Ergün Parlat

Tarih : 12.12.2025
E-Mail :

Okuma parçası


Aslında her şiir bir çığlıktır, ama her işinizi berbat etmelerine karşın, bir türlü yakınınızdan pek fazla uzaklaştırmayı başaramadığınız insanlar da vardır. Sonra yaralarımız.

Kanayan, inceden inceye sızlayan yaralarımız için bir dost eli çok iyi gelecektir kuşkusuz. Ancak gelin görün ki, bizdeki o yaraları açan da aynı dostun elidir.

Bazı insanlar, kendileri ile toplum arasındaki boşluğu doldurabilmek için çabalayıp dururlar.

Neredeyse her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Yolculuklar ise, kendimizi ve sınırlarımızı tanıma olanağı sunuyor bize. Beklenmedik bir sınava da hazırlıklı olmalı.

Kitaplığı olmayan evlerimiz, kütüphanesi olmayan mahallelerimizle kalkınmayı ve refahı bekliyoruz. Umut ise, herkesten çok çocukların dünyasında var. Dünyamız da giderek körleşen ve sağırlaşan insanların dünyası olmuş.

Bir toplumun az da olsa, küçük de olsa, tüm bu olan bitenler hakkında biraz bilgelik ve anlayış kazanmış olması gerekmez mi?

Bir sıfır, bir hiç olmayı bir insan niçin isteyebilir ki?

Ahmet Saltık; “Yaşamda sıfır riskli hiçbir olgu yoktur,” der.

Ekonomik güç ve ayrıcalık, bir insanın gerçek karakterini ortaya çıkarıyor.

Bizi çevreleyen gerçekler değil de, zihnimizdeki yanılsamalar yönetmeye başladığında, kendimize de çevremize de zarar vermeye başlarız. Sorunların özünü, en yakınımızda durmakta olan çözüm anahtarlarını bile göremeyiz. İnsanlarda bulunmayan dürüstlükleri aramaya başlıyoruz ve her seferinde düş kırıklığı yaşıyoruz.

Golle sonuçlanmış bir penaltı vuruşu, atan futbolcu için bir yasa, golü yiyen kaleci için ise temyize götürülmesi zorunlu bir karardır.

Ekonomi hakkında uzun vadeli öngörülerde bulunmak hiç de kolay bir iş değil.

Savaş bir ticaret, ticaret de bir savaş olmuş.

Sonuçta şöyle bir soru sorayım: Müfredat dendiği zaman niçin aklınıza hep torna makinası gelir? Oysa çocuğun yaratıcılığını sergilemesine izin verilmeli.

Elbette farklı olma kaygısı taşımalı yetkin insan. Tekdüzeliklerden kaçınmalı.

Yurt dışı örnekleriyle rekabet edebildiğimiz değerlerimizin sayılarını çoğaltmalıyız.

Değer anlayışının yitirilmesinden söz edebilmemiz için, önceden bir değer anlayışının edinilmiş olması gerekir. Kimi insanların her zaman gerçeklerin üzerini örtmeyi, doğruları anlamsızlaştırmayı, evrensel etik değerleri yok saymayı kendilerine görev edinmeleri ve uzun tartışmalara girerek sizi alçaltmak adına kıyasıya ayak sürümeleri acınası bir durum değil midir?

 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 


 



ANASAYFA
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

guneygazetesi.com © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA