İçten içe gerçeği biliyor ve fakat çok dillendirmiyor olsak da esasında uzun yıllar oluyor bayramların ruhumuzda yarattığı o derin huzuru kaybedeli…
Buna karşın elle tutulmaz fakat gözle görülür, belki de mistisizmin yarattığı etki ile hemen herkeste olan biten her kötülüğe, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı illa ki bir umut besleme halleri birkaç günlüğüne de olsa halkımızı sarıp sarmalardı…
Ve ülkeyi yönetenlerin ve onların taşeronlarının kendilerinden olmayan herkese karşı takındıkları fütursuzluğu yok etmeyi ötekileştirmeyi, dil, din, ırk, soya sopa varan bölüp parçalamaya dönük tüm söz ve eylemleri bile bayramlar aracılığı ile unutulmaya çalışılır hep yeni ve temiz sayfaların açılacağı birlik ve beraberliğin bozulamayacağı duygusu bu ülke insanlarınca adeta somutlaştırılmaya çalışılırdı birkaç günlüğüne de olsa…
Hatta ve hatta Ulu Önder ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabe de belirttiği “İktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler” uyarısının haklılığını 1950’lerden bu yana yaşayan bu ülke insanları yine yeniden ve de her şeye rağmen gerek milli gerekse dini bayramlarda hem ülkesine hem de geleceğine dair umutlarını yenilemeye çalışır ve çoğunlukla da “bunlarda geçecek, tıpkı diğerlerinin geçtiği gibi”
“bakın son 75 yıla kim/kimlerin kirli ideolojileri ya da kendi koltuklarını koruma dertleri dışında ülkeye bir gramlık hayırları dokunmayanların hangi birinin yönetmeliği/ isteği sözü sazı kaldı, biz beraber birlik olmayı bilince, her biri fanilikleri içinde yok olup giderler/gittiler”
“sadece ve sadece ATATÜRK ve O’nun ülkenin geleceğine dönük çağdaş, laik, hukukun üstünlüğüne inanan ve bilim ışığında yürürken aynı zamanda da herkesin dini inançlarına saygılı evrensel doktrinleri dışında, diğerlerinden kaçının çağdışı, bilimden uzaklaşmış, sapkın fikirleri yol gösterici olabilmiş bu millete…
Kaçı şahsı, makamı ve maddiyatı elinin tersi ile itip vatan aşkı ile hizmet ettiği gerçeğini tarihe yazdırmış” denilirdi…dedik ve hala diyoruz da…
Amma velakin 75 yıldır sürüp giden haksızlıkların hukuksuzlukların liyakatsizliklerin, hoş görüşsüz ve sevgisizliklerin ve istedikleri kıvamdaki kindarlığı cahillikle taçlandıranların birbirlerini besleye besleye getirdikleri bugünlerimizde çapsızlıkta niteliksizlikte, adaletsizlikte cahillikte toplumu eşitleme çabalarında gösterdikleri performansları karşısında artık birkaç günlüğüne de olsa BAYRAMLARIN hiçbir birleştiriciliği, geleceği umut kırıntılarıyla besleyebilme gücü kalmadığı çok açık değil midir?.
Çok sert gelmiş olabilir bazılarınıza bu gerçek. Ama gerçeği görmemek ya da görmek istememek durumları acaba bugünleri yaşamamızda ki temel nedenlerden değil mi?
Daha on gün önce yaşadığımız Ramazan/Şeker Bayramında olan bitenlere azıcık bir bakmak ülkemizin hiçbir bayramında tat tuz bırakılmadığını, bu ülkeye bu topluma dönük umutların parçalanması için ne gerekiyorsa yapıldığını açıkça ortaya koymuyor mu?
Bayram günü sahnede ölen beni kesseniz kanımda yobazlığı kötülüğü göremezsiniz diyen hem yeteneği hem de çok çalışması, eğitimi ve kültürü ile ülkesine tutkun Volkan KONAK olmayı başarmış insan gibi bir insanın ardından yobaz tayfasının attığı mesajlar artık hangi bayramların birkaç günlüğüne bile olsa birlik dirlik ve huzur ortamını bırakır olduğunu söyletebilir ki!?
Yahu siyasetini, devrimlerini eleştirmeyi bir yana koyuyorum dünyanın başka hiçbir ülkesinde asla ve katta göremeyeceğiniz o ülkenin kurucu liderine yönelik soyu sopundan özel yaşamına kadar kusulan zehri, o pis dili, o mesnetsiz sözleri, o yalanı, o dolanı bu ülke çoktandır normalleştirmedi mi?
Bu sebeple BAYRAMLARIN o toparlayıcı sarıp sarmalayan gizli gücünün bile ortadan kaldırıldığını görmek için daha neler yaşatmaları ya da yaşamak gerekiyor
Ey güzel ülkemin uyumayı seven milleti…
Her kurumda çapsızlığın kindarlığın cehaletin ve k.ç yalamanın hüküm sürdüğü toplumlarda liyakatin anlamını bile unuttururlar bu da yetmez binlerce yılın imbiğinden süzülüp gelen ne dini bayramların ne de bir asırdır sövmeye doyamadıkları milli bayramların kadir kıymeti ve o gizemli gücü kalır ortada bari bunu unutma…
“Proje okul” garabetine geçmeden böylesi bir bakış ile tümden gelim yapmanın gerekliliği adına önce bu yazımı kaleme alıp ardından bayramdan önce başlayıp bir haftadır liseli çocuklarımızı bile politize ettikleri eğitim sistemini dolu dizgin nereye sürüklediklerini bu işin mutfağında olan biri olarak kaleme alacağım…
Bayramlarımızın yitirilen kudretine rağmen.