Toroslar feryat ediyor!
Duyan var mı?
Ne gezer!
Vahşi kapitalizmin para hırsı Torosların ekolojik dengesini bozacak!
Kimin umurunda?
Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız göreve gelir gelmez, Toroslar’ı çöplüğe çevirenlerle mücadele etmeye başladı.
Toroslar’a çöreklenen plastik atık imha fabrikalarını mühürledi.
Gün geldi tehdit yedi.
Ama yılmadı, geri adım atmadı!
Bir zamanlar Mersin’in en bakir alanlarından olan Toroslar’ı korumak önceliğiydi!
Toroslar delik deşik!
Vahşi madencilik almış başını gitmiş!
Her gün maden ruhsatı alan alana!
Devir onların devri!
Bilirsiniz siz kimleri kastettiğimi!
NOKTA.
*
Filmi biraz geriye saralım…
Önce sahilden başladılar!
Güzelim tarım alanlarını parsel parsel betona çevirdiler.
Narenciye bahçelerinin yerini adına ‘yazlık’ denilen ucube yapılar aldı.
1985’lerde başladı yağma.
Sonrasında Mersin-Silifke sahil bandı Çin Seddi’ne döndü.
Paragöz toprak sahipleri,
Açgözlü müteahhitler,
Ve de ceplerini doldurmak isteyen belediye başkanları!
El ele, kol kola yürüdü inşaat ruhsatları kapanın elinde kaldı.
Kimseler karşı çıkmadı.
Mimar mühendis odaları da izlemekle yetindi.
Ve de sahiller yağmalandı.
Kala kala Mersin’in cennet koylarından TİSAN kalmıştı, sonunda orayı da becerdiler!
Açgözlüler!
İnsanlar, insancıklar!
NOKTA.
*
Sahil bitti, şimdi sıra dağlara geldi.
Yani TOROS dağlarına!
Köylerdeki ruhsatsız yapılaşmayı saymıyorum bile!
İsteyen istediği kadar, dilediği inşaatı yaptı.
Sanki Vahşi Batı!
Abdurrahman Yıldız göreve geldi!
Başladı mücadeleye.
Ama nereye kadar!
Atı alan Üsküdar’ı geçmişti bi kere!
Yıldız ne yapsın!
Ya güzelim Toroslardaki maden ocakları!
Her geçen gün sayıları artıyor.
Maden ocak alanları genişliyor.
Türkiye susuzluğa doğru hızla yol alırken vahşi madencilik su krizini daha da derinleştiriyor.
Kim dinler Abdurrahman Başkanın feryadını!
NOKTA.
Sözün ÖZÜ;
Hep söyler ve yazarım.
Ve de iddia ederim: Mersin Türkiye’nin en güzel kentlerinden biridir.
Sahiliyle, tarihi değerleriyle, yaylalarıyla.
Allah her şeyi özenmiş de vermiş.
Gel gör ki açgözlü, paragöz insanlar, insancıklar(!) bu güzellikleri birer ikişer yok ediyor!
Bir avuç dolar eşittir 10 kamyon dolusu TL uğruna!
Dünyayı emanet aldığımız çocuklarımızın geleceği çalınıyor.
Sonra radyoda bir çocuk tekerlemesi çalıyor:
-Ağaç nerede?
-Balta kesti.
-Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-İnek içti.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti kül oldu.
Hamiş:
Abdurrahman Başkan’ın sesini duyalım!
Toroslar’a sahip çıkalım!
Nazım Usta’nın dediği gibi: Henüz vakit varken gülüm!
Toroslar yanıp yıkılmadan!