SEYİRLİK

Bülent Ufuk Ateş

Tarih : 22.10.2025
E-Mail :

Yükselen sektör: Çeteler


Dönemsel olarak kimi meslekler cazibelidir. Bir zamanlar doktorlar, mühendisler, avukatlar… toplumca beğeni toplardı, ebeveynler ve gençler bu alanları tercih ederdi. Sonraları yazılımcılık gibi teknolojiye dayalı meslekler gençlerin ulaşmak istediği hedeflerdi. Üniversitelerde bu eğitimleri veren bölümler açıldı, yurdumun her köşesinde, yüzbinlerce mezun verdi. Çoğaldıkça mesleğini yapmak isteyip de diplomalarını ellerine alanlar ya iş bulamaz hale geldi ya da asgari ücrete talim etmeye başladı.

Liberal yasalar işlemeye başladı bir kez daha ve yeni meslekler öne çıkmaya devam etti. Şimdilerdeyse bir çeteye kapağı atmak gençlerin ideali olmuş gibi görünüyor. Rol modeller var. Öyle ya; üniversiteden mezun belgesini almış abilerinin ‘ev genci’ olup babasından cep harçlığı almasını görüyorlar. Öte yanda ise lise terk arkadaşı altında son model otomobil, pahalı marka kıyafetler ile bolca para harcayarak hava atıyor.

Anlatmaya çalıştığımız bu tablo, ağırlıklı olarak yakın zamanda devrimcilerin egemen olduğu ‘varoş’ diye nitelenen yoksulların yaşadığı mahallelerde oluşuyor. Uyuşturucuya karşı mücadele veren, ranta dayalı ‘kentsel dönüşüm’e direnen abiler hapiste. Öne çıkanlar ise pusu kurularak öldürülmüş, Hasan Ferit Gedik örneğinde olduğu gibi.

‘Kurtuluşu kendi ellerinde gören 15-16 yaşındaki genç’ mafya da denen örgüte mensup mahalle arkadaşına ricada bulunuyor, kendisine de benzer olanak sağlanması için. Gerçi bu torpile de gerek duyulmayabilir. Çünkü devlet tarafından ‘organize suç örgütü’ diye tanımlanan yapı sosyal medyada ‘eleman aranıyor’ ilanları verebiliyor. Lüks yaşantı hayalini gerçekleştirmek için onlar da kapağı atıyor bir çeteye.

Çetenin adı da cazip. Çizgi film karakterleri Daltonlar, Red Kitler, Casperlar… veya anlı şanlı Çirkinler, Barış Boyun, Kaplanlar, Adanalı Baygaralar… ilk iş genellikle mahallesinde torbacılık oluyor.

Bilindiği gibi çeteler uyuşturucu ticaretinin yanı sıra yaralama, öldürme, kundaklama, gasp vb. işlerle de meşguller. Her bir işin ayrı fiyatı var. Tarifeler yine sosyal medya aracılığıyla herkese ulaşabiliyor.  Başı derde düşen iş insanı, siyasetçi, her türden vatandaş genellikle yurtdışında yaşayan örgüt liderine ulaşıyor. Bir hiyerarşi halinde iş ihale ediliyor. Kendini kanıtlamış, gözü kara genç işi kapıyor ve eylemi gerçekleştiriyor. Şanı da iyice artıyor elbet. Çünkü başardı (!) ve abileri ele vermedi. 3-5 yıl hapis yatsa da alemde saygınlığı yükseliştedir artık.

Saygınlığı ve ünü artan genç, girişimci ruha da sahipse kendi örgütünü kurmak için harekete geçiyor. Abi pozisyonuna yükseldiği için mahallesindeki gençleri etrafına toplayarak onların da düşlerini kurduğu yaşama ulaşması için olanak sağlıyor.

Dikkat edilirse, sürekli büyüyen istihdam alanı açılmaktadır. Çocuk denecek yaştaki gençlerin belindeki silah elindeki ekmeğe dönüşmekte. İşsizliğin her geçen gün arttığı ülkede milyar dolarların döndüğü sektör büyüdükçe büyümekte.

Ancak, naçizane görüşüm; alanda eşitsizlik hüküm sürmekte. Sektöre önceleri girip devasa boyutlara ulaşan grupların liderleri siyasal figürlerle çektirdikleri fotoğrafları yayımlayarak avantaj sağlamakta, güvence oluşturmaktadır. SS diye kodlanan büyük abiler, erki elinde tutan yetkililer sektörün yenilerini çağırıp poz verdirmelidir. Böylece fırsat eşitliği(!) bir ölçüde de olsa sağlanabilecektir(!)

Bir başka önerim eğitim alanında. İstihdamın arttığı alana nitelikli iş gücü kazandırmak amacıyla ‘meslek liselerinde çetecilik’ bölümü(!) açılmalıdır. MESEM uygulaması dahilinde bir gün okulda teorik dersler gören öğrenciler, 5 gün de büyük mafya gruplarında staja gönderilebilir. Usta öğreticiler, gençlerin basit yaralama, gasp gibi görece kolay işlerde pişmelerini sağlayabilir(!) Lider adayları için ise üniversitelerde akademik kürsü (!) konulabilir diye düşünüyorum. Ayrıca istihdam sağlayan bu sektöre mali teşvikler de verilebilir!

Uluslararası mafya grupları ülkemizde yatırım yaptığı gibi yerli ve milli çetelerimiz de başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde faaliyet göstermekte. Bütçe açığımızı kapatmak adına böylesi global olanakları, kazanç kapılarını görmek gerek (!)

Kentimiz adına bir üzüntüm var. Rakip komşumuz Adana’da bile önemli bir çete (Baygaralar) büyük işler yapmaktayken Mersin’in bu alanda güçsüz(!) olduğunu gözlemlemekteyim. Hatta kent dışından gelen çete mensupları iş adamlarımızdan haraç toplamakta, vermeyenlerin işyerlerini kurşunlamakta.

Küçük ölçekli yerel çetelerimiz var elbet. Ancak bunlar ya büyüklerin taşeronluğunu yapıyor ya da torbacılıkla geçimlerini sağlıyor. Mersinlilerin de anlı şanlı örgütleri neden olmasın(!) Bunun için kentimizin ileri gelenlerinin teşvikine ihtiyaç var. En büyük görev onlara düşüyor.

Umarım derdimi anlatabildim! Yükselen bu sektör toplumsal, sosyolojik değerlerimizi de değiştiriyor doğal olarak. Eskiden, ‘Kızımı ne doktorlar, mühendisler istedi de…’ sözünün yerini, ‘…ne çeteler talip oldu…’ almış bulunuyor.

Hayırlara vesile olsun!

(Bir süredir üzerinde çalıştığım film senaryosundan tadımlık bir alıntıyı siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedim. Afiyet olsun!)

 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 


 



ANASAYFA
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

guneygazetesi.com © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA