Prof. Dr. Erkan Aktaş  | "Seküler Bir Gelecek: Türkiye ve Orta Doğu’nun Toplumsal Barışı İçin Gereklilik" | Güney Gazetesi Mersin


Prof. Dr. Erkan Aktaş 

Tarih : 15.04.2025
E-Mail :

"Seküler Bir Gelecek: Türkiye ve Orta Doğu’nun Toplumsal Barışı İçin Gereklilik"


Sekülerizm, toplumların özgür, eşit ve barışçıl bir şekilde var olmalarını savunan evrensel bir ilkedir. Bu ilke, bireylerin dinî inançlarının kamusal alanda etkisiz kılınmasını öngörür, ancak bu, dinin varlığını reddetmek anlamına gelmez. Aksine, sekülerizm, dini inançlara saygı duyarak, toplumsal uyumun ve barışın sağlanması için bir araç olarak öne çıkar. Dinlerin de evrensel olma iddiaları olsa da, tarihsel olarak dinî öğretilerin toplumsal çatışmalar yarattığı ve birleştirici değil, bölücü bir rol oynadığı gözlemlenmiştir. Özellikle Orta Çağ’da ve yakın tarihlerde, dinî ayrılıklar toplumsal çatışmaların artmasına neden olmuştur. Günümüzde de, özellikle Orta Doğu coğrafyasında, sekülerizmin din düşmanlığı olarak algılanması bu yanlış anlamanın bir sonucudur.

 

Osmanlı İmparatorluğu, kuruluş ve yükselme dönemlerinde daha seküler bir yapıya sahipti. Devletin yönetimi, farklı etnik ve dini gruplara belirli bir hoşgörüyle yaklaşarak, toplumsal çeşitliliği kabul ediyordu. Bu dönemde, Osmanlı toplumu çok dinli, çok kültürlü bir yapıyı benimsemiş ve devlet, farklı din ve mezheplerin bir arada var olmasına izin vermiştir. Ancak, Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi sonrası, Osmanlı İmparatorluğu’nda tek tipleşme eğilimleri artmaya başlamıştır. Bu dönemde, özellikle İslam'ın daha egemen bir rol oynamasıyla seküler yapıya uzaklaşılarak, dinin devlet işlerine etkisi arttırılmıştır.

 

Cumhuriyetin ilanıyla başlayan laiklik devrimi, modernleşme ve batılılaşma adına önemli adımlar atsa da, uygulamada bazı yanlışlıklar ve toplumsal uyumsuzluklar sekülerizmin gelişimini olumsuz etkilemiştir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Atatürk tarafından başlatılan laiklik devrimi, halkın günlük yaşamına tam anlamıyla entegre edilememiştir. Bu süreçte, sekülerizmin bir toplumun temel yapı taşı olabilmesi için daha kapsayıcı, daha eğitim temelli bir yaklaşım benimsenmesi gerekiyordu.

 

Laiklik devrimlerinin başlatılması sırasında, eğitim reformları ve köy enstitüleri gibi uygulamalar devreye girmiştir. Ancak, bu reformların etkinliği sınırlı kalmış, özellikle köy enstitülerinin kapanması, sekülerleşme sürecinin en büyük engellerinden biri olmuştur. Köy enstitüleri, köylülerin eğitilmesi ve seküler düşünce ile tanıştırılması amacıyla önemli bir adım olarak kabul ediliyordu. Fakat, bu kurumların kapanmasında emperyalist güçlerin de etkisi olmuştur. Dönemin dış politikaları, içsel reformların engellenmesine zemin hazırlamış ve sekülerizmin gelişmesi bu şekilde sekteye uğramıştır.

 

Özellikle Orta Doğu'da, sekülerleşme sürecinin yavaş olması, bölgedeki ulus devletler için büyük bir engel oluşturmuştur. Bu durum, sadece bölgesel iç çatışmaların artmasına neden olmamış, aynı zamanda ulus devletlerin birbirleriyle ortak hareket etme kapasitesini de azaltmıştır. Orta Doğu’nun zengin enerji kaynakları, dış güçlerin ilgisini çekmiş ve bölgedeki sekülerleşme eksikliği, bu ülkeleri daha da savunmasız hale getirmiştir. 1980 darbesi sonrasında Türkiye’de desteklenen Yeşil Kuşak Projesi, bu jeopolitik çıkarların ve sekülerleşme eksikliğinin bir sonucuydu.

 

Sekülerizm, din düşmanlığı değil, insanların özgürlüklerinin, eşitliğinin ve toplumsal barışının güvence altına alınması için bir araçtır. Seküler bir toplum, dinî ve mezhebi farklılıkları çatışmalara değil, toplumsal uyum ve barışa dönüştürebilecek potansiyele sahiptir. Laiklik, toplumsal çeşitliliği ve bireysel özgürlükleri destekleyen bir sistem olarak, ancak eğitimle, sosyal yapının seküler temeller üzerinde güçlendirilmesiyle sürdürülebilir bir hale gelebilir.

 

Sonuç olarak, Türkiye ve Orta Doğu'nun geleceği, ancak seküler bir bakış açısının benimsenmesiyle şekillendirilebilir. Bu, dinî ayrılıklardan bağımsız olarak daha adil, özgür ve barışçıl bir toplum yaratma yolunda atılacak en sağlam adım olacaktır. Türkiye’de ve Orta Doğu’da sekülerleşmenin tam anlamıyla sağlanması, sadece bölgesel istikrar için değil, küresel barış için de kritik öneme sahiptir.

 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 


 



ANASAYFA
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

guneygazetesi.com © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA