Türkiye’de son yıllarda suç oranlarının, şiddet olaylarının ve toplumsal ahlaki erozyonun artması artık kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek. Bu gidişatın ekonomik, sosyal ya da kültürel sebepleri elbette tartışılır; ancak bir etken var ki, etkisi her evin içine kadar sızmış durumda: televizyon. Eskiden aileleri bir araya getiren, güldüren, düşündüren programlar varken, bugün ekranlardan taşan kavga, ihanet, şiddet ve yozlaşma, toplumun vicdanını adım adım aşındırıyor.
Oysa 1990’lı ve 2000’li yılların başındaki televizyon bambaşkaydı. “Bizimkiler”, “Süper Baba”, “İkinci Bahar”, “En Son Babalar Duyar” gibi dizilerde aile, sevgi, saygı ve dostluk temaları ön plandaydı. Komşuluk ilişkileri, dürüstlük, emek, vefa gibi değerler ekranlardan evlerimize taşardı. Cumartesi akşamları tüm aile birlikte izlerdi; kimse birbirinden utanmaz, çocuklar gözlerini kapatmak zorunda kalmazdı. Eğlence programları bile ölçülüydü. “Bir Başka Gece”, “İnce İnce Yasemince”, “Kim 500 Milyar İster?” gibi yapımlar hem güldürür hem öğretirdi. Televizyon, aileyi birleştiren bir köprüydü.
Bugünse aynı saatlerde ekranlar, kavga ve entrikanın arenasına dönmüş durumda. Gündüz kuşağında özel hayatların teşhiri, hakaretlerin reyting aracı hâline gelmesi, mahremiyetin tamamen ortadan kalkması, toplumun değer yargılarını altüst ediyor. Akşam kuşağında ise dizilerde şiddet, ihanet, cinayet, aldatma, mafya ilişkileri... Çocuklar artık iyi bir baba figürünü dizilerde değil, sadece hayal dünyasında görebiliyor. Televizyon, bir dönem örnek alınan karakterleri değil, yozlaşmanın simgelerini rol model olarak sunuyor.
Oysa medya bir milletin aynasıdır. Bugün bu aynaya baktığımızda, artık kendimizi değil; manipüle edilmiş, yapay bir toplumu görüyoruz. Televizyonun amacı eğitmek, yön göstermek, iyiyi ve güzeli hatırlatmak olmalıydı. Ama ne yazık ki, ekranlar artık insanları değil, değerleri tüketiyor.
Belki de yeniden huzurlu bir toplum olmanın ilk adımı, televizyonun sesini kısmaktan, hatta bazen kapatmaktan geçiyor. Çünkü bir zamanlar aileyi birleştiren ve toplumu eğiten ekran, şimdi ailelerin sessizce dağılmasına ve toplumun körelmesine tanıklık ediyor.