Yol uzun, dert büyük | Güney Gazetesi Mersin

Yol uzun, dert büyük

Anadolu’daki bin yıllık geleneği sürdüren Sarıkeçililer’in, yaz mevsiminin yaklaşmasıyla Konya ve Karaman’daki yaylalara başlattıkları göç sürüyor. Sarıkeçililer göç yollarının daralmasından ve hayvancılıktaki yüksek girdilerden dert yandı.

Yol uzun, dert büyük


ÖZEL-HABER / Hasan KÜÇÜK

Göç Eden Sarikeçililer Türkmenler Dayanışma Ve Kültür Derneği İbrahim Yağal, Güney’e yaptığı açıklamada,  kışı Gülnar, Silifke ve Mut’ ta geçiren Sarıkeçili Yörüklerinin bir süre önce göçe başladığını ve Mut’u geçerek Karaman sınırına girdiğini  söyledi.

 

“GÖÇ YOLLARIMIZ DARALIYOR”

155-160 hane olan Sarıkeçili Yörüklerinde 70 bin tane keçi bulunduğunu anlatan Yağal, devenin ise sadece 2 ailede kaldığını kaydetti. Yazın, Karaman- Kazımkarabekir’den tutun Konya’ın Ilgın İlçesi sınırlarına çeştili bölgelerde kaldıklarını anlatan Yağal, göç yollarının daralmasından dert yandı. Yağal, “Göç yollarımızda her sene değişik projeler yapılıyor. Artık hazine arazilerin ekiliyor, kiralamalar var. Bu nedenle bizim hayvan otlattığımız, konaklama yaptığımız sahalar daralıyor. Bunun yanında Orman Müdürlüklerinin gençleştirme, aralama, deneme tesisi, rehabilitasyon, yangın şeridi gibi kendi projeleri var. Bunlar yapılırken bizim geçiş yapmamız konaklama yapmamız hiç dikkate alınmıyor” şeklinde konuştu.

 

 

“ÇÖZÜM ODAKLI BİR ŞEY YAPILMIYOR”

Bundan 3-4 yıl önce Orman Genel Müdürlüğünden mühendisler gönderilerek yaz-kış ve

göç yollarında konakladıkları noktaların koordinatlarının alınarak rapor hazırlandığını ancak çözüm odaklı kalıcı hiçbir şey yapılmadığını ifade eden Yağal, “Bu raporu, bu sene kışın Damızlık Koyun Keçi Üreticileri Birliği’nin proje toplantısına katılan Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’ye verdik. Bu nedenle geçen Nisan ayı içinde Konya bölgesindeki köylerdeki yerli hayvanların tespit edilmesi ve hayvan sayılarına göre o bölgeden otlatım sahası verilmesi arta kalan yerlerin ise dışarıdan gelen hayvancılara verilmesi yönünde orman müdürlüklerine bir yazı gelmiş. Hepsi bu kadar. Buda çok üzerine düşülen bir konu değil. Düzende bir değişiklik yok. Bakan’a üs t yazı ile verdiğimiz rapora bir cevap verilmesini beklerdik ama bize bir cevap gelmedi” diye konuştu.

 

“İZİNLİ OTLATIM ÇIKTI ORMANCILARDAN KAÇMAZ OLDUK”

Tek kârlarının izinli otlatımın çıkması olduğunu vurgulayan Yağal, “Bu nedenler ormancıdan şeften kaçmaz olduklarını söyledi.  Otlatım sıkıntılarının her geçen gün arttığını belirten Yağal,

“Devletin ormanı hep sizin deniliyor ama hayvan otlatacağımız alan yok piyasada. Her sene bir proje yapılıyor. Bizler devletin yaptığı işe karşı değiliz. Biz devlete projesine saygı gösteriyoruz devlette bizim hayvancılığımızı göz önünde bulundurarak proje yapsın” dedi.

 

 

“YERLİLERİN MARABASI BİLE OLAMIYORUZ”

Sarıkeçilerin konaklama yaptığı, hayvan otlattığı yerler köylerin uç noktaları olmasına rağmen zaman zaman muhtarlarla sorun yaşadıklarını ifade eden Yağal, “Ne kadar uğraşırsak uğraşalım sorun yaşıyoruz. Bunun çözümü için Bakanın emir vermesi valiliklerin genelge yayınlaması ve köy muhtarlarının halkını bilgilendirmesi gerekir. Tapulu arazisinin dışında hiçbir köy halkının hakkı yoktur. Bu önce köy halkının kafasına sokulması gerekir. Muhtarların kafasına sokmak lazım ki oradaki hayvancının ancak benim kadar hakkı olması lazım. Ama biz Konya’ya gittiğimiz zaman oranın yerlisinin ben marabası bile olamıyorum. O mantık devam ettiği müddetçe bunu hiç kimse çözemez. Sarıkeçililerde ömür boyu huzurlu bir hayvancılık yapamaz. Konya bölgesinde bu sorunlarla karşılaşıyoruz. Mersin bölgesinde ise projelerin Orman Müdürlükleri tarafından planlı yapılmasını istiyoruz. Halk faydalansın diye ormanda rehabilitasyon sahası açıyorlar. Kaç tane açtılar ama bir tane halkın faydalandığı yok. Sadece makilik ormanı hayvana yasak ettiler” ifadelerini kullandı.

 

“HERKES ORMANI KULLANIYOR MAĞDUR OLAN BİZ OLUYORUZ”

Ormanlardaki çalışmaların kendileri de göz önüne alınarak yapılmasını isteyen Yağal herkesin aklına geldiği gibi ormanı kullanması sonucu kendilerinin mağdur olduğunu söyledi.

Yem ve girdi fiyatlarının yüksekliğinin bütün hayvancılar için büyük bir sorun olduğunu anlatan Yağal şöyle devam etti: “Çok pahalı olan yemlerden bütün hayvancılar şikayetçi. Yemin çuvalı 90 TL olmuş. Kurbanlık besleyeceğiz. Kurbanlık için malı geçen yıl 900-1000 TL’ye aldık. Ağustos ayından beri ilacı, hapı, yemi idi çobanı idi en azından 300-400 TL koydu. 200-300 TL Kurban Bayramına kadar bir daha koyacak. 1000 TL’den aldığı hayvanı 1600 TL’den aşağı mal edemeyecek. Maliyeti yükselten yem. Hayvan başı 250-300 TL’lik yem yedireceğim. Bunun karşılığında en azından belli bir rakamda alım garantisi verilmesi lazım. Et fiyatlarını hala aşağı çekmeye çalışıyorlar o zaman yem fiyatlarını da aşağı çeksinler.  Yüksek yem fiyatlarından genel olarak bütün hayvancılar şikayetçi. Süt inekçiliği yapanlarda şikayetçi. İnek boğazından gireni göğsünden çıkaramıyor. Böyle olduğu, masraflar kurtarmadığı için hayvancı hep ağlar” şeklinde konuştu.

 

 

“UCUZ MALİYETLİ YEM VERİLSİN”

Üretim teşviği kapsamında sadece dişi hayvanlar için tanesi 27 liradan anaç hayvan parası yatırıldığını belirten Yağal şunları söyledi: “Biz bütün hayvanlara yem veriyoruz. Bunlar vatandaşın yarasını sarmaya yetmiyor. Bize onu yapacağına belli bir fabrikadan ucuz maliyetli yem versinler. Vatandaşın aldığı teşvik hayvana ilaç parası olarak bile yetmiyor. Hayvan ilaçları pahalı. Bunun yerine fatura karşılığı aldığımız yemin yarısını versinler. Maliyeti düşük hayvan yetiştirelim o zaman. Devletimiz eti  de kedisi kesip vatandaşa versin. Nasıl her şeyin tanzim satış mağazaları varsa bunu da kendisi kesip satabilir.”