“Küçüktük masal dinlerdik, büyüdük masal dinliyoruz…”
Diyorlar ki:
- Avrupa bizi kıskanıyor!
- Asya bizi kıskanıyor!
- Afrika bizi kıskanıyor!
- Amerika bizi kıskanıyor!
- Almanya bizi zaten kıskanıyor!
- Kuzey, Güney, Doğu kıskanıyor!
- Batı bizi zaten kıskanıyor!
- Orta Doğu bizi zaten kıskanıyor!
*
Haberin var mı taş duvar?
Dünya âlem bizi kıskanıyor!
El âlem bizi kıskanıyor!
Herkes, cümle, cemi cümle, cümle âlem bizi kıskanıyor!
Yediden yetmişe, yedi mahalle, yedi düvel bizi kıskanıyor!
*
Lafla pilav pişerse deniz kadar yağı benden:
- Geri kalmış medeniyetler tarafından devamlı kıskanılan, imrenilen ülke olduk uçuyoruz(!)
Ne güzel!
Oh, mis!
*
“Küçüktük masal dinlerdik, büyüdük masal dinliyoruz...”
Tutkuyla bağlandığımız yalnız ve güzel ülkemizde masallardan masal beğen.
Bu masal başka masal.
Şimdi şimdi, bu defa gıcır gıcır harflerle diyorlar ki:
- Çok daha kıskanılan bir ülke olacağız!
*
Kıskanılan, bütün gözlerin üzerine çevrildiği ülkenin yurttaşı olmak ne zor şey yahu!
Aman nazara gelmeyesin Türkiye’m, el âlemden kıskanırım seni ben.
Elemtere fiş kem gözlere şiş.
Nazar eden patlasın.
Kıskananlar; Asya, Afrika, Avrupa, Amerika, dünya âlem çatlasın.
Diyorlar ya bazen:
- Bir Türk dünyaya bedeldir!
Peki madem: 1 Kuveyt Dinarı 124 küsur lira.
Şu hâlde dünyanın en değerli parasına sahip Kuveytliler iki kere çatlasın(!)
*
Sesim ulaşır mı bilmiyorum.
Ey Ümit Yaşar, kulakların çınlasın!
“Küçüktük masal dinlerdik, büyüdük masal dinliyoruz.” diye bir laf ettin, lafına takılmadık kimse kalmadı; masal anlatan anlatana. O masallar ki dinleyen dinleyene.
Ey Ümit Yaşar, Aziz Nesin’e selam söyle!
Az bile söylemiş!