Bülent Ufuk Ateş | DEV-GENZ’liler geliyor | Güney Gazetesi Mersin


SEYİRLİK

Bülent Ufuk Ateş

Tarih : 17.04.2025
E-Mail :

DEV-GENZ’liler geliyor


Sonuç anlamında yazacağımızı başta dillendirerek başlayalım. ‘Dindar ve Kindar Nesil Yetiştirme’ projesi çökmüştür. Gençlik, 68 kuşağının başlattığı, 78’lilerin kitleselleştirdiği, Gezi Direnişi’nde ayağa kalktığı yolda kararlılığını ve öfkesini göstererek yürümektedir.

Saray Rejimi, 18-19 Mart’taki saldırısıyla siyasal ve toplumsal muhalefeti tarumar etmek amacındaydı. Ancak atomize olmak yerine tüm muhalif güçler kitlesel ve birleşik direniş gösterdi. Beyazıt’ta barikatın yıkılmasıyla ‘yenilmez’ denen tek adam Erdoğan’ın yıkılabileceği sağdan sola tüm muhaliflerin ortak kanısı haline geldi.

Kıvılcımı yaktığı gibi önderliği de ele alan üniversite gençliğine liseliler de katılmakta gecikmedi. Bir ayı bulan eylemliliklerde yaşlılarca nesneleştirilmeye çalışılan gençler özne olduğunu duruşlarıyla kanıtladı.

68, öğrenci gençliğin düzene başkaldırısıydı. Elbette emeğin haklarını savunuyor, eşitlikçi, özgür bir Türkiye hayalini kuruyorlardı. Ancak işçi sınıfıyla organik bağ kurulamadı tezini savunanlardanım. Bugün ayağa kalkan gençler ise büyük ölçüde emekçi kimliğine sahipler ya da ona aday durumdalar. Üniversite öğrencilerine ‘yarı zamanlı okullu, yarı zamanlı emekçi’ diyebiliriz. Liseli gençlerin ise staj adı altında amansızca sömürüldüğü, iş cinayetlerine kurban edildiği bilinen gerçekler. Doğal olarak emek hareketiyle bağını kurabiliyor, söylemlerini bu anlayışla oluşturabiliyorlar.

Nitelikli eğitim alsalar da geçmiş yıllarda olduğu gibi sınıf atlama düşünü kuramayan gençlik var artık. Asgari ücretle çalışma ve işsizliğin kendilerini beklediğini bilince çıkarmışlar.

İktidar, ‘Dindar ve Kindar Nesil Yetiştirme’ projesini hayata geçirmek için yıllardır eğitimin kalitesini düşürerek cahilliğe övgüler düzmekten kaçınmadı. Üniversitelere belediyelerde olduğu gibi kayyum rektör politikasıyla bilim üreten hocaları tasfiye ederken yeni açılan apartman üniversitelerinde akademik birikimden yoksun kadrolarla yol almaya yönelindi.

Orta öğretimi imam hatipleştirme sonuç vermeyince niteliksiz eğitim uygulamaları devreye sokuldu. Zorunlu din dersleri ile dinsel içerikli ‘mecburi seçmeli’ dersler milli eğitimin politikası haline getirildi. Yetmedi, nitelikli ve köklü liseler ‘proje okul’ adı altında tasfiye edilmek istendi. Yani, anti bilim ve kalitesizlikte eşitlik devreye sokuldu.

Nitelikli eğitimin baş aktörü öğretmenlerin sözleşmeleri yenilenmeyip açığa alınınca lise öğrencileri ‘hocama dokunma’ diyerek ayağa kalktı. Öğrencilerin eylemlerine velilerin, mezunların, öğretmenlerin ve eğitim sendikalarının desteğiyle olayın boyutunun büyüdüğünü gördük. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde başlayan boykot başta olmak üzere eylemler Türkiye geneline yayıldı.

Mersin de geri kalmadı elbette. Mehmet Akif Ersoy Sosyal Bilimler Lisesi, Yusuf Kalkavan Anadolu Lisesi, Tevfik Sırrı Gür Anadolu Lisesi öğrencileri öğretmenlerine sahip çıkarken aslında düzene başkaldırıyordu.

19 Mart Darbe Girişimi’yle başlayan, milyonların katıldığı direniş AKP’nin toplumsal meşruiyetini yitirmesine yol açtı. Otokratik yönetimin yıkılması için gedik açılmıştır. Siyasi, psikolojik, ahlaki üstünlük muhalefete geçmiştir.

Ne ki; muhalefetin üstünlüğüne rağmen AKP-MHP ortaklığının yeni hamleler yapmayacağını beklemek ham hayaldir. Mahir Polat’ın esaretinin ev hapisliğine döndürülmesi, tutuklu gençlerin çoğunun özgürlüğüne kavuşması gibi geri adımlar atmışlardır. Ama yeni planlar yapmaktadırlar. Devlet gücünü kullanarak ders boykotu, tüketim boykotu, kitle gösterileri vb. eylemleri kriminalleştirmeye çalışmaktadır. Direnişi sönümlendirmek, otokrasiyi kurumsallaştırmak için ne tür atak yapacaklarını kısa zamanda göreceğiz.

Bahsettiğimiz karşı atağa toplumsal direniş öznelerinin yeni ve kalıcı yöntemler geliştirmesi gerekir. İlk elden direnişin içinde yer alan farklı sosyal, siyasal, ideolojik gruplar ayrışmamalıdır. Farklılıkların zenginlik olduğu ön kabul olmalı.

Sokakta biriken enerjiyi sıçramalı ve kalıcı gelişmelere yol açacak yöntemlerin başında forum ve meclis örgütlülüklerini yaşama geçirmek gelmekte. İstanbul’da başlayan mahalle, park toplantıları Mersin’de de gerçekleşebilir. Bunu yapacak potansiyelin kentimizde olduğunu düşünüyorum.

Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının yok sayılıp tutuklanmasıyla başlayan gelişmeler, gençliğin önderliğinde toplumsal direnişe dönüştü. Gözlemim odur ki, Deniz Gezmiş’in takipçileri arasında yeni önderler çıkacaktır. Şimdiye dek adlarını duymadığımız, kahramanlık sevdası taşımayan ama geleceğine sahip çıkan gençler.

Yakın zamana dek apolitik diye küçümsenen gençler biz yaşlıların tezini çürütmüştür. Gezi’de görünen yaratıcı zekâya sahip Z kuşağı yeni dönemin habercisidir. DEV-GENZ tanımlaması bunun müjdecisidir.

 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 


 



ANASAYFA
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

guneygazetesi.com © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA