Ocak ayı rahim ağzı kanseri farkındalık ayı olarak belirlenmiş olup dünyanın birçok ülkesinde hastalığa dikkat çekmek üzere farkındalık etkinlikleri düzenlenmektedir. Rahim kanseri, kadın üreme organlarını etkileyen en yaygın kanser türüdür. Bu kanser türü endometriyal kanser olarak da adlandırılır; çünkü vakaların yaklaşık %90'ı rahmin iç zarı olan endometriyumda başlar. Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre, yaklaşık 100 kadından 3'üne hayatlarının bir noktasında rahim kanseri teşhisi konur. Rahim kanseri olan kişilerin %80'inden fazlası, teşhisi aldıktan sonra 5 yıl veya daha uzun süre hayatta kalır. Rahim kanserinin belirtileri ve semptomları genellikle kanserli olmayan durumlar ile aynı özellikleri taşıdığından kolayca gözden kaçabilir. Rahim kanserinin ne kadar yaygın olduğunu anlamak, farkındalığı korumanıza ve tıbbi yardım almanıza yardımcı olur. İnsanların ne yedikleri ve nasıl yaşadıkları (yaşam tarzı alışkanlıkları) kanser gelişimiyle ilişkili başlıca değiştirilebilir risk faktörleridir. Sağlıklı bir vücut ağırlığına sahip olmak, doğru besinleri tüketmek ve düzenli egzersiz yapmak yalnızca kalp-damar sağlığı için değil aynı zamanda kanserin önlenmesi için de önemli kabul edilir.
OBEZİTE: Yağ dokularında depolanan yağ, rahim kanserini yönlendiren östrojen öncüllerini üretebilir. Yaklaşık 90 kg’dan fazla ağırlık, riski 7 kat kadar artırabilir. 2007 yılında yapılan 1,2 milyon kadına ait verilerin analizinde, vücut kitle indeksindeki her 10 birimlik artışın rahim kanseri riskinde yaklaşık 3 katlık bir artışla ilişkilendirildiği görülmüştür. Obezitenin kanser riskini artırabileceği diğer mekanizmalar arasında glikoz düzenlemesinin bozulması ve vücutta bir enfeksiyon durumun teşvik edilmesi yer alır.
OMEGA-3 YAĞ ASİDİ: Omega-3 lipidlerinin genellikle anti-inflamatuar (iltihap önleyici) etki gösterdiği bilinmektedir. İnflamasyonun tümör başlangıcında ve sağ kalımında önemli bir rol oynadığı göz önüne alındığında, omega-3 yağ asitleri kanser önleme ve tedavisi bağlamında önemli ölçüde ilgi görmüştür. Balık yağı takviyeleri tüketen kadınların rahim kanseri riskleri %37 daha düşük bulunmuştur. 3500'den fazla kadını kapsayan daha büyük bir çalışmada, yağlı balık tüketen kadınların %40 daha düşük rahim kanseri riskine sahip olduğunu bulunmuştur. Bu omega-3 yağ asitlerinin gen ifadesini ve östrojen metabolizmasını değiştirerek, insülin duyarlılığını iyileştirerek ve iltihabı azaltarak kanser gelişimini önlediği düşünülmektedir.
AKDENİZ DİYETİ: Dünyadaki en sağlıklı beslenme tarzlarından biri, Akdeniz bölgesi nüfuslarının geleneksel bir diyet modeli olan "Akdeniz Diyeti"dir. Bu diyet tam tahıllar, sebzeler, meyveler, zeytinyağı, balık üzerine yoğunlaşır ve ılımlı süt ürünleri ve şarap tüketimiyle birleştirilir. Akdeniz diyeti obezite, kalp-damar hastalığı ve kanser dahil olmak üzere günümüzün en önemli rahatsızlıklarının riskini azaltır. Buna göre, Akdeniz bölgesindeki rahim kanseri oranları Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi 'Batılılaşmış' toplumlardakinden daha düşüktür ve bu etkinin en azından kısmen bu bölgelerdeki diyet farklılıklarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bir çalışmada, doymuş yağ, hayvansal yağlar ve rafine karbonhidratlar açısından zengin olan "Batılı" diyete uyumun, rahim kanseri geliştirme riskini %60 oranında artırmasıyla ilişkilendirilmiştir. Kırmızı et tüketimine bağlı rahim kanseri geliştirme riski üzerine vaka-kontrol çalışmalarından elde edilen mevcut verilerin analizinde, günde 100 gramdan daha yüksek kırmızı et tüketiminin rahim kanseri riskini %84 oranında artırdığı sonucuna varılmıştır.
C VİTAMİNİ: Birçok çalışmada askorbik asidin rahim kanseri geliştirme riskini önemli ölçüde azalttığı bildirilmiştir. C vitamini tümör hücresi ölümünün artırarak ve bağışıklık sistemi eylemlerini düzenleyerek tümör biyolojisi üzerinde etki göstermektedir. Artan C vitamini tüketimi yalnızca rahim kanseri insidansını azaltmakla kalmaz, aynı zamanda daha agresif hastalık derecelerine ilerlemeyi de önler.