Ergün Parlat | SAMANIN ALTI | Güney Gazetesi Mersin
Ergün Parlat

Ergün Parlat

SAMANIN ALTI


“Sakla samanı, gelir zamanı,” çocukluğumuzda öğrendiğimiz ilk atasözlerinden biriydi. Tutumlu ve tedbirli olmayı öğütlüyordu bizlere. Samanı saklamak gerekli ve önemli, ancak kimileri samanı altına su salmak için mi saklıyor dersiniz.

Felsefi anlamda görünmeyenin, bir görünen tarafından gizlenen başka bir görünen olduğunu öğrenmiştik.

Gördüğümüz her şey gerçeği yansıtmayabilir.

Yolumuzun üzerine serpiştirilmiş samanların altında su mu var yoksa çamur mu var belki göremeyiz. Ancak anlaşıldığı kadarıyla bunu mutlaka sezmemiz, öngörmemiz, anlamamız gerekiyor. Eğer bunları başaramazsak başımıza gelecekleri düşünmek bile istemiyorum.

Bir tarihte bir köyde köylüler bir kooperatif kurarlar.  Kooperatif köylülerin ürettiği tahılları, samanları, gübreleri alır. Bu ürünler gelen talebe göre kamyonlarla alıcılara ulaştırılır. İhtiyaç sahiplerinden kendileri gelip satın alarak götürenler de vardır. Böylece köylüler ürünlerini daha hızlı, daha zahmetsiz ve daha kazançlı bir biçimde satarak yine daha hızlı bir şekilde paraya dönüştürebilirler.

Ancak köyün büyük yerleşim birimlerine uzak oluşu, nakliyat işlerindeki yüksek maliyet ve  güçlükler, zaman içinde bazı kooperatif üyelerinin yurt dışına çalışmaya gitmeleri, kimi üyelerin de çocuk okutma ya da geçim güçlüğü gibi nedenlerle daha büyük yerleşim birimlerine göç etmeleri sonucu kooperatif giderek zayıflar, daha sonra da dağılır.

Bu kooperatif  dağılmayıp yaşasa, çalışmalarını sürdürebilse, kuşkusuz köyün ilerleyip, gelişip, kalkınmasında büyük bir rol oynayacaktı.

Herhangi bir tartışma sırasında karşımızdaki kişiye “sapla saman” diye yanıt vermiş olsak, hem etkili bir savunma yapmış, hem de onun birkaç puan öne geçmiş oluruz.

Şimdi gelelim “Saman altından su yürütmek” deyiminin öyküsüne.

Köyün birinde köylüler bahçelerini akarsudan sularlarmış. Su yetersiz olduğundan bu işi sırayla yapıyorlarmış.

Açıkgöz bir köylü akarsudan kendi bahçesine gizlice bir kanal açmış. Kimse durumu anlamasın diye kanalın üzerini samanla kapatmış. Böylece kimseye fark ettirmeden bahçesini her gün suluyormuş.

Bu işler böyle sürüp giderken, bir zaman sonra köylüler sulama suyunun azaldığını, buna karşılık komşularının bahçesindeki ürünlerin gelişip bollaştığını fark etmişler ve adamı gizlice izlemeye başlamışlar. Çok geçmeden akarsudan bahçeye açılan ve üzeri samanla örtülen gizli kanalı görmüşler.

Bunun üzerine açıkgöz köylünün yanına giderek; “Amma da hak hukuk gözetmeyen bir adammışsın. Biz de seni dürüst bir adam zannederdik.  Meğer sen saman altından su yürütüyormuşsun” derler.

Böylece açıkgöz köylünün foyası ortaya çıkar.

Ben de tıpkı sizler gibi düşünüyorum. Dünyanın en iyi samanı bizim samanımızdır. Çünkü bizim topraklarımızda yetişen buğdaylardan yapılır.



ARŞİV YAZILAR