Hasan KÜÇÜK
Koronavirüs tedbirleri kapsamında ilan edilen sokağa çıkma yasağı nedeniyle bu yıl 1 Mayıs’ta alanlarda olamayacak olan emekçiler 1 gün önceden taleplerini dile getirmek için basın açıklaması yapmak istedi. Polis, bu nedenle Cumhuriyet Alanı’na gelen Emek Demokrasi Platformu bileşenlerinden yaklaşık 40 kişiden önceden izin alan 10 sözcünün alana girebileceğini belirtti. Yaşanan tartışmanın ardından izni olan 10 kişi alana girerken Çevik Kuvvet ekipleri barikat kurarak kalan 30 kişinin girmesini engelledi.
“YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İSTİYORUZ”
Basın açıklaması arada polisler olduğu halde yapıldı. Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Kemal Göksoy, yeni bir toplumsal düzen istediklerini belirtti.
Emekçilerin egemen olduğu bir düzen olsa idi salgına karşı toplumun sağlığını, işini ve geçimini koruyacak gerçek bir mücadele verirdik” diyen Göksoy, “Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma acilen durdurulurdu. Çünkü yaşamaktan, insandan daha önemli hiçbir şey olmazdı. Salgın süresince herkesin işi ve geçimi devletin güvencesinde olurdu. İnsanlar yaşam savaşı verirken elektrik, su, doğalgaz faturalarından KDV, kredilerden faiz toplamak asla akla gelmeyeceği gibi, temel ihtiyaçlar salgın riski boyunca devlet tarafından karşılanırdı. Tümüyle kamu kontrolündeki sağlık kuruluşları, yurttaşların tamamına, istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız sağlık hizmeti sunardı. Salgına karşı önlemler üç beş patron örgütü ile değil, işçilerle, kamu emekçileriyle, hekimlerle, mühendislerle, akademisyenlerle beraber belirlenirdi. Ölçü patronların karları değil aklın ve bilimin ışığında toplumun korunması olurdu. Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere tüm zorunlu işlerde çalışanlar haftalarca koruyucu ekipman beklemez, insanlarımızın ölümü ve hastalanması engellenirdi” diye konuştu.
“DÜZENİ DEMOKRASİDEN BARIŞTAN YANA DEĞİŞTİREBİLİRİZ”
Toplumları hastalığa, dünyayı ekolojik krizlere, üretenleri açlığa, işsizliğe, güvencesizliğe mahkum eden bu düzenin Türkiye’nin sırtına bir yük olduğunu anlatan Göksoy şöyle devam etti: “Bu düzenin çarkları bizim emeğimizle, aklımızla, bilgimizle dönüyor, öyle ise biz bu düzeni emekten, demokrasiden, barıştan yana değiştirebiliriz. İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen kuracağız. Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği yeni bir toplumsal düzen kuracağız. Her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve ötekileştirmeye karşı eşit yurttaşlığın, yurtta, bölgede ve dünyada barışın benimsendiği yeni bir toplumsal düzen kuracağız.