardır.

Akdeniz Kent Konseyi Başkanlığına seçildiğimde şunu söyledim; konseyi kağıt üzerinde kurulmuş bir konsey olmasına asla razı olmayacağım ve böyle bir şey yapmayacağım dedim.

Konseyi faal, belediye ilgili proje üreten, bunların dile getiren, mücadele eden bin yapı olarak faaliyete geçirdim. Haddimizi de bilmeliyiz. Biz belediye yönetimi değiliz. Görüş sunan, yanlış gördüklerimiz ile ilgili itiraz eden, doğru şeylerde de belediyelere tavsiyede bulunan kuruluşlarız. Kent konseylerinin iki çizgisin bilmek lazım. Ne belediyenin emrinde ne de belediyeleri yöneten bir kuruluşuz. Konseylerin çok rahat çalışabilmesinin en rahat yolu belediye ile iyi ilişkisine bağlıdır” diye konuştu.

 

“AKDENİZ, BÜTÇESİNİN 3 KATINA HİZMET VERİYOR”

Konseyin yapısı ile ilgili de bilgi veren Erim, gündüz nüfusu 1 milyon, gece nüfusu ise 250 bin civarında olan Akdeniz’in, devletten aldığı bütçe desteğinin 3 katına hizmet vermeye çalıştığı için doğal olarak tökezleyen bir ilçe olduğunu aktardı. Başkan Erim, “30 Mayıs’ta göreve başladık ve yönetim kurulu üyelerimizi mümkün olduğu kadar farklı kesimlerin bir araya gelmesi ile oluşturmaya çalıştık. 30 kişinin üzerindeki yönetimimizde her siyasi partinin temsilcisi görev almakta. Ve mümkün olduğu kadar şehir ile ilgili olan insanları içimizde görmek istiyoruz. Yönetimi kurulumuzda olup olmaması çok da önemli değil, şehir ile ilgili sözü olan her arkadaşımız konseye davetlidir, bu görüşlerini bizimle paylaşabilir” dedi.

 

“AKDENİZ İÇİN UZUN SOLUKLU ÇALIŞMALARA İHTİYAÇ VAR”

Daha sonra konseyin faaliyetleri ve projeleri hakkında bir sunum yapan Mustafa Erim, Mersin’in en dezavantajlı yerlerinden biri olan Akdeniz ilçesi için çok uzun soluklu çalışmalara ihtiyaç olduğunu belirtti.

“Konsey bünyesinde Kadın, Engelliler ve Gençlik Merkezlerimiz ile 6 çalışma grubumuz var” diyen Erim, “Yani 100’e yakın insan bu şehirde belediye hiçbir görevi, geliri olmaksınız yürütme, danışma, meclis ve çalışma grupları bünyesinde ‘belediye için ne yapabilirim’ düşüncesiyle çalışıyor. Kent konseyleri iyi çalışır ise şehirler için bir şanstır” şeklinde konuştu.

 

MERSİN’İN KORUMA PLANI 7 YILDIR BEKLİYOR!

Özellikle kentin imarı ile ve koruma alanlarının üzerinde durarak bu alandaki çalışmalara önem verdiklerinin altını çizen Mustafa Erim, konuyla ilgili şunları söyledi; “Şehir, Koruma Amaçlı İmar Planı’nın çok farkında değil. Oysa bunlar SİT alanlarındaki tarihi yapıları nasıl koruyabileceğimize dair planlardır. Mersin’in  koruma amaçlı imar planı 1999’da onaylanmıştır. Şuanda bir planımız var mı var, peki bu plan şehrin gelişimine karşılık verecek düzeyde mi? Değil. O yüzden 2012’de yeni bir plan gündeme geldi ama 7 yıldır plan bir firmaya ihale edilmesine ve Büyükşehir ile Akdeniz belediye meclislerinden çıkmasına rağmen Adana Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na gönderilmedi. Bu yüzden halen beklemede.

 

KENT MERKEZİ ÇÖKTÜ

Kent merkezinde Tren İstasyonu’ndan itibaren iki kilise arasındaki bölge SİT alanıdır. Burayla ilgili planın yenilenmesi lazım. Bununla uğraşılmadığı için tarihi kent merkezi çökmüştür. Özel kararlar almadıktan, otopark düzeni, kent içindeki sistemi düşünmeyi planlamadığınız için tarihi kent merkezi çöküyor ve kent parkomat uygulamasına geçmek zorunda kalınıyor.

Burayla ilgili cesurca ticari kararlar almadığımız için Forum ya da Marina açılıyor ve esnaf oraya kayıyor. Tarihi kent merkezinin ihyası ile çarşı toparlanacaktır.

 

“SESSİZ KALDIĞIMIZ İÇİN PROBLEMLER MERSİN’E TAŞINIYOR”

Bu şehirde çok garip şeyler oluyor. Bunlara sesimizi çıkaramadığımız için ülkede ne kadar problem var ise Mersin’e taşındı. Örneğin balık çiftlikleri gibi.

Tarihi Çankaya okulu Mersinin tarihine tanıklık etmiş bir yapıdır. Ama bu yapı ticari alan olarak ilan edilmiş, konut ve ticaret alanı olarak 1/5 binlik planda işaretlenmiş. Pek çok tarihi yapıyı bunların farkına varmadığımız için kaybettik. Bu yapıyı şehrin gündem getirmek, şehrin sahipliğini sağlamak anlamına gelir, biz de bunu sağladık ve itiraz ettik. Belediyelerde bu yanlışın düzeltilmesi için harekete geçtik. Okulun Akdeniz Belediyesi’nce talep etmesini sağladık. Yapı tamamen Akdeniz Belediyesi’ne geçtiğinde burası Mersin’in eğitim tarihini sergilendiği bir müze olması talebimiz var. Bu yapının bir başka, şahsa değil şehrin bütünün gezebildiği bir yer olması talibimizdir”. 

 

“ÇAVUŞLU DERESİ İÇİN TARAFLARI BİRARAYA GETİRDİK”

Öte yandan şehir ile ilgili problemlere kaygısız kalmayarak çözüm noktasında önemli çalışmalar yaptıklarını da vurgulayan Erim, “İnsanları rahatsız eden DSİ Çavuşlu Kanalı’nın Akdeniz’e kadar gelen Siteler Mahallesi’ndeki sorunlar için de çalışma yaptık. Ttüm tarafları biraraya getirdik. Aslında bu Akdeniz Belediyesi’nin işi değil ama belediye, TEDAŞ, DSİ ve MESKİ’yi bir araya getirerek çözüm arayışına gidildi. Taraflar söz verdi ve mesafe alındı. Ama çalışmalar tamamen bitmedi, takibimiz devam ediyor.

 

ÜRETİCİ KADINLAR İÇİN SATIŞ MERKEZİ TALEBİ

Ayrıca Üreten kadın Güçlü Akdeniz Projemiz aslında çarşıyı canlandırmak için herkesin adım attığı ama geçici tedbirlerle çarşının kurtarılamayacağını bize gösteren çalışmalardandır Halk Eğitim’de ciddi çalışmalar yapan kadınlarımızın ürünlerini satabilecekleri alanlar yok. Bu amaçla bir sergi açtık ve kadınlarımız insanlarımız ile bir araya geldi. Ama bu kalıcı olmadıktan sonra el ürünlerinin değerlenmesi mümkün değil. Belediyeden kadınların sürekli satış yapabileceği bir merkez talebinde bulunduk

Ayrıca Akdeniz’de kütüphanesiz okul kalmaması için de çalışmalar yaptık. 10 binin üzerinde kitap dağıttık.

Gençlik Merkezimiz, “MahalleMİS” projesini hayata geçirdi. Öncelikle en zor mahalleyi seçerek Siteler’den işe başladık.

Mersin’in hikayesi burada, Akdeniz’de başladı. Herkes bir çaba içinde ama tüm bunları bir araya getirmemiz lazım Bu şehrin bu projelere ihtiyacı var” şeklinde konuştu.