Hâlâ enkaz altındayız! | Güney Gazetesi Mersin


Hâlâ enkaz altındayız!





Tarih: 5 Şubat 2025 Çarşamba 17:23

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri İsmail Oğuz, 6 Şubat depremlerinin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada ne merkezi idarenin ne de yerel yönetimlerin depreme hazırlık konusunda adım attığını söyledi. Oğuz, depremden etkilenen yurttaşların güç koşullarda yaşam savaşı vermeye devam ettiğini vurguladı.

ABİDİN YAĞMUR
Oğuz, resmi açıklamalara göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği depremlerde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının açıklamalarına göre 39 bin 441 binanın deprem anında yıkıldığını, yıkılan binalarla birlikte 271 bin 892 binanın ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini vurguladı.

 

“DEPREME KARŞI HİÇBİR ÇALIŞMA YAPILMADIĞI ORTAYA ÇIKTI”

 

“Depremde yaşanan kayıplara ve yıkımlara ilişkin tüm veriler aradan geçen iki yılın sonunda hala açıklanmış değildir” diyen İsmail Oğuz, “6 Şubat depremleri, başta deprem olmak üzere yaşanan onca doğa kaynaklı afetten hiçbir ders alınamadığını hem merkezi idarenin hem de yerel yönetimlerin depreme hazırlıklı olmak adına yapılması gereken hiçbir çalışmayı yapmadıklarını en acı şekilde gözler önüne sermiştir. Çöken binaların altında kalıp kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımız devletin ilgili kurumlarının koordine olamaması, arama kurtarma çalışmalarının sağlıklı yürütülememesi nedeniyle göz göre göre can vermiştir. Hayatta kalmayı başaranlarsa tek kelimeyle kaderleriyle baş başa bırakılmıştır” dedi.

 

“SİYASİ İKTİDAR SİSTEMİN EKSİKLİKLERİNİ GİZLİYOR”

 

6 Şubat depremlerinde başta AFAD olmak üzere kurumlar arasındaki koordine eksikliğinin can kaybının artmasına neden olduğunu ifade eden Oğuz, “Bu 2 yıla dönüp baktığımızda üzülerek görüyoruz ki ilk gün hangi sorunlarla boğuşuyorsak bugün de hala aynı soruları çözmeye çalışmaktayız. Depremi önleyici tedbirler almayan siyasi iktidar, depremden sonra uyguladığı kararlar ile yıkımın boyutunu daha da büyüterek yurttaşlarımızı bir kez daha karanlığın içinde bırakmıştır. Deprem bölgesinde insanlarımız eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve sağlıklı su hakkı gibi pek çok hak ve kamusal hizmetten hala mahrum kalmaktadır. Vatandaşlarımızın bir kısmı insani gereksinimlerin yeterince dikkate alınmadığı geçici barınma alanlarında, bir kısmı hasarlı evlerinin önüne kurdukları çadırlarda, barakalarda ağır kış koşullarında yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Yalnızca depremle yıkılan 11 ilimiz değil, bizler, koca bir ülke olarak hala enkaz altındayız. Üstelik bu enkazın altında yalnızca insanlarımız, şehirlerimiz değil, devletin tüm mekanizmaları kurum ve kuruluşları da kalmıştır.  Siyasi iktidar ise, sürecin sorumluluğunu üstlenmek yerine, depremin büyüklüğünü ve yıkıcılığını gerekçe göstererek, sistemin eksikliklerini gizlemeye çalışmaya, suçu ısrarla başkasına atmaya devam etmektedir” dedi.

 

“DEPREMZEDELER KADERLERİYLE BAŞBAŞA BIRAKILDI”

 

Afeti bir felakete dönüştüren bu anlayış ve politikalar sürdürüldüğü sürece bir deprem ülkesi olan Türkiye’de buna benzer daha pek çok acıyla burun buruna olacağımızı vurgulayan Oğuz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kamuoyunca bilinen bir geçekliktir; deprem sonrası yurttaşlarımız kendi kaderlerine terk edilmiştir. O dönem gösterilen dayanışma ve bireysel çabalarla hayatta kalma mücadelesi bugün de bin bir güçlükle sürdürülen bir yaşam mücadelesine dönüşmüş durumda.  Gerek deprem öncesi alınmayan tedbirler gerek deprem sonrası yapılmayan müdahaleler açıkça gösteriyor ki afeti bir felakete dönüştüren siyasi iktidarın uyguladığı rantçı, piyasacı politikalardır.  Bu politikalar sermayenin kâr hırsını insan yaşamının önünde tutmaktadır.  Bu politikalar memleketi bir şantiyeye dönüştürerek yalnızca yandaşlarını kalkındırmaya yöneliktir. Bilim ve tekniği dikkate almadan, ilgili kurumların fikirlerine başvurmadan insan yaşamını, doğayı, tarihimizi sömüren politikalardır.  Eğer TMMOB’nin raporları ve önerileri dikkate alınsaydı, mühendislik, mimarlık ve plancılık hizmetleri bir prosedür haline getirilmeseydi, kentleşme ve barınma politikaları kamucu bir anlayışla oluşturulsaydı, TMMOB ve bağlı Odaları yapı tasarım, üretim ve denetim süreçlerinden dışlanmasaydı yaşadığımız acıların boyutu bu düzeyde olmazdı.


 



ANASAYFA
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

guneygazetesi.com © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA